Yazan: Turgut Koçak 3 Şubat 2020
Şimdi değil, çok daha önceden Suriye’nin çeşitli bölgelerinden gelip İdlib’e yerleşen terör örgütleri ile ilgili o kadar çok yazı yazdık, o kadar çok uyarılarda bulunduk ki saray iktidarı bütün bu uyarıların hepsini hiçe sayarak bildiğini okumayı sürdürdü.
Oysa buralara gelip yerleşenler Suriye’nin her yanında terör eylemlerine bulaşmış, kafa koparıp insanlık suçu işlemiş IŞİD, El Nusra, El Kaide, Ahrar-ı Şam vb. İslami terör gruplarından başkası değildi. Özellikle Suriye ve bağlaşıkları bugüne kadar gerekli operasyonları yapmadıysa bölgede yaşayan suçsuz sivillerin yüzü hürmetineydi, onlar da süreci yumuşak bir geçişle çözme yolunu seçmişlerdi. Astana ve Soçi mutabakatlarında gözetilen her şey bu yüzdendi. Daha da önemlisi bölgede yeni tehlikelere yol açılmaması özellikle gözetilmekteydi.
Salt bu nedenle de Türkiye’ye de bir görev verilmiş, burada bulunan terör örgütlerinin silahsızlandırılması istenmişti ancak Türkiye bunların hiçbirini yerine getirmediği gibi oluşturduğu gözlem noktaları aracılığı ile adeta bu terör örgütlerinin Recep Tayyip Erdoğan iktidarı aracılığı ile koruyucusu konumuna gelinmişti.
Durum böylece uzayıp gidiyor, Suriye ise kendi topraklarında hiçbir şey yapamaz konuma düşürülmüş oluyordu. Bugün Suriye ve bağlaşıklarının İdlib ve çevresine yönelik operasyonlarının doğal olarak anlaşılmayacak bir yanı olamazdı. Haklı olarak Şam Hükümeti kendi topraklarının bütünlüğünü sağlama uğraşındaydılar.
Bir yandan her şey açıkça görülüyor olmasına karşın, AKP ve saray iktidarı olması gerekenin tam tersine her fırsatta Beşar Esad’a yönelik tehditlerde bulunuyor, bölgeye asker sevkiyatı yapmaktan da geri durmuyordu.
Şimdi ise olanlar oldu ve rejim güçleri topraklarını kurtarmak için harekete geçtiler. Böyle bir durumda Türkiye’nin İslami terör örgütlerinin hamiliğine soyunması ise olur şey değildi. Daha da önemlisi önde kılavuz ÖSO’cular TSK sanki orada Suriye’ye karşı savaş veriyormuş görüntüsü sergileyen bir tutum içindeydi. Bugün ise sonuçta korkulanlar oldu ve Suriye’nin rejim güçlerinin ateşi sonucu 4 askerimiz yaşamını yitirirken 9 askerimiz de yaralandı. Yine Genelkurmay Başkanlığından öğreniyoruz ki bizimkiler de misliyle Beşar Esad güçlerine karşılık vermişler. Yapılan açıklamalara baktığımız zaman ise sanki yapılan açıklamalar adeta savaşa giriyormuşuz havasında. Şu an Amerika’nın koruması altında bulunan yerlere karşı başlatılmış olan ‘Barış Pınarı’ operasyonu ile ilgili uzun zamandır tek bir söz duyabiliyor muyuz?
Duymuyoruz, duymuyorsak niçin duymuyoruz acaba yetkililer bu konuda bir bilgi verecek durumdalar mı?
İdlib’te yaşananlar, bugüne kadar Türkiye’ye gelmiş olan Suriyeliler ve bundan böyle İdlib ve çevresinde yapılan operasyonlar sonucu terör örgütleri de içinde 1 milyonun üstünde yeni bir göç dalgası daha Türkiye’ye girerse ne olur hiç hesap ediliyor mu?
Doğru dürüst bir deprem krizini bile yönetmekten aciz olan saray iktidarı bundan böyle yaşanması olası doğması büyük olasılık olan yeni krizi yönetebilir mi?
Türkiye’nin kendisini olası bir savaşın içinde bulması gibi bir basiretsizliği kaldıramayacağımız kesin olmasına karşın AKP ve saray iktidarı şov yapacak ve kamu desteği sağlayacak diye ülkemiz evlatlarının canları bu kadar ucuz mu?
Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen, görülmesi de olanaksız olan zamların ülkemiz yurttaşları arasında nasıl bir hava yarattığını ve de insanların perperişan hale getirildiğini görmek istemeyen bu iktidar hangi nedenlere dayanarak ülkemizin başına sürekli bela açmaya çalışır sizin aklınız alıyor mu?
Yok arkadaş, her kayıp verdiğimizde birisi çıkıp kahraman askerlerimiz şehit düşmüştür, kanı yerde kalmayacak gibisinden açıklamalar yapıp yaşamını yitiren askerlerimizin ailelerine siz ne mutlusunuz ki oğlunuz şehit mertebesine ulaştı diyerek sorunu daha nereye kadar idare edebilir farkında mısınız?
Ha evet, madem şehitlik bu kadar mutluluk vermektedir, bu açıklamayı yapanlar da yakınlarını aynı şekilde yitirse de biraz da onlar mutlu olsalar olmaz mı?
Şu an yaşananların çoğu ülke savunması yapıldığı için değil, tam tersine bir iktidarın özel amaçlarına hizmet etmek için yaşanmaktadır. Bu yüzden de ne nedir, hangi sonuçları doğurur, ülkemiz yaşanan krizlerden en kolay nasıl çıkabilir hesabı hakkıyla yapılmadığı sürece Türkiye öyle ya da böyle hep çamurun içindedir.
Bütün bu olanların suçluları da bu iktidar ve bu iktidarın sahte kahramanlık yapan goygoycularıdır ki bunun anlaşılması da sanıldığı kadar uzun sürmeyecektir.
Bizden söylemesi…