Yazan: Turgut Koçak 5 Mart 2015
Tarih; eğer yel, burjuvaziden yana esiyorsa hemen oraya, yok işçilerden yana esiyorsa hemen oraya koşan küçük burjuva liberal aydınlarının örnekleriyle doludur.
Sovyetler Birliği yıkılmış, Sosyalist Sistem çömüştür. Bir de ne görelim sol ve sosyalist solda koşuşturanlar birden ray değiştirmişler hemen sosyalizm dışında politika yapan çeşitli partilere kapağı atıvermişlerdir. Bugün sınıf mücadelesinin yerine etnik köken, inanç ve çeşitli marjinal grupların anlayışını “sol” siyaset olarak yığınlara sunanların öykülerinin özeti kısaca budur. Karekter itibari ile sabırsız, dünyayı kendilerinden ibaret gördükleri için de kapitalist sistemin saldırısı sonucu dünyayı başlarına yıkılmış olarak görenlerin saplantılarıyla sosyalist sol bugün uğraşmamakta dünden bugüne bu inişli çıkışlı davranış sergileyen tutum ve davranışlarla sürekli olarak uğraşmaktadır.
Sosyalist Sistemin ve Sovyetlerin yıkılışı sonrası gemi iyice azıya alan kapitalist/emperyalist sistem artık sınıf mücadelesinin bittiğini, dünyanın sonunun geldiğini ve insanlığın sonsuza kadar kapitalist sistemle yönetileceğini de ilan edivermiştir. Kuşkusuz bu yeni durumdan sonra Kapitalist/emperyalist sistem “Yeni Dünya Düzeni” arkasına gizlenerek bütün dünya halklarına nasıl kan kusturacağının da her adımda örneklerini bir bir göstermiş, gidişin gidiş olmadığını gören ve yanılgıya düşen pek çok grup ve kimselerse sınıf mücadelesi gerçeği ile bir kez daha yüzyüze kalarak utangaç da olsa terkettikleri kalelere gerisin geriye dönmeye çalışmışlardır. Ancak dönerken de her türlü bilim dışı öneri ve anlayışlarını da sol ve sosyalist sol’un içine taşıma gayretlerinden de bir türlü vazgeçmeyerek yığınları yanlış yönlendirmeye devam etmişlerdir, etmektedirler.
12 Eylül 1980 faşist diktatörlük sonrası şakülleri kayanlar ve mevzileri terkederek farklı politik çizgilerde kendilerini ifade edenlerin politika yapma tarzları da değişmiştir, kullandıkları dil de. Öyle zamanlar olmuştur ki, en gerici kesimler salt özgürlük istiyorlar diye (ki onlar sadece kendileri için özgürlük istiyorlardı) arkalarına takılmışlar, onlar için televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde hayırhak sözler söyleyip yazarak halk düşmanı güçlerin palazlanmasına katkıda bulunmuşlardır.
Zaman zaman bu gibilerin gayretleri laiklik karşıtı bir söyleme de dönüşmüş, kimi kesimlere seçkinci yaftası yapıştırılarak yığınlara yönelik çaplı bir algı operasyonu yapılarak Turgut Özal’ın ANAP’ından başlanılarak AKP’ye kadar yığınlar, bu halk düşmanı partilerin saflarına kanalize edilmiştir.
AKP 13 yıldır iktidardadır ve 13 yıllık iktidarı döneminde izlediği politika bütün çıplaklığı ile ortadadır. Yığınlar ekonomik, sosyal ve siyasal olarak bu iktidar tarafından boğulmaya kalkışılırken bile bazıları devrimci politikanın CHP’yi kötülemek ve CHP’ye karşı her türlü olumsuz kampanya yürütmek olduğunu savlayarak dolaylı dolaysız AKP’nin değirmenine su taşımaya devam etmişlerdir.
Gerici ve faşist diktatörlüğe beş kala bile doğru analiz yapamayanların tarih yanılgılarıyla doludur. Bugüne kadar sosyalist öğretilerin kendilerine öğrettiği faşizm dahil pek çok konunun nasıl kara bir propaganda ile içinin boşaltıldığını ve boş bir slogana dönüştürüldüğünü ibretle izledik izlemeye devam ediyoruz.
Kuşkusuz 7 Haziran seçimleri her şeyin bittiği, ölümlerden ölüm beğenin noktasına geldiğimiz gibi moral bozucu bir son olmayacaktır. Ancak böyle giderse gidişin de o yönde olduğunu gösteren ortada bir dizi sağlam veri vardır. Nasıl ki geçmişte Hitler’in durdurulabilir yükselişi aymazlıklar ve öngörü yoksunluğu nedeniyle durdurulamamışsa bugün dinci ve faşist bir anlayışa sahip AKP’nin durdurulabilr yükselişi de aymazlığımız yüzünden durdurulamayabilir ve yarın gerçekten de çok geç olduğunda diz dövmenin de bir yararı yoktur. Bu nedenle hızla gerekli girişimler yapılmalı ve bu seçimlerde sol ve sosyalist güçler CHP’yi destekleyerek birinci adım AKP’yi iktidardan defetmelidirler. İkinci adım olarak AKP’nin bugüne kadar izlediği iç ve dış yıkım politikaları tersine çevrilmeli sınıf pusulasını rehber edinerek yolumuza devam etmeliyiz.
Sol ve sosyalist sol’u ayarlarına döndürmek gerektiğine inanıyor, bu inançla soruyoruz;
faşizm mi burjuva demokrasisi mi sorusunu yanıtlamak sol ve sosyalist sol tarafından bu kadar mı zordur?
Biz yanıtladık ve seçimlerde CHP’yi desteklemeye karar verdik.
Sol, sosyalist, ilerici, demokrat herkesi CHP’ye bu nedenlerle oy vermeye çağırıyoruz çünkü yarın gerçekten de geç olabilir.