Yazan: Turgut Koçak 8 Ağustos 2014
Recep Tayyip Erdoğan, seçimler için bir reklam yaptırmıştı ya, işte o reklamda “beyliklerin” dört bir tarafından atlılar padişah efendilerine mok özür diliyorum yıldız getiriyor ya, bir dudağı yerde bir dudağı gökte Bay “dev” de daha kocaman bir yıldızı yıldızların ortasına çıktığında Cumhurbaşkanı forsu tamamlanıyor ya, işte o “dev” iyice haddini hududunu aştı. Adam bir televizyon programına çıktı. Programda; “…bana Gürcü dediler, affedersiniz daha da çirkinini yaptılar Ermeni bile dediler” diyerek “merdi kıpti şecaat arzederken sirkatini söyler” örneğindeki gibi inciler döktürdü.
Bu kadar mı? Tabiki de değil. Kılıçdaroğlu için Alevi, Selahattin Demirtaş için Zaza, kendisi için de, “bende sünniyim” dedi. Malum, Recep Tayyip Erdoğan herkesi bir şekilde tarif ederek hedef gösteriyor ya kendisi için de, “bende Sünniyim” diyerek aklınca çoğunluğun kendisine yönelmesini sağlamaya çalışıyor. Gerçi Recep Tayyip Erdoğan’ın yalanlarını sıralamakla bitiremeyiz ya, geçmişte bir programda da Gürcü olduğunu, ailesinin Gürcistan’dan geldiğini söylemişti. Onu da inkâr edip annesinden, babasından, büyüklerinden Türk olduğunu öğrendiğini söyledi. Gerçi bizler kimsenin ne etnik kökeni de de inancıyla ilgilenmiyoruz. Bizim için kim hangi etnik kökenden ya da inançtan olursa olsun tartışma bile götürmeyecek denli saygındır. Bu gerçeği Recep Tayyip Erdoğan gibi IŞİD’çı kafaların anlamasının olanağı yoktur. Yoktur çünkü IŞİD gibi kafa koparıp acımasız katliamlar gerçekleştiren bir alçaklar topluluğu için şimdiye kadar tek söz bile etmiş değildir. Edemez de, çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin iradesi IŞİD tarafından ipotek altına alınmıştır.
Böyledir işte. İnsan bir haritayı pusulayı şaşırmaya görsün, ağzına ne gelirse söylemekten çekinmiyor. Bu yüzden de toplumu ayrıştırarak birbirine düşman olmalarını sağlıyor ki, daha büyük bir öbeği elinde tuturak zulm iktidarını devam ettirebilsin. Adamın salt ağzı bozuk desek; o sınırları aşalı çok oldu. Evet, ağzı bozuk bozuk olmasına ya, ağzının bozukluğunun nedeni de zihniyet meselesi. Yani ne söylüyorsa zihniyeti gereği söylüyor. Bu kez de Malatya mitinginde Zaman Gazetesi yazarı Amberin Zaman’ın haddini bildirmiş. “Edepsiz kadın” diyor. Hızını alamayarak tehdide yöneliyor ve “haddini bil. Eline vermişler bir kalem Müslümanlığa hakaret ediyorsun” diyerek doğrudan hedef göstermek gibi çirkin bir yola sapıyor. Neymiş efendim; söylediğine göre daha da sertleşecekmiş. Daha ne kadar sertleşebilirsin ki? Olsa olsa keskin sirkenin küpüne zarar verdiği gibi kendi küpünü çatlatırsın olur biter.
Sertleş sertleş nereye kadar? CHP Genel Başkanı’na çarkçı Kemal, Ekmeleddin İhsanoğlu’na da çarkçı yamağı diyerek aklınca alay ediyorsun. Seslendiğin kimseler eğer sizin bu sözlerinize alkış tutuyorlarsa oturup bir düşünmelisiniz. Çünkü birazcık akıl sahibi hiçbir kimse sizin bu sözlerinizin yanında olamaz. Ama size de hak vermemek elde değil ki, memleketi soyup soğana çevridiniz. Bunu yaparken öylesine haritayı pusulayı kaçırdınız ki, havuzcu zenginleriniz milletin anasını bellemekten söz ediyor. Vurgun, talan, kayırma, rüşvet, adaletsizlik, zulüm, ölüm emri vermek, yargıya karışmak, herkesi sürüp süründürmek hepsi hepsi ne varsa sıfatınızda toplanmış. Eee böyle olunca da balatalarınız dağılmış. Bu nedenle de her konuşmanızda hakaret etmeden duramıyorsunuz. Kendinizi güçlü göstermek için başvurduğunuz yolların hepsini biliyoruz. Aslında ne büyük bir korku içinde olduğunuzu gösteriyor bütün bunlar. Öyle ya bu kadar kısa zamanda Karun kadar zengin olmanın hesabı da verilemez, bu hesabın içinden de çıkılamaz.
Sanki Türkiye yağma Hasan’ın böreği, sizler de tepesine tünemiş yiyip içip rahatınıza bakıyorsunuz. Oğlunuza kurdurduğunuz vakfa arsa bağışları gırıla. Vakfın kasasına para akıyor. Yurtlar, okullar, şunlar bunlar derken bir de bakıyoruz ki, sevgili oğlunuz Bilal Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim politikalarına yön verir hale gelmiş. Türkiye’de İmam Hatip Okulları az ya biraz daha arttırılsın istiyor. Arttırılıyor da. Yer gök İmam Hatip Okulu oldu nedense bir türlü doyduğunuz yok. Mahtumunuz emir veriyor İmam Hatip Okulu olamıyorsa okullara 11 saatlik din dersi konula diyor. Öyle ya burası babanızın çiftliği, siz padişahsınız Bilal mahdumunuz da şehzade. Bu ülkenin ne kanunu var ne de Anayasası. Her şey iki dudağınızın arasında. Verirsiniz kullarınıza fetvayı kullarınız da uygular. Uygulamayanların da kellesini alırsınız olur biter. Nasıl olsa bunları yapmak için elinizin altında IŞİD gibi bir örgüt de varken işini daha da kolay olur.
Yani sözün özü Sayın Başbakan nereye gittiğiniz çok açık. Siz, her istediğinizi yapacağınız faşist bir rejim özlüyorsunuz. Bunun için de elinizden ne geliyorsa yapıyorsunuz. Yoksa asgari burjuva demokrasisinin olduğu bir ülkede bu kadar keyfiliği nasıl yapacaksınız? Çankaya’ya çıkma isteğinizin altında yatan gerçeği dağdaki çoban bile biliyor artık.
Bu yüzden de size Çankaya için geçit verilemez.
Verilirse bu ülke ve bu ülkenin yurttaşları sizin Çankaya’ya çıkmanızın vebalini çok ağır öderler çok.
İşte bu yüzden Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak oylar Ekmeleddin İhsanoğlu’na verilmeli, sizse Çankaya yokuşunda durdurulmalı gerisingeri geri vites aşağı indirilmelisiniz.
İN-Dİ-Rİ-LE-CEK-Sİ-NİZ DE…