ŞİLİ’DE SOL KAZANDI

Yazan: Turgut Koçak 21 Aralık 2021

Bildiğiniz gibi Bolivya, Peru, Nikaragua, Honduras derken şimdi de Şili’de delikanlı diyebileceğimiz solun adayı Gabriyel Boriç seçimleri kazanarak Cumhurbaşkanı oldu. Adı geçen Boriç okul yıllarında öğrenci lideriydi. Bir süredir Güney Amerika’da esen sol rüzgâra yakında Brezilya’nın da katılacağı görülüyor.

Önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde de sol başarı kazanırsa ki öyle görünüyor. Güney ve Orta Amerika’da sol sol iktidarlar dönemi başlamış olacak.

Geriye dönersek 2000 yılında Hugo Chavez Venezuela’da başarı kazanırken Brezilya, Bolivya, Ekvator, Paraguay Venezuela’yı izledi. Son gelinen noktada ise Güney Amerika bir kez daha sol diyerek yeni bir sıçramaya imza attı.

Ancak şu kadarını belirtelim ki Meksika’dan Şili’ye, Küba’dan Venezuela’ya Honduras’tan Arjantin ve Nikaragua’ya kadar ülkelerde solun homojen olmadığı da bir gerçek. Sosyalistlerden sosyal demokratlara kadar uzanan farklılıklar söz konusu.

Gelişen duruma biraz daha yakından bakacak olursak değişik bir görüntü ile karşılaşacağımız kesin.

Meksika, Honduras, Arjantin, Kosta Rika sosyal demokrat isimlerin elinde. Bunlara bakacak olursak Meksika’da Andrés Manuel López Obrador, Kosta Rica’da Carlos Alvarado Quesada, Arjantin’de Alberto Fernández iktidarda bulunuyor. Xiomara Castro ise Honduras’ta ocak ayında iktidarı devralacak.

Venezuela, Peru, Bolivya, Nikaragua daha solda yer alan ülkeler. Nikaragua’da Ranial Odtega liderliğindeki Sandinistler, Venezuela’da Nikolas Maduro, Bolivya’da Luis Arce, Peru’da Pedro Castillo kendilerini sosyalist olarak niteleyen kimseler oldukları biliniyor. Bu ülkelerde yönetimlere yapılan eleştiriler tamam da bu ülkelerdeki yönetim de sosyal demokrat anlayışın çok çok ilerisinde bir anlayış.

Küba’yı zaten biliyoruz. Elli yıldız ABD emperyalizmine direnmekle ünlü ve sosyalist bir yönetimle yönetiliyor. Bu ülkenin başında ise Miguel Diaz-Canel var. Dolayısıyla bu ülke bütün Güney Amerika ülkelerinin örnek aldığı bir ülke olarak varlığını onca engellemelere ve kapitalist dünyanın ambargolarına karşın devam ettiriyor.

Gelelim Şili’ye; Şili’de sol Gabriel Boric ile birlikte iktidar oldu. Bu rüzgar iki yıl önce Şili’de metro zammını protesto ile başladı. Gösteriler kısa sürede bütün zamları da hedef alarak büyük bir yaygınlık kazandı. Aylar süren gösteriler sonrasında ise geçmişin Pinoşe kalıntıları ülkeyi anayasa referandumuna götürdü ve referandum sonrası anayasayı hazırlayacak olan kurucular kurulu seçiminde ağırlık solun bağımsız adaylarının üstünlüğü ile sonuçlandı.

Bu Pazar yapılan seçimlerle de Solun ortak adayı Hırvat asıllı Gabriel Bolic seçimleri kazandı. Bildiğiniz gibi 35 yaşında olan Bolic öğrencilik yıllarında öğrenci lideriydi. Bu gelişme bir kez daha sola umut verdi. Seçimlerin hemen arkasından Boliç için sosyalist olmadığı yolunda eleştiriler yapıldı. Doğrudur Bolic solcu biridir. Solculuğu da sosyal demokratlıktan daha soldadır. Kamucu politikaları savunan halkçı bir politikacıdır. Bolic’in konumunu Yunan Solunun lideri Çipras’la kıyaslayanlar vardır olacaktır da ancak şurası bir gerçektir ki Pinoşe artığı bir yönetimi alt eden bir kişidir. Sonuçta yenilen faşizmdir bunu da bir kenara not etmek gerekir.

Bu sonuçlara şöyle bir bakarsak şöyle diyebiliriz. Örgütlü olmak sağ karşısında bir seçenek olmaktır. Güney Amerika ve Orta Amerika’da gelişmelere baktığımız zaman örgütlü olunabildiğini görüyoruz. Dolayısıyla bizim ülkemiz için de bir örnek olabilir ve de konuya şöyle yaklaşmamızı gerektiren önemli dersler vardır.

Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez.