SİYASETTE SIKIŞMAK YA DA SAFLARIN BOŞALMASI

Yazan: Turgut Koçak 5 Mart 2020

AKP ve saray iktidarı iyice sıkışmış görünüyor. İktidar hangi konuda ne adım atarsa atsın iktidarın ayağına attığı adımın köstek olmaktan başka bir işe yaradığı yok. Ekonomiyi düze çıkarması neredeyse olanaksız görünüyor, ülke içinde iç barışı sağlamak için zaten bir derdinin olmadığını herkes biliyor. Amerika’nın Irak’ı işgal etmesi sonrası bölgede AKP iktidarının izlediği politikalar, kendilerine yüklenen görevler, sonuçta Suriye’ye yönelik emperyal güçlerin operasyonuna verilen destek ve yaratılan sonuçla birlikte Suriye’ye girilmesi, bölgede ne yaptığını ve yapmayı amaçladığını hesaplamamış olan Recep Tayyip Erdoğan’ın içine düştüğü çıkışsızlık öyle bir noktaya geldi dayandı ki artık bundan böyle doğru bir adım atmasını neredeyse olanaksız kıldı. Hamle yapacağım diyerek arkası önü düşünülmeden eyy diye başlayıp eyy diye sürdürülen sonrasında ise yelkenlerin indirildiği politikalara bir yenisi daha eklenmiş oldu ki nerede durur nereye kadar tırmanır hesabını yapmak bile gerçekten güç. Sınır kapılarını açıyoruz diye Türkiye’nin her tarafından gelen Suriyeli veya dünyanın başka yerlerinden pek çok göçmen denizden ve karadan Yunanistan sınırlarına dayandı. Olanlara baktığımız zaman hiç de iç açıcı bir durum söz konusu değil. Yunan makamları kimseye buyurun geçin demiyor. Aksine en şiddetli tedbirler alarak ve göçmenlere karşı acımasız davranarak Yunan topraklarına girenleri gerisin geri, geri püskürtüyor. Konu ile ilgili toplanan AB Dışişleri bakanları Yunanistan’a her konuda yardım kararı aldılar bile.

Bu koşularda bile nerede yanlış yapıyoruz acaba diye bir kez olsun kendisine soru sormayı bile gereksiz sayan kibir abideleri dediğimiz dedik çaldığımız düdük bağlamında bin kez yanlışlığı kanıtlamış politikalarını sürdürmekten geri durmuyorlar. Üstelik bunu yaparlarken de kendilerine eleştiri sınırları içinde kalan her karşı çıkışı öyle bir karşılıyorlar ki en basit sözleri vatan hainliği ile suçlamak oluyor.

Recep Tayyip Erdoğan hangi makam adına konuşuyor belirsiz hale geldiği için gerektiğinde makamının arkasına sığınarak ettiği sözlerin hepsi suç olan gözünü kırpmadan hakaretlerde bulunuyor. Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bugüne kadar ettiği hakaretleri yan yana getirsen inanın dünyayı birkaç kez dolaşacak kadar çok ama o yine de hakaretlerine yenilerini ekleyerek bu yönde hız kesmiyor.

Bunu yaparken de bulunduğu makamın gücünü kullanıyor. Çünkü yasalara göre o makamda bulunan kimse ne konuşmalarından ne de attığı herhangi bir adımdan dolayı hakkında bir işlem yapılamıyor. Ancak vatan hainliği suçlaması ile belli yerine getirilmesi gereken yöntemler sonrası yargılanabilir ki bugünkü görüntüye bakıldığı zaman da bu neredeyse olanaksız gibi bir şey. İşte bu nedenle gayet rahat bir şekilde kendisine muhalefet edenlere partisinin toplantılarında en ağır bir şekilde hakaret edebiliyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini yandaş gazetelerden olan Yeni Şafak ana başlığa çekmiş, Kılıçdaroğlu için söylenen sözleri yazmış: “ŞEREFSİZ, (onursuz da var ama gazete aynı anlamlı sözcüğü çıkarmış) HAİN VE ALÇAK”

Ne kadar arı, duru bir şekilde söylenmiş değil mi? Hem sorumluluğu yok diye böyle bir makamda oturan kişi bırakalım Ana muhalefet liderine herhangi bir yurttaşa bu sözleri söyleyebilir mi? Diyelim ki söyledi bu suç sayılmıyor diye suç olmaz mı? Hem hangi akla hizmet bir siyasi anlayış Türkiye halkına dayatılıp sindirmek amacıyla kullanılabilir sizin bu davranışları vicdanınız kaldırıyor mu?

Evet, Erdoğan’ın sözlerinin aynısı bu kez de CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç tarafından kendisine söylendi ancak her ne hikmetse yer yerinden oynadı. AKP milletvekilleri mecliste Engin Özkoç’un üstüne yürüyerek linç etmeye kalkıştılar. Bu yüzden CHP ve AKP milletvekilleri arasında mecliste büyük bir kavga çıktı. Meclis Başkanı çıktı bu sözlerin Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan kişiye söylenmeyeceğini dile getirirken saray sözcüsü İbrahim Kalın da bu sözleri söyleyenin insan olarak bile tanımlanamayacağını dile getirdi. Nasıl anladınız değil mi bu sözleri söylemek demek ki insan bile olmamakmış öyle mi? Öyleyse bu sözleri ilk söyleyen kim ve de bu sözlerin anlamı makam zikredilerek mi değişiyor acaba söyler misiniz?

Sonra hemen Ankara Cumhuriyet Başsavcısı harekete geçip CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç hakkında soruşturma başlatmış. Yasadan, yargının bağımsızlığından falan söz etmek istemiyorum çünkü biz bu tür şeyleri yazmak ve duymaktan gına geldik. Ama madem yargı görev saymış bu işi, aynı sözleri ilk söyleyen Erdoğan olduğuna göre açabiliyorsa onun hakkında da bir soruşturma açsa ya. Hani diyeceksiniz ki makamından dolayı açılamaz. Bizler de size diyoruz ki bu sözler bulunulan makam duyarlılığı ile değil, AKP Genel Başkanı olma sıfatı ile partisinin toplantısında söylenmiş…

Sonra Barış Terkoğlu’nu sabahın köründe evinden alıp sorguya götürüyorsunuz. Haberi yapan Oda TV muhabiri Hülya Kılınç’ta Manisa’dan getirilerek yargı önüne çıkarıldı. Sonrasında da tutuklandılar.

Sözü uzatmaya gerek yok.

Ülkeyi ne hale getirdiğinizi görün artık görün!

Görün de saflarınızın boşalmasını engelleyemeyeceğinizi de anlayın!