Yazan: Turgut Koçak 18 Şubat 2015
AKP’ye Recep Tayyip Erdoğan İç Güvenlik Yasası’nı çıkarın emri verdikten sonra AKP harekete geçti. Dün akşam mecliste konu üzerinde tartışılırken AKP’leler İç Güvenlik Yasası’ndan ne anladıklarını bütün dünyaya bir güzel gösterdiler. AKP Milletvekili Metin Külünk’ün önderliğinde harekete geçen saldırganlar, HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’yü başından yaraladıktan sonra CHP milletvekillerine de saldırıp CHP Milletvekili Musa Çam’ı, Refik Eryılmaz’ı, Aykut Erdoğdu’yu ve Mahmut Tanal’ı yaraladılar. AKP’lilerin gösterdikleri şiddeti görünce bu ülkede şiddeti körükleyenlerin de kimler olduğu bir güzel anlaşılmış oldu. Daha dün Özgecan’ın hunharca katledilmesi sonrasında ortalığa dökülen Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan tutun da öteki AKP yöneticileri bu şiddete sözümona karşı çıkıyor ve bu suçu işleyenlerin şiddetle cezalandırılacaklarını söylüyorlardı. Yetmedi Recep Tayyip Erdoğan’ın iki kızı da soluğu acılı ailenin yanında alarak taziyelerini bildirmişlerdi. Oysa Kaç/ak Saray’da muhtarları toplayan Recep Tayyip Erdoğan sözü geçen İç Güvenlik Yasası’nın çıkarılması gerektiğini sert sözlerle dile getiriyor, “tren raya girmiştir, kimse raydan çıkaramaz” diyerek bir yerlere talimat yağdırmaya devam ediyordu.
Ayrıca; Erdoğan, iktidar partisi AKP’nin 400 milletvekili çıkarması için muhtarlara çağrıda bulunup sonrasında kendisine Başkanlık yolunu açmalarını dile getiriyor, bulunduğu makamı hiçe sayan bir tutum sergileyerek bir anlamda da şiddetin gerçek kaynağının kim olduğunu bir güzel gösteriyordu.
Anlaşıldığına göre AKP mecliste çoğunluğuna dayanarak istedikleri bütün yasaları çıkaracaklarını düşünüyorlar. Demokrasi karşıtı yasayı engellemek isteyenlere diş biliyorlar. Bu yüzden de mecliste saldırıya geçerek direnen muhalefetin direncini kırmak için her yolu deniyorlar.
Bir kez; mecliste tutumu bu olan bir partinin bu yasa çıktıktan sonra polis marifetiyle yurttaşlara neler yapabileceğini bilmem hiç hesap ediyor musunuz? Eğer etmiyorsanız edin derim. Çünkü bu yasa ile birlikte polisler istedikleri gibi davranacakları gibi, yurttaşların demokratik haklarını kullanmaları da mümkün olamayacak. Gerçi iktidar yavuz hırsız örneği bir davranış içinde ama bu dalavereleri kimse yutmamalıdır. AKP sözcülerine bakılırsa bu yasa öyle masum öyle masum ki, sadece yüzünü kapatan, elinde molotof olan kimseleri hedefliyormuş. Eğer öyle olsaydı, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın iktidar söylediklerine kulak verir, Bonzai ve molotof kokteyli ile ilgili iki maddelik bir yasayı ele alalım ve hemen çıkaralım sözlerine kulak tıkamazdı.
İç güvenlik Yasası’nın neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Makul şüphe sonucu polis istediği yurttaşın evini, arabasını, üstünü başını arayacak, gözaltına alıp 48 saat süreyle nerede tutulduğu bile belirsiz bir yerde alıkoyabilecektir. Ve hatta kayıp bile edebilmesi söz konusudur. Herhangi bir gösteride yüzünü kapattı, ya da elinde molotof kokteyl vardı denilerek pekâlâ yurttaşların üzerine ateş açılabilecek ve gösterilere katılan yurttaşlar rahatlıkla öldürülebilecekleri gibi polis öldürülen kişinin yanına molotof kokteyli koymakta da zorlanmayacaktır.
Hoş; hep söyleniyor, molotof kokteyli zaten suç, bunun için yeni bir yasa çıkarmaya ne gerek var? Ne var ki, AKP’nin maksadı suçluları yakalamak değil ki, AKP çıkmaza giren iktidarını sürdürme planının bir parçası olarak bu tür yasaları çıkarmaya çaba harcıyor. Çünkü olağan koşullarda AKP iktidarı da biliyor ki, iktidarda kalması sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Yani sözün özü bu ve buna benzer yasalarla AKP faşist bir diktatörlük kurmak istemekte, Recep Tayyip Erdoğan’ı da en tepeye “Başkan” olarak dikmeye çalışmaktadır. İşte bu yüzden tüm demokrasi güçleri var güçleriyle İç Güvenlik Yasası’nın meclisten geçirilmesini engellemeye çalışmalı, AKP faşizmine geçit vermemek için harekete geçmelidirler.
Görünen köy kılavuz istemez. Öyle soyut açıklamalar yaparak kimse AKP’nin gidişini durduramaz. Seçimlerde dahil, AKP’yi durdurmak için gerekli adımlar derhal atılmalı ve bu faşizan gidiş bir an önce durdurulmalıdır.
Yoksa yarın gerçekten de çok geç olabilir.
Eğer 2002 yılından bu yana yani AKP iktidarı ile birlikte 5000’in üzerinde kadın cinayete kurban gitmişse, bu hesapta AKP hanesine yazılmalı AKP zihniyetinin dirilmemek üzere sandığa gömülüp çöp sepetine atılması için özverili bir çaba gösterilmelidir.