Yazan: Turgut Koçak 13 Aralık 2021
AKP ve saray iktidarı ortaklarıyla birlikte öyle bir çürümüşler ki ortaya çıkan herhangi bir yolsuzluğun üzerine bile gidemiyorlar. Çünkü yapı kendi kendini zehirlemiş. Deyim yerindeyse içinde sağlam olanları değil de sadece suç ortaklarını barındırmış. Yığınlar aç, perişan ve umarsız. İktidar ise yığınlara verecek bir şeyleri olmadığı için sadece biraz daha dişinizi sıkın altı ay sonda rahatlayacaksınız deyip durmaktadır. Bugüne kadar fos çıkmış olan vaatlerinin yanına bir vaat daha eklemeleri görüldüğü gibi zevahiri kurtardığı falan yok. İş sadece oyalamaya kalmış.
Dolayısı ile AKP ve MHP’de erime sürüyor. MHP’deki erime ise daha hızlı. Bu partinin tabanında CHP ve İyi Parti’ye kaymalar gözle görülür şekilde artmış durumda. Önceleri bu iki partiden kaymalar birbirleri arasındayken şimdilerde durum tam anlamıyla başkalaşmış durumda. Artık kimsenin Erdoğan’ın karizması ile şununla, bununla ilgilenecek hali kalmamış. Soylu’ya karşı toplum katında artan tepkiler AKP içinde de homurdanmalara neden oluyor. Salt MHP istiyor diye Soylu’nun yarattığı ortamın yükünü çekmek istemeyen AKP’lilerin sayısı da giderek artıyor. Yani sözün özü bu iki partide de erime hız kazanmış durumda.
AKP ve MHP’de erimenin de verdiği hınçla işin içine Soylu’yu da katarak söylersek muhalefete karşı daha çok baskı uygulanması yönünde eğilimlerin arttığını görüyoruz. Bu eğilimler nedeniyle Meclis’te yumruklar havada uçuşurken MHP çıkışlı saldırganlıkların da giderek arttığını görüyoruz. Bunlar işi öyle çığırından çıkarmışlar ki içlerinde CHP’nin kapatılmasına kadar işi vardıranlar var. HDP ile ilgili söyledikleri ise zaten sınır tanımazlık ve had bilmezlik noktasında sürüyor.
Soylu, elinde bulundurduğu emniyet güçleri ile kimi kampanyalar sürdürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili her gün aslı astarı olmayan şeyler uyduruluyor. Önceki gün bazı kişilerin isimleri yayınlanarak İBB’nin terör yuvası haline geldiği ima ediliyor. Soylu bu şekilde Millet ittifakının iki bileşenini de aklınca zan altında bırakarak bir şeyler yapabileceğini sanıyor ama bugüne kadar da dişe dokunur bir şey bulamadığı için şimdilik sadece çamur at izin kalsın anlayışıyla yetinmek zorunda kalıyor.
MHP dün olduğu gibi bugünde kendisini sistemin sopası olarak konumlandırmış durumda. Soylu’yu konuşuyoruz ama MHP’nin içinde Soylu gibi pek çok siyasetçi var. Bunlar Akşener’i ve İyi Parti’yi hedef seçip zorbalık uygulamaya kalkmışlardı ama şimdilerde işi CHP’nin de tehdit edilmesine kadar vardırdılar. Daha doğrusu MHP bugün hemen her kesime yönelik tehditlerde başı çekiyor. Türkeş’in ailesini hedef almaktan tutun da “Barınamıyoruz” diye miting yapmak isteyen öğrencilere kadar tehditler savuruyorlar. Zaten Bahçeli’nin “hoşgörü devri bitti” sözleri de bu davranışlara kapı aralıyor ki ortam git gide gerginleşiyor. Bu durumdan rahatsız olanlar olduğunu elbette biliyoruz. Bunların belki sesleri bugün çıkmıyor ama yarın çıkmayacağını kimse garanti edemez.
Mecliste muhalefet bütçe görüşmeleri sırasında diyebiliriz ki bayağı gözü pek davrandı davranıyor. Ancak mücadelenin sadece meclisteki bu gibi çıkışlara kilitlenmesi de durumu kurtaramaz. Dışarda yaşananlar var. İnsanlar geçinemiyoruz, barınamıyoruz diyerek sokağa çıkıyorlar. Mecliste kendisini ifade eden muhalefet tabi ki de kendisini sadece Meclisle sınırlamamalı ülkede yaşanan onca faşizan uygulamaların üzerine gitmelidir. Yani tarikat yurtlarında yaşananlardan tutun da daha pek çok konuya kadar iktidarın saldırgan politikalarına geri adım attıracak görevler üstlenilmeli ve sokağa çıkılmalıdır. Ağar yığınlara her konuda güven verilmez ise sandıkta sonuç alınacağına da inandırmak mümkün olmayacaktır.
O zaman yazımızı şöyle bitirebiliriz. Türkiye’de demokrasi güçleri olarak görülen sol ve sosyalistler bir araya gelmeli ve bir mücadele ortaklığı oluşturmalıdır. TSİP olarak biz bunu uzun zamandır dillendiriyoruz. Yoksa tek tek doğruyu da söylesek gücümüz faşizan uygulamaları püskürtmeye yetmeyeceği gibi ülkede onca halk düşmanı uygulamaların da önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır. Yalın bir düşünceyle anlatırsak din-ci, gerici ve faşizan uygulamaları sahiplenenler bir tarafta bizler ise başka bir tarafta olmalıyız ama daha sıkı olarak mücadelede kenetlenmiş olarak olmalıyız ki başarı kazanalım. Bunun için de genel olarak sol’un ve sosyalistlerin yarattığı bir odağı işaret ediyoruz ki bir araya geldiğimizde onlar kaybeder biz kazanırız.
Gelmediğimizde ise kaybedecek olan kesinlikle bizler olacağız.