SİZ OLSANIZ NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?

Yazan: Turgut Koçak 16 Ağustos 2020

Artık dananın kuyruğunun koptuğu bir seçim söz konusuydu. Anayasa değişikliği hileye hurdaya karşın gerçekleşmiş şimdi de AKP’nin istediği tek adamlı sistemi kabul eden “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” bağıra çağıra savunulur olmuştu.

Muharrem İnce tam da böylesine bir zamanda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildi. Aday gösterildiği zaman bir daha başkanlık yarışı için Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmayacağını söylemişti de işin doğrusu bayağı onun bu sözleri bana yabancı gelmişti.

Sonuç hiç de dediği gibi olmadı. Seçimin daha ertesi günü bayrak açtı ve kendi adamlarından bazılarını da CHP’nin önünde bekleşip CHP’yi protesto etmeleri için oraya gönderdi. Tam genel merkezin önüne konuşlanılamamıştı ama biraz ilerde koltuk bile atılıp bekleme devam ettirildi. Bu olay bile CHP hakkında yalaka basının aklına geleni yazmasına neden oldu. Hani bizler bu olup bitenleri CHP’nin iç işleridir bizi çok da ilgilendirmez diye düşündük ve üzerinde de fazla durmadık fakat daha önemli bir durum vardı.

Muharrem İnce sahaya daha ayağının tozuyla çıkar çıkmaz öyle bir söz etti ki doğrusu Muharrem İnce’yi çok önemseyenler arasında bir dalgalanma yaşanmadı desek doğru olmaz.

Ne demişti Muharrem İnce?

Biliyorsunuz, özellikle Turgut Özal’la başlayan seçim fırıldakları AKP ile birlikte tavan yapmıştı. Her bir yere yerleşen Fethullahçılar daha sandıklar açılmadan bile sonuç verecek kadar sandıktan kime ne kadar oy çıkacak bilir olmuşlardı. Sonuçlar da üç aşağı beş yukarı verilen rakamlar gibi olurdu. Bu yüzden de oy veren seçmenlerin hemen yüzde 70’i seçimlerde hile yapıldığına adı gibi emindi. Bu anlayış yaygınlaştı ve doğru olarak kafalara yerleşti. Anayasa referandumunda ise işin içinde bizzat rol alan YSK Kararı sonuçları öyle bir değiştirdi ki artık hiç kuşkuya yer kalmamıştı diyebiliriz. Bu yüzden de miting alanlarında Muharrem İnce’nin oyların sayıldığı akşamı 60 bin avukatla YSK’nın önünde olacağım demesi hemen herkesi bayağı heyecanlandırdı.

Gün geldi. Ortalık pür telaştı. Anlaşıldığı kadarıyla da YSK’da iktidarın isteklerine yanıt verme hazırlığında olmalı ki bir de baktık gördük ki YSK’nın önü TOMALARLA çevrilmiş. Her yanı polisler tutmuş. Sizin anlayacağınız Muharrem İnce’nin 60 bin avukatı YSK’nın önüne yığması için her sebep var. Var da Muharrem İnce’den haber alana aşk olsun. Karargâhını nerede kurmuş, işleri nasıl yürütüyormuş kendisine oy veren yurttaşların haberleri bile yok.

Ve nihayet daha işin başındayken FOK TV Programcısı İsmail Küçükkaya’ya bir mesaj atıverip “Adam kazandı” da deyivermişti. Bu mesajdan sonra AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan’ın eli iyice kuvvetlendiği ve de umutlar kesildiği için sandıkların korunup kollanması artık istenilse de mümkün olamazdı. Bu konuda gönüllü çalışmalar yapan bazı kuruluşların Örneğin Bilgisayar Mühendisleri Odası üyelerinin tuttukları tutanaklar gibi sonuca etki edecek tutanaklar söz konusuydu.

Şimdi Muharrem İnce buradan yürüyerek yalan yanlış kimi anlamsız açıklamalarla CHP içinde hesaplaşmaya oturdu. Onun bu hareketi ise pek çok çevrelerden eleştiri alırken onu destekleyenler ise daha çok iktidar çevreleri oldu. Ortada iyi gitmeyen bir şey vardı o da Muharrem İnce’nin içtensiz oluşuydu. Evet, Muharrem İnce CHP’ye ve seçmenlerine karşı sorumluydu bu yüzden de bir hesap vermesi gerekirdi ama o hesap veren değil de hesap soran bir konumda davrandı. Bu yüzden de parti içinde kendisini destekleyen bir avuç taraftar dışında kimseyi bulamadı. CHP’li seçmende yarattığı hüsranı ise kolay kolay silmek olası değildi.

Öyle düşünüyorum ki Muharrem İnce’nin geleceği de CHP’lilerde ve CHP’ye oy veren seçmenlerde yarattığı hüsranla karşılık bulacak ve Muharrem İnce ne yaparsa yapsın 1000 gün mü yürüyecek daha fazlamı yürüsün bir sonuç alamayacaktır.

CHP’li olmayıp da bizler gibi partisi olanların Muharrem İnce’ye oy vermesine gelince; bizler kendisine niye oy verdik yazıp çizdik.

Ülkenin cumhur ittifakının yarattığı yıkımdan kurtulmasını amaçladığımız için her şeyi bildiğimiz halde ama fakat demedik kendisine oy verdik ama demek ki yanlış yapmışız.

Çünkü Muharrem İnce bu hali ile ne güç birliği içinde ne de dinci, gerici, faşist bir güce karşı ortak bir cephede sayılacak biri değilmiş. Dahası ve en önemlisi biz oy verdik ama işin hiçbir resmiyeti yoktu.

Demek ki yanlış yapmışız…