Yazan: Turgut Koçak 13 Aralık 2013
ABD’nin Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda bölge yeniden tasarlanıp kullanılabilecek güçlere çekidüzen verildi. AKP iktidarı bu bakımdan ön sıralarda yer aldı ve sözü geçen ülkelere örnek gösterilerek, “Arap Baharı” adı altında biz dizi eylem başlatıldı. Başlatılan bu eylemlerin sonrasında yüz binlerce insan yaşamını yitirdi, yaralandı, sakat kaldı, çok büyük yaşam sıkıntısının içine düştü. Recep Tayyip Erdoğan ise laf olsun diye BOP’un Eşbaşkanı seçilmedi. Yukarıda sözünü ettiğimiz ve ABD emperyalistlerinin bölgede işlediği suçların tamamına iştirak etti ve emperyalist dünyanın işbirlikçisi olarak hesabı zor verilecek suçlara bulaştı.
Arap dünyasında en gerici iktidarlarla el ele vererek hem bölgede, hem ülkemizde demokrasi güçlerine karşı emperyalistlerin açtığı savaşta emperyalistlerle yanyana yürüdü. Türkiye sınırından Suriye’ye gönderilen ve dünyanın dört bir tarafından gelip katliamlara girişenlerin koruyucu hamisi olarak Recep Tayyip Erdoğan elinden geleni yaptı. Suriye’de işlenen cinayetlerin sorumlularının bir ayağı Suriye’de bir ayağı Türkiye’de olmak üzere akıl almaz konuşlanmaları ise AKP iktidarının eseri olarak yaşam buldu. Sözü geçen bu insanlık düşmanlarına silah ve her türlü mühimmat AKP iktidarınca verildiği gibi bugünlerde yan çizen ABD ve İngiltere ve öteki emperyalist ülkelerce verildi.
Dahası bunlar üzerindeki denetimsizlik öylesine üst boyutlara vardırıldı ki, İstanbul ve diğer bazı kentlerimiz bu güçlerin toplantı yapma ve toplanma merkezleri haline getirildi. Bir çivi fabrikası bile denetimsiz üretime sokulamazken, gaz, silah ve hatta füze parçaları üreten atölyeler ortaya çıktı. Bunlar için Konya üs seçildi. Adana’da hem sarin gazı hem de Konya’da Suriye’ye gönderilmek üzere üretilmiş füze parçaları yakalandı. Her iki konuda da Adana’da açılan davalar üstünkörü geçiştirildi ve içinde örgüt bile bulunamadı. Suriye’de savaşta kullanılmak üzere malzeme üretilsin, sevkiyatı yapılsın ama bu işleri yapanlar örgütsel bir bağlantı içinde bile olmasınlar. Hiç bunları akıl alır mı?
Türkiye yakın süre içinde ne çok olay yaşadı. Birçok kuruluş ve kişi terör örgütü sayılıp tutuklananlara ceza üstüne ceza yağdırılırken her nedense ortada akıl almaz suçlar işleyenler örgüt bile sayılmayıp sıradan birer adi olay gibi ele alındı.
Hiç kuşkusuz dinci terör örgütlerini koruyup besleyenler daha vahim olaylara da imza atacaklardır. Basında adını duyduğumuz Heysem Topalca aslen Suriye’nin Lazkiye İli Şıh Hasan Köyü’nden. Bu kişi yıllarca kaçakçılık yapan Türkmen kökenli. Kaçakçılardan oluşturduğu kimselerle bir sürü cinayet işleyen bu kişi aynı zamanda da Türkiye’de elini kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyor. Bu kişi Konya’da İslami çevrelerle de içli dışlı. Lazkiye’den Alevi bir genci kaçırıp ailesinden fidye istemiş, bu suça Konya’dan Tarık Sohta da katılmış. Semir Düvenci’nin ailesinden fidye almasına karşın genci işkence ederek öldüren bu katiller genci Suriye sınırında bir yere gömmüşler.
Kısaca bugünkü iktidar Suriye’de işlenen cinayetlerin bir numaralı sorumlusu olup bundan sonra da işlenecek cinayetlerin suçlusu olarak karşımıza çıkacaktır. Bütün bu suçların hesabı sorulmaz sanılıyorsa aldanılıyor.
Unutmayın bu suçların hesabını bir gün sizlerden sorarlar.