SOKAĞA ÇIKMA SOKAĞA ÇIK!

Yazan: Turgut Koçak 11 Nisan 2020

AKP ve saray iktidarı en basit krizi bile yönetecek konumdan çoktan çıkmış fakat her ne hikmetse Türkiye’yi yönetiyor.

Bu konuda isteyen istediği kadar yönetemiyor yönünde eleştiri yapabilir bizi hiç ilgilendirmiyor. Niye derseniz adama sormazlar mı madem bu iktidar bu kadar yönetemez konuma düşmüştür yönetime kendisini seçenek olarak gören her kim varsa nerede diye?

Dün gece saat 22.00’da cumartesi Pazar 2 gün sokağa çıkma yasağı getirdiler. Yasak ilan edildikten sonra bir de baktık gördük ki Türkiye bir uçtan bir uca karışmış. Marketlere, bakkallara koşanlar mı dersiniz, kasapların önünde sıraya girenler mi, ekmek almak için birbirleri ile kıyasıya kavga eden magandalar mı herkes sanki evinden fırlamış sokağa dökülmüş. Topu topu 2 gün evde kalacaklar ya sanki virüsten değil de açlıktan ölecekler? Bu görüntülere bakarken kendi kendime dedim ki işte Hallacı Mansur’un kara köpekleri…

Bu olaylar yaşanırken bizim mahalledenmiş gibi düşündüklerimiz hep bir ağızdan Türkiye yönetilemiyor diye öyle bir kor başlattılar ki demeyin gitsin. Gerçekten de AKP ve saray iktidarı neredeyse geldiği günden beri Türkiye’yi yönetemediği bir gerçek. Çünkü en basit bir olayı bile her ne hikmetse bir türlü uygun işlerliği ile ne yaşama geçirebiliyor ne de yaptığı işler ipe sapa gelir işler. Dün gece sokağa çıkma yasağı da üç aşağı beş yukarı daha önceki uygulamalarının bir benzeri.

Bir iktidar düşünün ki 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edecek bunun bile nasıl uygulanması gerektiğinden bihaber. Öyle ya madem böyle bir şey olacak neden zamanında bildirim yapılmaz da kısa bir süre kala böyle bir bildirim yapılarak halkın sokağa fırlamasına neden olunur?

2 gün sokağa çıkma yasağı virüsün yayılmasını önlemek maksadıyla ise dün akşamki görüntüler sonrası neler olduğunu acaba sizler de hesap edip bu işi ne denli elinize yüzünüze bulaştırdığınızı görmediniz mi? Yoksa sizlerin amacı başka bir şey mi?

Öyle ya biz buralara bize bir şey olmaz hödüklüğü ile geldik.15-20 ölü sayısı ile başladığınız ölüm sayılarını veren bilginiz tehlike eşiğini geçerek o da sizin verdiğiniz bilgilere göre artık 2000’le doğru gidiyor. Bu yüzden de korona virüs krizini iyi yönetemediğiniz zaten biliniyor da iyice anlaşılacak diye sizler de şafak attı değil mi? Ortada Bilim Kurulu’nuz var fakat halk bu kurul var mı yok mu gerçekten bilmiyor. Her gün televizyona çıkardığınız aynı sözleri yineleyen babacan ve sakin görünümlü bir Sağlık Bakanı ile bu işi nereye kadar götürebilirsiniz ki? Götüremezsiniz çünkü günü geldiğinde balonunuz puff diye patlar ve sizler nasıl bir şeysiniz hepsi ortalığa dökülüverir.

Bilim Kurulu var mı yok mu, varsa en yukarıya korona virüs olayı ile ilgili olarak neler yapılması gerektiğini söylüyor mu diye soruluyor, yanıt namına çıt yok. Verilen yanıtlara bakılırsa Bilim Kurulu’nun Sağlık Bakanı Koca’nın söylediklerinin dışında bir şey söylemediği anlaşılıyor. Bu konuda daha nesnel ve bilimin gerektirdiği gibi davranan Türk Tabipler Birliği’nin görüşleri ise muhalif sayıldığından hiç mi hiç önemsenmiyor bile. Ne var ki gerçekler iktidarı değil de her defasında Türk Tabipler Birliği vb. demokratik kitle örgütlerini doğruluyor.

Dedik ya karşımızda haritayı, pusulayı şaşırmış bir iktidar var. Sağlıkta şiddetle ilgili bir yasa tasarısı CHP tarafından meclise getiriliyor, tam da o gün sağlıkçılar şiddete uğradıkları halde bu teklif CHP’den gelmiştir düşüncesiyle yasa reddediliyor, aynı yasayı ertesi gün bu kez de AKP getiriyor ve Sağlık Bakanı da gözümüzün içine baka baka bir gerçeği atlayarak iktidar milletvekilleri ve muhalefet milletvekilleri ile bu yasanın meclisten geçirilmesi isteğinde bulunuyor ve bunun da sağlıkçılara jest olarak sunulması gerektiği yolunda sözler ediyor. Ne diyelim her şey şaka gibi.

Bir de İstanbul’da 45 gün içinde yapılacak 1000’er yataklı 2 prefabrik hastane var. Bu hastanelerden birisi Atatürk Hava Limanı’nda bulunan yapılar dikkate alınarak hastaneye dönüştürülebilir düşüncesi ileri sürülmüşken bir de bakıyoruz ki öyle değil de prefabrik olarak daha önce buraya hiçbir şey yapılmaz denilen yere yapılacakmış. Yani, yanisi şu; yandaş kişiye altın tepsi içinde bol kazançlı bir ihale sunulmuş oluyor.

Her neyse bu iktidar bitmiştir. Bitmiş bir iktidara kalkıp da sen Türkiye’yi iyi yönetemiyorsun, şunu yap, bunu yapma demenin ne kadar anlamsız kaçtığı dünkü olayla birlikte iyice anlaşılmış oldu. Bu yüzden de kendisini AKP ve saray yönetiminin seçeneği olarak gören sosyalistinden demokratına kadar kim varsa bir an önce sızlanmayı bırakmalı yönetemeyen bir iktidarın seçeneği olarak ve de halktan yana bir yönetim anlayışı ile ortayı çıkıp biz varız demelidir.

Yoksa var ya koskocaman Türkiye maske ve yiyecek almak için ortalığı velveleye veren bilinçsiz insanların görüntüleri ile dolar ki buradan da ne çıkacağını tarih her zaman bize göstermiştir.

Çünkü bu iktidar belki pek çok konuda kimisi işine gelmediği, kimisini de beceremediği için beceriksiz kalıyor fakat faşizmi uygulamakta beceriksiz kalacağını hiç kimse düşünmemelidir çünkü bu yönde tecrübesi bir hayli fazladır.