SOMA MADEN İŞÇİLERİ KATLEDİLDİ

Yazan: Turgut Koçak 15 Mayıs 2014

Dün itibari ile bütün Türkiye ayaktaydı. Soma kömür madeni işçilerini bile bile ölüme gönderen zihniyetle hesaplaşmakta içinde, ülkemiz insanlarının çoğunluğunu ayağa kaldırdı. Her politik çevre ve her insan bir şekilde portesto etti bu yaşananları. Ne var ki, bu protestoların da yetmediğini, daha kalıcı ve sonuç alıcı tepkilerin örgütlenmesi gerektiğini bir kez daşa görmüş ve anlamış olduk. Bize göre her zaman olduğu gibi bir kez daha işçileri kucaklaması ve yaralarına ilk merhemi sürmesi gereken sendikaların tamamı sınıfta kaldı ve içimize su serpecek bir sınıf duruşu sergileyemediler. Politik çevreler ise alışkanlıklarını bozmadan klasik eylemlerle kendilerini ifade ettiler. Siyaseten yapılan eylemlerde de hiç kuşku yok ki, bizim beklentimiz bunlar değildir. Bu yüzden de özellikle politik içerikli çıkışların masaya yatırılması ve gözden geçirilmesi gerekiyor. Ya da bu konuda biraz daha sabırlı olmak ilkel ve yeterince hazırlığı yapılmayan eylemlerden kaçınmak gerekiyor. Çünkü yığınlar sonuç alınamayan ve etkili olmayan eylemler sonucu önemli ölçüde umutsuzluğa kapılıyorlar ki, bize göre işin burası çok daha önemlidir.

AKP iktidara geldiği günden bu yana ülkemizde acı ve gözyaşı eksik olmuyor. İnsanların yaşama derdine düşmüş olmaları, sermaye güçlerinin kıskacında elleri kolları bağlı hale getirilerek bankalara şu ya da bu nedenle borçlanmış bulunmaları yüzünden büyük kaygılar yaşadıkları için toplumsal tepkilerin büyük oranda dışında kalıyorlar. Yoksa Soma’da yaşanan işçi katliamına olan tepkinin boyutu bu kadarla sınırlı kalmamalıydı kalamazdı da.

Reyhanlı’da Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklediği ipten kazıktan kopma terör örgütlerince gerçekleştirilen katliam sonrasında bildiğiniz gibi Başbakan Reyhanlı’ya gidemedi. Reyhanlı yerine Amerika’ya uçarak Obama ile görüşmeyi seçti. Oysa Soma’da işçilerin uğradıkları katliam sonrası Başbakan Soma’ya gitti. Ortada görünmeden önce maden kazası ile ilgili sözümona bir açıklama yaptı ve bu açıklamalarıyla ne denli insani değerlerden uzak olduğunu bir kez daha göstererek İşçilerin yakınlarının ve Türkiye çapında geniş bir kitlenin tepkisini çekti. Başbakan özet olarak yaşamını yitiren işçiler için dedi ki, tabi ki öleceksiniz, bu işin fıtratında var. İş kazaları litaratüre girmiştir. Hem bu kazalar sadece bizim ülkemizde olmuyor ki, bakın 1800’lü yıllarda İngiltere’de de olmuş. 1800’lü yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan maden kazalarını saydıktan sonra 1914 yılında Japonya’da yaşanan kazadan da örnek vererek bu kazaların olağanlığını anlatmak istedi ders verir gibi herkese.

Sonra asker, özel korumalar ve polislere karşın Soma’da halkın arasına çıktığında şiddetli bir tepki ile karşılaştı. Orada bulunanlar arabasına tekme atarak ve tepki koyarak Başbakan’a beklemediği bir ders verdi. Başbakan da çareyi bir markete sığınmakta buldu. Tepkiyi gösterenler ise güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alındı, yerlerde sürüklendi, Başbakan’ın çevresinde fır dönen bir zulüm makinesi tarafından tekmelendi. Böylece durum anlaşıldı ki, artık Recep Tayyip Erdoğan Türkiye halkının karşısına çıkamaz, milli irade diye her fırsatta lafını ettiği insanlardan milli iradenin ne olduğunu görmüş yaşamış oldu. Efelenmenin ve de herkese yüksekten bakmanın ne sonuçlar doğuracağını görebildi mi bilinmez ama Soma’daki tepkilerin bundan böyle kat kat fazlasını yaşayacağını da görmüş olduk.

İktidar’ın tiyneti budur işte. Bütün ülkede camilerde işçiler için sela okunması, üç gün yas ilan edilmesi ve cuma günü bitecek yas sonrasında ise işçilerin ruhuna okunacak dualar. AKP iktidarı bula bula çare olarak bunları sundu ocağına ateş düşmüş olan işçilerimize. Yine ülke çapında gösterilen tepkilerse polisten en şiddetli tepkiyi gördü. Büyük kentlerde ortalık bir kez daha gaza ve suya boğuldu.

Sonuç olarak gözü doymaz bu sermaye güçleri için söyleyeceğimiz onca sözümüz olmasına karşın bol bol da niye bu kadar vicdansız oldukları üzerinde konuşmalara tanık olduk. Para babaları milyon milyon kazanırlarken işçilerin asgari ücret ve biraz üzerinde ücretle nasıl ölüm ocaklarına indirildiklerini sorgulayıp iyi insan olmak üzerine de bol bol konuşmalar dinledik. Demek ki, bizim ülkemizde yaşananların nedeni iyi ve vicdan sahibi olmamaktan kaynaklanıyormuş öyle mi? Bizce değil. Kapitalist sistem çarkını kâr üzerinden döndürmektedir. Bu nedenle de işçiler ve emekçilen ne kadar kötü koşullarda çalışırlar ve iş güvenlikleri olmazsa patronun cebine de o kadar çok para girecektir. Bu yüzden de kapitalist sistemi savunanlarda ne vicdan aramak olası ne de iyi insan olmaları söz konusudur.

Evet, Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP ile hesaplaşacağız ama sistemle hesaplaşmayı göze almadan asla sonuç değişmeyecektir.

Yoksa bizler gerçeği bütün çıplaklığı ile göremezsek bizlere daha çok Ertuğrul Özkök yazısı dinletirler.

Bizler de bir kez daha gerçeklerin yanında geçip gideriz.