SİYASETİN GELGİTLERİ

Yazan: Turgut Koçak 8 Eylül 2020

Türkiye siyaset ortamı durağan bir ortam değildir. Her an yeni bir şeyler olacağını iyi gözlemlemek gerek. Bu konuda en duyarlı olması gereken kesimlerse hiç kuşku yok ki sol ve sosyalist kesimlerdir.

Kimi şoven politikalara takılıp kalıp da Kürt siyasi hareketi ile ilişki konusunda yanlış çıkarsamalar yaparak uzak durulması gerektiği yolunda yanılgılara da düşmemek gerekir. Geçmişte Kürt siyasi hareketinin AKP ile kimi ilişkilerine saplanıp kalınarak da bugünkü gerçeğin uzağında kalmak gibi bir bir yol izlenmesi de doğru olamaz.

Her fırsatta konuşulan bir şey daha vardır ki oradan yürüyerek de bugünkü noktada nasıl bir tutum almamız gerektiği konusunu silikleştiremeyiz. Bildiğiniz gibi Gezi Eylemleri, Türkiye’de yükselen bir mücadele ortamına tanıklık etmiştir. Gezi Eylemlerinin ilk gününde Sırrı Süreyya Önder Taksim’deydi ve gaz fişeği ile yaralanmıştı fakat sonrasında birden Kürt siyasi hareketi uzaklaşıverdi. Görüntüde böyle de olsa biz onları her yerde gördük ve mücadelelerine tanıklık ettik. Bu yüzden de uzak durmaya örnek gösterilmesi tam olarak yerine oturmuş bir tespit değildir.

Yani ne olursa olsun yaşamın diyalektiğidir sizi doğrulayacak olan şey. Böyle olunca da bizlerin yolu her fırsatta öyle ya da böyle kesişecektir. Sosyalistler olarak da bu gerçeği her zaman göz önünde bulundurmalıyız.

AKP iktidarının siyaset şekli Osmanlı düşleriyle birlikte emperyal bir siyasettir kuşkusuz. Durum bu olunca da bazı kurgularla düşündüğünü gerçekleştirebileceğini düşünmüş Kürt siyasi hareketi ile de bir şeyler yapabileceğini umarak hatta bu düşüncenin içine Arap ülkelerini de dahil ederek başarılı olacağını hesap etmiştir ki bugün bu politikaların hepsinin yerinde yeller estiğini görmekteyiz. Bu yüzden AKP bu politikada yol almak için yanına MHP’yi almış, Kürtlere yönelik ise şoven bir politika izlemeyi daha kazançlı yol olarak görmüştür. Başlangıçta bu politikalara Batı’nın da olağan bakabileceğini hesaplayan AKP dün ayaklarımın altına aldım dediği milliyetçiliği baştacı etmiş şimdi bu çizgiden yol almaya çalışmaktadır. Dolayısı ile makas değiştirilmiş, AKP yolun MHP ile yürüneceğinde karar kılmıştır.

Şu an ülkenin her anlamda içinde bulunduğu konum gereği kağıtlar hiç kuşku yok ki yeniden karılacağı bir ortama işaret etmektedir. Genel olarak ülkemizde yürütülen demokrasi mücadelesini HDP’siz yürütmenin diyebiliriz ki olanağı yoktur. Dolayısı ile sol ve sosyalist sol bu gerçekler ışığında her şeyi yeni baştan düşünmeli ve HDP ile birlikte siyasete yeni bir dinamizm kazandırmalıdır.

23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri de göstermiştir ki HDP oyları büyük kentlerde ve hatta pek çok ilçede bile seçimlerin kazanılması için önemli bir güçtür. Dolayısı ile HDP CHP için bile demokrasi mücadelesinde önemliyken biz sosyalistler açısından çok daha önemlidir. Yeter ki demokrasi için yapılması gereken güç birliği konusunda içtenlikli olunsun.

Hani biz burada demokrasi için güç birliği diyoruz ya kimi sosyalist güçler hemen ortaya atılacak vay siz sosyalizmi değil de burjuva düşüncesi olan demokrasi ile yetinmeyi mi savunuyorsunuz, oysa işçi sınıfı ve kitleler devrim istiyor diyecekler fakat bizler yine de attığımız adımın doğru oldugundan adımız gibi emin olarak mücadeleye atılacağız.

Neymiş yeni bir anayasa isteğiymiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemmiş, yargının bağımsız olması, dış politikada savaş çığırtanlığı yapmamakmış, her türlü hak ve özgürlüklerin korunmasıymış, kadınlara yönelik gerici politikaların terk edilmesi, yığınların ekonomik gereksinimlerinin iyileştirilmesiymiş elbette bunlar savunulmayacak burun kıvrılıp geçilecek şeyler değildir bunu biliyoruz ama bizim söylediklerimizi, hani bunun içinde sosyalizm diyenlere karşı da sesimizi elbette kısacak değiliz.

Sesimizi gürleştirmek için sosyalist öğretinin bütün inceliklerini ortaya dökmekten de çekinmeyeceğiz.

Çünkü başlatılan bir mücadele Türkiye gibi ülkelerde siyaseti durağanlaştırmanın olanağı olmadığı için sosyalizm yolunda atılımların da kesinlikle önünü açacaktır.

Bunu bildiğimiz için Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak HDP ile ya da olunabilirse CHP ile de geniş bir demokrasi mücadelesinde bulunmayı, bulunmamayı yeğleyerek devrimcilik ve sosyalistlik taslamaktan çok daha gerekli görüyoruz…