Yazan: Turgut Koçak 20 Nisan 2021
CHP’nin son “128 milyar dolar nerede?” sorusuyla uzun zamandır meclise kilitlenen politika sokağı da harekete geçirdi dersek abartmış olmayız. Yine CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” eylemini saymaz isek diyebiliriz ki iktidarın meclise hapsettiği politika pankartların indirilmeye yeltenilmesiyle aşıldı. Bizler mecliste AKP ve MHP üstünlüğünün meclisi saf dışı bıraktığını biliyoruz. Aynı anlayış HDP’lilerin ve CHP’lilerin Kılıçdaroğlu da içinde fezlekelerinin meclis kuruluna getirilmek istenmesi ve Gergerlioğlu’nun fezlekesi kabul edilerek milletvekilliğinin düşürülmesi iyice su yüzüne çıkmıştı ama CHP bu oyunu “128 milyar dolar nerede?” sorusuyla bozdu.
Öyle ki iktidar iyice sıkıştırılıp iş yapamaz hale getirilen muhalefetin işini bitirmek istediyse de sol ve sosyalist sol kendisine iktidarın biçtiği alanda kalarak muhalefet etmeyeceğini de zaman zaman kimi girişimleriyle dışa vurdu. Bu yönde ilk gelen tepki hiç kuşku yok ki İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararnamesi ile kaldırılma girişimi oldu. Ülkenin her tarafında sol ve sosyalist sol bu girişime karşı sesini yükseltmekle kalmadığı gibi sokaklara da çıkmaya başladı. Bu yönde mücadelenin ikincisi de CHP’nin nerede olduğu belirsiz 128 milyar dolar için ayağa kalmasıyla gündeme geldi. CHP hem parti binalarına, hem sokağa pankartlar ve afişler asarak konuyu gündemde tuttu. Bu doğrultuda yapılan girişimler ise yığınlarca kabul gördüğünü gösteren tepkilere tanık olduk. Çünkü yığınlarda AKP ve saray iktidarına karşı önüne geçilemez bir öfke birikimi söz konusuydu.
İktidar gelişen tepkileri bastırmak için afişleri söktürmeye, kimi gösterileri ise korona virüs bahanesiyle engellemeye çalıştıysa da engellemesi boşa çıkartıldı. Çünkü iktidarın afişlerle ilgili tepkisinin altyapısı yok.
Bu nedenle de iktidar konuyu yargıya taşıyarak tamamen ilintisi olmayan Cumhurbaşkanı’na hakaret davasıyla engelleme yoluna gittiyse de bu da eylemlerin önünü kesmeye yetmedi. Bu yönde konulan tepkinin üstelik de toplum katında tabanını artarak sürdüğünü de açıkça görebilmekteyiz.
Hemen her yerleşim bölgelerinde mülki amirler keyiflerine göre yasaklar getirmeye başlayarak polisiye tedbirleri iyice yoğunlaştırmış bulunmaktadırlar.
Gecenin bir saatinde parti binalarını polis ve vinçle basan iktidar görevlileri afişleri indirseler de yerine yenilerinin asılması gecikmediği gibi yığınlarda başlayan itirazı da ortadan kaldıramadı. Yığınlar daha da büyük öfkeler biriktirmeye başladılar. Yoksulluk alabildiğine arttığı gibi yasakların sonu da bir türlü gelmedi.
Haydi, fırsat bir fırsat deyip medya şovuyla dağıtılan patates ve kuru soğan dağıtımı yapılması da iktidara artı bir şey kazandırmadı. Halkın bugüne kadar dini duygularını, etnik köken ve yoksulluğunu istismar eden iktidar, onca olanaklara karşın bir başarı elde edemedi. Çünkü artık halkın yaşadıkları canına tak ettirdi. Vurgunu, talanı, yandaşlara üç beş görev vererek on binlerce maaş ödenmesini halkın gözünden gizleyemez hale düştüler. Vergi borcu silinen yandaş patronlara nimetler sunulmaya devam edilirken halkın ümüğüne çöküldü. Yığınlar faiz ve borç batağında inim inim inletilmeye başlandı. Milyonların neleri var neleri yok ellerinden gitti. Bugüne kadar çizilen pembe tabloların sonu göründü.
Artık yaşadıklarımızdan sol ve sosyalist sol ders çıkarmaya başladı. Sesi kesilip meclise hapsedilmek istenen CHP’yi bile istediği noktaya çekemeyen iktidarın neredeyse delirdiğini görüyoruz. Eğer yeterince kendilerine güveniyor olsalar bu iktidar inan olsun herkesin sesini de kısacak fakat işin nerelere gideceğini kestiremediği için şimdilik baskı ve yaptırımlarını belli bir sınırda tutuyor. Daha ileri gideceğine dair sinyaller geliyor olsa da Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olacağının hesabını yapan iktidar daha ileri adımlar atmak konusunda çok ama çok zorlanıyor.
Bugün gelinen noktada iktidarla tabanının da gittikçe arasındaki fark gözle görünür hale geldiği için iktidar bir korku içinde. Olası bir erken seçimi ise kazanamayacağını artık iktidar da çok iyi bildiği için başka başka yollar deneyecek kesin de muhalefetin de iktidara paçayı kaptırmaması gerekiyor. Bunun için de mücadeleyi sokağa ve halkın içine taşımak gerektiğini görerek bu engelin aşılabileceğini kimsenin unutmaması ve aklından çıkarmaması önümüzde bütün heybetiyle duruyor.…