Yazan: Turgut Koçak 27 Haziran 2022
Bilindiği gibi iktidar yeni adımlar atmış ve bir şekilde de olsa Sedat Peker’in konuşmasını engellemişti. Devamı gelecek mi diye bekleyenler ise devamı gelmeyince kafalarının içinde epey senaryo düzmüşlerdi fakat bir süre sonra Peker yeniden sahnedeki yerini aldı ve yine hedefe Soylu’yu koydu. Ağar içinse daha ağır sözler sıralamayı da ihmal etmedi. Tabi bu durumda ister istemez düşünüyorsunuz, neler oluyor yoksa AKP ve saray iktidarı bu konudaki engelleme gücünü yitiriyor mu diye. Peker bir yandan bazı açıklamalar yaparken bir yandan da olası bir iktidar değişikliğinde bir yerlere de pas atmayı unutmuyor. En önemlisi de bütün bunları yaparken söyleyeceklerimin daha gerisi geride demeye getiren ve hedef büyüten imaları var.
İktidar ise telaş içinde. Bir yanda ülkede hak ve özgürlükleri kısarken diğer yandan da meclise yeniden getireceği yasa ile de herkesi susturma hazırlığında. Dahası devlet kadroları arasında içten içe süren hesaplaşmaların da dışa vuranları var vurmayanları var. Bir bakıyorsunuz Emekli Emniyet Müdürü Sabri Uzun’un rütbeleri sökülmüş. Bir bakıyorsunuz Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Dairesi Eski Başkanı Hanifi Avcı’nın da aynı yazgıyı paylaştığını görüyorsunuz. Sonra yargı içinde iktidarın işine gelmeyen kararlar veren yargıç ve savcıların da atama yoluyla bir bakıma rütbeleri sökülmüş. Bütün bunları değerlendirecek olursak AKP ve de Genel Başkanı Erdoğan’ın söylediği gibi kazanmak zorunda oldukları bir seçime hazırlandıklarını bu olup bitenlerden anlamakta zorlanmıyorsunuz. Dikkat edin kazanmak zorunda oldukları sözünü ben demiyorum Erdoğan diyor.
Niçin kazanma zorun dalarmış acaba?
Öyle ya iktidarın el değiştirme olasılığı giderek daha da artmış bulunuyor. Üstelik CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun çağrısına yanıt veren bürokratların olduğunu da kimse yadsıyamaz. Bir iktidar değişikliğinde işlenen onca suç ortalığa saçılırsa ve de bunlar helalleşme dışında kalacaksa bunların akıbeti ne olur acaba hiç aklınızı kurcalıyor mu? Üstelik AKP içinde çözülmeleri de kulak arkası etmemek gerekiyor. Malum Erdoğan bir konuşmasında bazıları için gidenler gitsin bizim kimseye eyvallahımız olmaz kabilinden sözler sarf ettiğini de unutmamak gerek. Arınç’ıydı, Mehmet Metiner’iydi, sözlerine önem verilmese de belli ki bir şeye dayanan ve dayandığı için de salvolarını eksik etmeyen Gökçek’in sözleri de neyin nesiydi acaba? Bütün bunlar alttan alta AKP içinde bir kazanın fokurdadığının da öncülleri sayılmaz mıydı?
Evet, AKP içinde çatırdamalar var, trollerin morali bozuk, devlet kadrolarındaki bürokratların çoğuna da güvenilmiyor, kimi küçük ortakların ne istekleri bitiyor ne de güçlerini bile doğru dürüst hesap etmeden konuşup durmaları. Bir yandan da Peker’in bombalamaları var. Yani özetlersek iktidar binasının bütününde bir çatırdamanın olduğunu sağır sultan bile biliyor ve duyuyor. Bütün bunlara karşı bu binayı yine de tutarsa Recep Tayyip Erdoğan ayakta tutar diyenlerin bir ortaklık içinde oluşabilecek bir iktidar kaybını yitirmemek için domuz topu gibi birleştiklerini de unutmamak gerekiyor. Yani bunların kendi aralarında oluşturdukları ortaklığa bel bağladıkları hiç değil önümüzdeki seçimleri de kazanarak bir dönem daha rahat etmek istedikleri de gözlerden pek kaçmıyor. Kendilerini iktidar seçeneği olarak gören muhalefete gelince onların hali de bize sorarsanız bir garip. Kimi hamleleri saymaz isek AKP’nin içten çökmesini beklemek gibi bir halleri var ki çökmeye salt bunun da yetmeyeceğini unutmamak gerek. Üstelik iktidar devlet olanağını elinde bulundurmanın avantajını kullanarak yığınların bir kez daha gözünü boyayabileceği bir şansı elinde bulundururken çok daha atak ve sonuç alıcı politikalara yönel inmeden iktidar kolay kazanılacak çantada keklik de sayılmamalıdır.
Bu arada bir gerçeği de unutmamak lazım. Yirmi yıl ve daha öncesinden yaşananları da hesaba katarsak geniş halk kitlelerinde mevcut iktidarı bir kenara iterek yeni bir iktidarın kurulmasını sağlayacak seçimle bile olsa kitlelerde ne bir moral ne de bir cesaret söz konusu. Bu yüzdendir ki işe buralardan başlamak ve toplum katında hareketliliği arttırmak gerekir. Bu konuda sosyalistlere düşen görevlere gelince asıl çıngıyı onlar çıkartacak ve tutuşturacak yürekliliğe ve bilince sahiplerdir fakat kimi küçük hesaplar yüzünden atılması gereken adımlar da atılmaz ise daha çok moral bozukluğu yaşarız derim.
Bunu da bir yere yazmış olalım.