Yazan: Turgut Koçak 7 Haziran 2011
Seçimlere 6 gün kaldı. Uçuk, kaçık sayısız palavra dinleye dinleye buramıza kadar geldi. Meğer kapitalist sistemin partileri bu ülkenin insanını ne kadar çok seviyormuş da bizim haberimiz yokmuş. Onlar varsalarmış halk için varlarmış. Bugüne kadar yaşadıklarımıza baktığımız zaman kim için var olduklarını bilmiyor değiliz ama yine de bu palavraları dinlemek zorunda kalıyoruz. Tabi bizimle birlikte en çok da bu palavraları geniş halk yığınları dinliyor ve bu palavralardan yine en çok da onlar etkileniyor. Eğer etkilenmeselerdi bugüne kadar bir kez olsun herkesi şaşırtan bir değişikliğe imza atmazlar mıydı? Denilebilir ki, bu ülkenin halkı kendisini soyup soğana çevirenleri başlarında kalıcılaştırmak için dönüp dönüp aynı şeyleri yaparak böylelikle kendilerinden de hınç alıyorlar. Ben birazda durumu böyle görüyorum. Tıpkı yanlış yapıp da; “ben adam olmam, ah eşek kafam ah” diye dövünenler gibi. Aslında bu pek de iyiye işaret değildir ya neyse. Şimdi bizim bu yazdıklarımızdan halkı küçük gördüğümüzü çıkaran çok bilmiş halk dalkavukları bir sürü anlam çıkarıp ortalığı velveleye vererek ne kadar halkçı ve halkı sevdiklerini bizim üstümüzden kanıtlamaya kalkarlarsa şaşırmam.
Daha önce olduğu gibi bu seçimlerin sonucu da bizi fazla şaşırtmayacak. Çünkü sonucu üç aşağı beş yukarı görüyoruz. Ancak bir şeyi daha görüyoruz 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra hiçbir şey eskisi gibi kolay olmayacak. AKP’nin 9 yıllık iktidarı döneminde biriken hoşnutsuzluk iyice su yüzüne çıkacak ve tepkiler giderek artacaktır. İşte bu yüzden de 13 Haziran sabahından başlayarak partimiz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’ne çok iş düşecektir. Partimiz bir yandan örgütlenirken bir yandan da biriken halkın tepkilerini de örgütleyerek bir rüzgâr yaratmalı ve ülkenin gündemi ile ilgili politikalar üreterek sosyal bir olgu olarak kendini yaşamın her alanında göstermelidir.
Sistem partileri, seçimlerde varlık göstermek ve başarı kazanmak için su gibi para harcıyorlar. Üstelik bu paralar seçim yardımı için hazineden aldıkları bizim paralarımız. Bir düşünelim bakalım, zaten parababalarının partilerinin kasaları dolu sayılır. Çünkü hem zenginler, bu partilere başarı kazanmaları için her türlü parasal yardımı yapıyor, hem de her yıl yüzde 7 barajını geçmiş olan partiler hazine yardımı almaya devam ediyorlar. Sonra da diğer partiler bu partilerle yarışarak sonuç alacaklarını düşünüyorlar. Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle çelişen bu durumu bile sineye çekip doğru dürüst bir tepki koyamıyoruz bu kadar büyük bir haksızlığa karşı. Sonra da çıkıp yalancıların şahı konumundaki sistemin sözcülerinin eşit koşullarda yarıştan söz etmelerine de bir güzel katlanıyoruz.
Evet, seçimlere 6 gün kaldı. Televizyonlara, gazetelere bakarsak meydanların ısındığından söz eden yayınları artık canımıza tak etti. Bay Tayyip’in küfürleri ve kabadayılıkları ise her şeyin üstüne tüy dikiyor. 2023’ü hedef gösteren palavraları yüzünden AKP’yi desteklemeye koşullanmış yığınlar gözlerinin önünü göremez hale getirilmişler. Din-iman konuşmalarıyla kafaları iyice tütsülenmiş, hem yeryüzünde hem de öbür tarafta cennetlerini garantilemek yolunda yırtınıp duruyorlar. Oysa “paranın dini, imanı, milliyeti olmaz” diyen Bay Tayyip, koşullandırıp kendine bağladığı yığınları çoktan ABD ve AB emperyalistlerine pazarlamış bile. Bu satıştan elde edilecek paraların kendilerine düşecek miktarının hayali onları birbirine kenetlendirmiş. Özetle; binmişler bir alamete, Bay Tayyip’in peşinden gidiyorlar bir kıyamete.
Bay Tayyip konuş, kim tutar seni?
Türkiye, Bay Tayyip’e göre dünyanın 7 büyük ekonomisinden biriymiş. Ne diyelim Bay Tayyip söylüyorsa doğru söylüyordur. Tayyipgillere göre bu söz oldukça doğrudur. Türkiye’nin ekonomisinin Tayyipgillerin ekonomisine kattığı ilk 7’ye de girer ilk bire, ikiye de. Ancak geriye kalan 70 milyonun ekonomisine gelince sondan kaçıncıyızdır kimbilir? İşte, Bay Tayyip her ne varsa toz pembeye boyamış. İstiyor ki, seçmenler nereye bakarlarsa orayı tozpembe görsünler ki, Bay Tayyip oyları götürsün ve bir dönem daha geniş halk yığınlarının anasını ağlatsın. Yetmez kalkıp bir de üstüne üstlük cumhurbaşkanı olusun ki, yedi ceddimizin bağrına tüy dikilmiş olsun.
Evet, seçimlere 6 gün var. Ya oylarınızı Bay Tayyip’e vereceksiniz o sizin usta usta ananızı ağlatacak ya da bunlara gereken dersi vererek meşruiyetini tartışılır kılacaksınız.
Seçim sizin. 6 gün sonra sandık önünüzde…