SINIF BAKIŞ AÇISIYLA BAZI ALLEMCİ SİYASETLERE GEÇİT VERMEMEK

Yazan: Turgut Koçak 13 Şubat 2022

Gariptir insanlar gerçekleri değil de hep alengirli ve masalımsı şeyleri çok seviyorlar niyeyse. Dünyada yaşanan onca olumsuzluklar söz konusu ve bütün bu yaşananların bir nedeni varsa da bazı görünmez eller sürekli olarak bambaşka güçlerden ve kimsenin bilmediği acayip örgüt ve örgütlenmelerden söz ederek gerçeğin halktan gizlenmesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Korona virüs salgınında bile önce gerçekleri anlamak yerine hemen büyük bir çoğunluğumuz komplolarla yüzleşmek zorunda kaldık. Aman efendim neler neler duyduk ve okuduk. Ne gibi gizil güçlere kadar bile işi vardıranlar oldu. Oysa her şey o kadar yalın değildir elbette de yalın bir gerçeği bile anlamamak ve görmemek için gözlerimizi kara gözlüklerle kapattık.

Gerçek komünistlerin dışında halka kimse doğru bilgi vermedi. Kapitalizmin insanlık için verecek bir şeyinin olmadığını açık açık yazmadı. Açlığın, sefaletin neden olabileceği yıkımların nasıl seyredeceğini bir türlü aklımız basmıyormuş gibi davranarak sisteme ve sistemin diktatörlerine kapıları aralayanlar hatta bu işin içinde kimi kendilerine devrimciyim diyenlerin de olduğunu söylersek şaşırmamamız gerekiyor. Anlatılanlar, yazılanlar öyle tevatür şeylerdi ki insan sakin kafa ile düşündüğünde bütün bunların nedenini anlamakta zorlanmıyor. Çünkü kafaları karışmış bir toplumun gerçekleri anlaması ve doğru davranması da olası olmuyor. Bizim ülkemizde de aynısı oldu. Kafası komplo teorileri ile doldurulmuş yığınlar başka bir dünyadaymış gibi davranmaya başladıkları için ne ülkedeki iktidarı doğru anlamak gibi bir dertleri oldu ne de uluslararası sermaye güçlerinin neyi nasıl becermek istediğinin farkına varıldı.

Bu yüzden de eli maşallah kalem tutan birileri çıktı ve bizlere sosyalizm palavrası bile geçti. Nasıl mı? Onlara göre bu korona virüs olayı ortada sınıf mınıf bırakmamış herkesi eşit şekilde kırıyordu. Dolayısı ile de bu afetten kurtulmak için en iyi yol sosyalizmdi. İnsanlık bundan böyle bu yolda ilerleyecekti. Böyle oldu mu? Ne gezer tam tersi kapitalist sistemler daha da sertleşerek emekçi yığınlara göz açtırmamaya başladılar. Bazıları zaten diktatörce davranıyordu devamında ise tam diktatörlüklerini ilan ettiler. Bizde yaşananlara baktığımız zaman söylediklerimin an be an gerçekleştiğini görürsünüz. Evet, sosyalizmden başka çıkar yol yok denilirken olanlara bakalım bir. Sanki üretim araçları herkesindi. Sanki herkesin bir anda aklı başına gelmiş eşitlik ve adalet ister olmuştu. Ne gerek vardı ki sonuçta hepimiz aynı gemide değil miydik, hayatta kalmak istiyorsak niye sosyalizm istemeyelim ki?

Dikkat buyurun önerilen şey sınıf uyanıklığı yerine sınıf körlüğü değil mi? Onca şeytanlığın ağababası olan bir sistemin yani kapitalist sistemin adamlarına sanki bir el dokunmuş ve onları şeytanlıktan insanlığa terfi ettirmişti de gelip kardeş kardeş yaşama eşiğinde duruyorduk işte. Ama ne oldu? Türkiye’de yaşadıklarımıza baktığımız zaman bir odakların bizi nasıl da ahmak yerine koyduklarını gördük. Ama ne oldu? Adım adım soygun düzeninin nasıl organize hale getirildiğini ve zorbalığının daniskasını sırtımızda uyguladıklarını gördük. Ama ne oldu, dinle kandırılıp sopa ile terbiye edilmeye kalkışıldık. Birisi dilimizi kökten koparmaya kalktı diğerleri bu koroya katıldı. Şimdi herkes aynı yöntemle sindirilip aynı yöntemle susturulmaya çalışılıyor. Sesini kısamadıklarını da hop birilerinin yargısı zindana atıyor iyi mi?

Dedik ya her bir şey bir şeylere dayanılarak yapılıyor. Kapitalizm toplumun hiçbir zaman aydınlanmasını ve gerçeği görmesini istemiyor. Aksine derin bir mistisizme saplanması yüksek düzeyde kapitalizmin işine geldiğinden kapitalizm 1990’lı yıllardan sonra post modernist dalga öyle bir sokuldu ki içimize benim diyen yazarlar çizerler altından kalkamadı da post modern ürünler vermek için kafa patlattılar. Evet, kapitalizm bir öğretidir. Bu öğreti insanları her bakımdan etkilemeli ki kapitalist üretim hayatiyetini sürdürsün ve insanların kafasına vurula vurula çarklar bir güzel döndürülsün. Demek ki neymiş hiçbir şey nedensiz olamazmış.

Bizler garip haller içindeyiz. Bunca komployu kime yaşatılmışsa bunların hepsi gerçektir fakat komplo teorileri dediğimiz safsatalarsa baştan sona hayaldir ve de bu tür çalışmalar bir sisteme yani kapitalizme hizmet için üretilmiştir.

Yahu öyle ki bir ezen sınıf yani sermaye sınıfı bir de ezilenler yani emeğini satanlardan oluşan işçi sınıfı varsa ki doğrusu budur. Bu iki sınıfın dışında kalan üretim araçlarına göre konumlanış yerleri itibari ile yer yer egemen sınıfa yer yer de işçi sınıfına yakın olan tabakalar söz konusu ise bir toplumun yaşamını bu iki sınıftan en moderni olanı en son sahneye çıkanı belirlemez mi? Belirlemesi için şu sözün neresi yanlıştır acaba? Bu iki ana sınıfın çelişkileri uzlaşmazdır. Buradan yola çıkılarak sömürü ve her türlü kötülüklerin ortadan kaldırılması için iktidar ele geçirilecekse ki geçirilecek kim böylesine arı duru ve anlaşılır olan düşünceye çamur katıyor da bulandırıyor aklımız almıyor mu?

Yani Türkiye’de yaşadıklarımızı anlamak çok mu zor. Kim iktidara nasıl geliyor, bu parti ve pırtıların iktidara gelmesinde iç ve dış dinamik güçler hangileridir çözümleyemiyor muyuz? 2002 3 Kasım Tarihinde iktidara gelen AKP iktidarını iktidara taşıyan güçleri anlamakta niye bu kadar zorlanıyoruz ki? Ya da kapitalizm için eskiyenin yerine yenilerini getirmesi için hangi sınıf teyakkuz halinde kim bize neleri dayatıyor biz görmüyor muyuz? Bu durumda da dayatılanı değil de biz komünistler kendi hesaplarını yapmayacak mı, yapmamak için ille de bin çalı mı dolanmalıyız ha bin çalı mı dolanmalı ve varıp varıp burjuvazinin en çürük duvarına komplo teorilerine mi çarpıp tuzla buz olmalıyız.

Yoksa bütün burjuva pisliklerini her planda temizleyip yolumuza devam mı etmeliyiz?