SOKAK ÇIKMAK SUÇ MU? YOKSA ANAYASAL HAK MI?

Yazan: Turgut Koçak 11 Ocak 2022

Bildiğiniz gibi durup dururken Recep Tayyip Erdoğan sokağa çıkıp çıkmama konusunu gündeme getirmiş. Konuyu Fetöcülerin darbe girişimine getirerek sokağa çıkacak olanlara gözdağı vererek gideceğiniz yere kadar kovalarız diyerek kışkırtıcı bir konuşma yapmış, bu konuşmadan sonra önce CHP genel Başkanı taraftarlarını sokak konusunda uyarmış Kılıçdaroğlu”nu ise İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener izlemişti. Millet ittifakında yer alan diğer partilerde benzer düşünceler ortaya koyarak sokağa çıkma niyetinde olmadıklarını dile getirmişlerdi. Erdoğan”ın durup dururken böyle bir açıklama yapmasının ise basite alınmayıp doğru okumamız gerektiğini söylüyoruz.

Özetle muhalefetin böylece sokağa çıkmak gibi bir anlayışlarının olmadığını da öğrenmiş olduk. Düzen içi muhalefetten her ne hikmetse birileri çıkıp da sokağa çıkma olayının ortalığı yakıp yıkmak, kırıp dökmek olmadığı zahmetine bile girilmeyip geri adım atılarak iktidar ne yaparsa yapsın biz sandığa kilitleneceğiz iletisi verildi.

Muhalefete göre Erdoğan muhalefeti sokağa çıkarmaya çalışarak provokasyon yaratmak istiyordu. Bu yüzden de en iyisi iktidarın oyununu görmek ve sokağa çıkmayarak bozarım diye düşünmüş olmalı ki konu ile ilgili olarak doyurucu bir açıklama bile yapılamadı. Oysa rahatlıkla konu ele alınabilir, halkın ve siyasi partilerin sokağa çıkarak hak ve özgürlüklerini savunmalarının Anayasal bir hak olduğu bile söylenemedi. Durum bu olunca da iktidar istediğini bir anlamda almış oldu. Konu biraz külleniyordu ki bu kez de sazı ele Bahçeli aldı ve CHP Genel Başkanı sanki bağ bağışlar gibi “sokağa çıkmayacağız” diyor, sokağa dökülseniz ne yazar, dökülmeseniz ne çıkar” dedi. Yani Bahçeli de tehdidini yenilemiş oldu.

Erdoğan bu yeni çıkışı ile yeni bir kapı aralamış oldu. Bir yandan muhalefete oturun oturduğunuz yerde derken öte yandan da kendi tabanına ne yürekli bir lider olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ayrıca durum ciddiye alınacak kadar kötüleşmiş olacak ki milletvekillerini, il başkanlarını toplayıp onlara durumu bir kez daha anlatıyor. Ancak yansıyan bilgilere baktığımız zaman halkın arasında AKP ve saray iktidarının ne denli güven yitirmiş oldukları da gündemlerine giriyor.

Çünkü bugün gelinen noktaya baktığımız zaman AKP”nin ne bakanları ne milletvekilleri ne de il ve ilçe başkanları halkın önüne çıkamaz hale gelmişler. Nasıl çıkabilirler ki halkın içine düştüğü yoksulluk ve yeni zamlarla ayağa kalkacak halleri bile kalmamış. Ne işçi ne çiftçi, ne memur, ne küçük esnaf, ne öğrenci, ne kadınlar kimsenin gidişattan memnuniyet duymadığı gizlenemeyecek denli sokağa yansımaya başlamış. Zaten anket sonuçlarında da AKP ve saray kendi halini ciddi bir şekilde görüyor. Şimdi bu yeni durumda olan nedir diye sorarsak şudur: Sol ve sosyalist siyaset alanında örgütlü olan yapılar doğal olarak düzen partilerince yalnızlaştırılmış oluyor. Ama işin şekli giderek daha farklı gelişiyor. Bugün İBB”ye yönelik müfettiş denetimleri var. Hemen her gün öyle sözler işitiyoruz ki İmamoğlu”nun başına çorap örülecekmiş izlenimi veren gelişmeler söz konusu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu”nun açıklamaları her şeyin üzerine tuz biber ekiyor. Sonra bir de bakıyoruz Erdoğan sözü Ankara Büyükşehir Belediyesi ve diğer büyükşehir belediyelerine getirerek yaptırımlar olacağının iletisi veriliyor. Şimdi seçimin her şeyi çözeceğine inanan muhalefetin önünde HDP”li belediyelerin görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması varken, İstanbul seçimleri bildiğiniz gibi gerçekleri bal gibi ortadayken iptal edildiyse başka şeyleri de yapabileceği gerçeğini bütün çıplaklığı ile önümüze koyuyor.

Bu durumda birçok şey bahane edilerek OHAL ilan edilir ve seçimlere de OHAL altında gidilirse çantada keklikmiş gibi görülen seçimler nasıl olacak da kazanılacak? Her şeyi inceden inceye düşünmemiz gerekmez mi?

Eh ne yapalım sokak gerçeği muhalefetin gündeminde yokmuş. Oysa o sokak ki CHP”ye İstanbul”u kazandırmıştı. O sokak ki, Anayasa oylamasında Hayır oyları sokak çalışmaları ile kazanılmış ve öne geçilmişti. YSK”nın son anda aldığı kararla mühürsüz imzasız oyların sayılması ile cumhur ittifakının “Evet” oyları bir oyunla öne geçirilmişti ve durum kabul edilerek diz kırılıp oturulduğu için bugünkü sonuçları yaşıyorduk. Muhalefet kazanacağına kesin gözle bakıyor olabilir ama sokağı kullanmadığında kazanır mı işte bu belirsiz. Şu Adalet Yürüyüşü”nün toplumu nasıl kıpırdattığını düşündüğünüzde de aynı sonuçla karşılaşırsınız.

Sokak niye sandığın karşısına konulmak isteniyor? Sokaklar eğer kullanılmayacaksa kim derdini işçisine, emekçisine ve halkına nasıl anlatacak? Bugün kurumlar resmen AKP”nin birer yan kuruluşu gibi çalışıyorsa, yargı onca haksızlıkları dikkate bile almazken, kimse hakkını, hukukunu arayamazken zamları sırtımıza yükleyip patronların ve iktidarın yük eşeği mi olacağız? Derdimizi anlatamayacak mıyız?

Evet, sokak da dahil gerekirse ev ev dolaşarak kurulmak istenen tuzağı bozacağız bozmalıyız da.