Yazan: Turgut Koçak 8 Haziran 2015
Söze başlarken önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum. En çok bu seçimlerin kazananlarından ve yitirenlerinden söz ediliyor. Oysa bu seçimlerde yitirenler hanesine birinci olarak AKP’yi, ikinci olarak da CHP’yi alabiliriz. Kazanan olarak gösterilen MHP ve HDP ise gerçekte kazanan gibi görünseler de aslında onları da bu koşullarda yitirenler olarak saymamız hiç de yanlış olmayacaktır.
Önce AKP’den başlayalım. Hiç kuşku yok ki, AKP ülkemizde hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinde, faşizan bir yönetim uygulayarak istediğimi yaparım havasına girmesi ve yığınları ekonomik olarak bezdirmesi nedeniyle hak ettiğinin çok üstünde bir oy almayı yine de başarabilmiştir. AKP’nin bu başarısı iktidar olmasına bağlansa da İstanbul, Ankara, Bursa, Adana, Gaziantep, Antalya, Hatay, Samsun ve Trabzon gibi kentlerin bazılarında açık ara, bazılarında da biraz önde oy almış olması gerçekten de düşündürücüdür. Bu demek oluyor ki HDP’yi saymazsak, CHP’yi de sosyal demokrat yani sol sayarsak buralarda sol başarısız olmuştur. Başarısız olmasına sayısız gerekçeler uydurulabilir ancak buna gerek yoktur. Konu doğrudan söylenmesini gerektirecek kadar önemlidir.
İzmir’de CHP en az %55 oy farkı ile önde olması gerekirken CHP bu beceriyi gösterebilmiş değildir. Çünkü burada Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da önemli ölçüde olumsuz bir etkisinin olması yanında CHP’nin sol içerikli iletiler vermesi oldukça sınırlı kalmıştır. CHP’yi bu seçimlerde destekleyen parti olarak biz TSİP’liler ise sanki bilinçli bir şekilde dışarıda tutulmuş, adeta “tamam siz oyunuzu bize verin de kamuoyu bunu yeterince bilmesin” yönünde bir politika izlenmiştir. Bu yüzden de oyların önemli bir bölümü burada HDP’ye giderken MHP’ye de oy kayması olmuştur. Vatan Partisi’ninse gürültüsünün dışında bir etkisi olmamıştır.
Durum Ankara’da da benzerlikler içermektedir. Burada AKP’nin oylarında daha fazla düşme olmamasının en önemli nedeni bizzat Melih Gökçek tarafından muhtarların tehdit edilmesinin yanında CHP’nin il düzeyinde etkili bir çalışma yürütememesinin de önemli etkisi olmuştur. Yine TSİP olarak en etkili çalışmayı belki de Ankara’da gösterecekken çeşitli nedenlerle sınırlı bir çalışma yürütebildik. Oysa 8. sırada seçilmesi kesin olan Hikmet Tepe ve 9. sıradaki adayın seçilmesi bilinçli değilse de önemli bir kayıp olarak CHP’nin başarısızlık hanesine yazılmıştır. 2’nci bölge’de en az 6 milletvekili seçilmesi olasıyken aynı nedenlere bağlı olarak sadece 4 milletvekili seçilebilmiştir.
İstanbul’da da durum farklı değildir. Hatta bu çok önemli kentimizde diğer illere kıyasla daha büyük bir kayıp söz konusudur. CHP’den elbette HDP’nin gösterdiği tavra benzer bir tavır beklememele birlikte CHP kendisini destekleyen Türkiye Sosyalist İşçi Partisi ve Devrimci Halk Partisi gibi iki partinin olduğunu bile bir kez olsun gündemine almamış, bir televizyon programda konuşmacılardan birisinin TSİP’in ve DEV-PARTİ’nin CHP’yi desteklemesini çok önemli bulmasını soldan oyların CHP’ye gitmesi anlamında etkili olacağını söylemiş olmasını bile biliyorum ve inanıyorum ki, hiçbir CHP yöneticisi de duymamıştır. Oysa HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş HDP’ye oy verme açıklamasında bulunan her çevreye tek tek teşekkür etmiş, HDP’nin barajı geçmesi için emanet oy verenleri bile unutmamıştır. Hani her şeye karşın TSİP olarak ortaya çıkar yığınlara doğrudan giderek yaptığımızı anlatabilirdik, sınırlı olarak anlattık da, ancak ortada etkin bir çalışma yürütmemizi gerektiren hiçbir şeyin olmaması da kuşkusuz çabalarımızın sınırlı kalmasında etkili olmuştur.
Sonuç olarak bazı illeri saymaz isek CHP ile AKP’nin başabaş götüreceği bu seçim AKP’yi tek başına iktidar yapmasa da CHP açısından yitirilmiş bir seçimdir. Burada özenle vurgulamak istediğim iki konu daha vardır. Birincisi; CHP’nin her fırsatta sağdan oy alacağını düşünerek aday profilinde buna dikkat ediyor olması. Ki sözü geçen adayların CHP’ye yüzde olarak taşıdığı küçücük bir yüzdeden bile söz etmek olası değildir. İkincisi; Kemal Kılıçdaroğlu’nun çabası önemlidir.
Denilebilir ki bu yüzdeyi bile CHP tutturabilmişse başarının ardında Kılıçdaroğlu’nun yüksek performansı vardır. Kılıçdaroğlu’nun performansı ile çakışan il örgütleri olabilseydi kuşkusuz bu yüzde 4-5 puan daha yukarıda olabilirdi.
Nihayet Kemal Kılıçdaoğlu’nun %35’lerden söz etmesini engelleyen bir başka nedense CHP’nin bu seçimlerde ekonomik konuların dışında sosyal ve siyasal birçok konuyu eksik bırakmasıdır. Oysa yığınlar en çok AKP faşizminin durdurulmasını istediği için HDP’ye oy vererek AKP’ye milletvekili gitmemesi yönünde irade koymuş, bunu önemli ölçüde de başarmıştır. Oysa Gezi gösterileri de göstermiştir ki, hak ve özgürlükler konusunda duyarlı olan hiç de yabana atılamayacak sayıda bir kesim vardır.
MHP kazanan taraf değildir. Oy yüzdesini arttırsa bile çıkardığı milletvekili ancak HDP kadardır. Daha da önemlisi dün gece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşması doğru okunursa özellikle koalisyon konusunda söyledikleri MHP’nin niçin kazanmadığını da açıkça ortaya koyduğu görülecektir.
HDP’ye gelince yüzde ve milletvekili sayısı bağlamında kazanmıştır. Ancak bu kazanma sarhoşluğu gerçeklerin soğuk duvarına çarptığında yankısı gerçekten de farklı olacaktır. Eğer HDP, AKP’nin bir azınlık hükümetine neden olacak bir davranışa yatar ve de erken seçime gidilecekse bile AKP azınlık hükümetinin varlığında bir erken seçime yol açacak bir yol izlerse; bilinmeli ki, HDP de kazanmış olmayacak bir süre sonra yitirenler arasında kaçınılmaz olarak yerini alacaktır.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’ne gelince;
biz her koşulda mücadeleyi önümüze koymuş, bedelini de göze almış insanlarız.
Bugün 8 Haziran. Belki istediğimiz gibi aydınlık bir güne uyanmadık ama bağımsızlık-Demokrasi-Sosyalizm yolunda yürüyüşümüzün önünde de hiçbir engel tanımayız.
Bu mücadelemizi de şu ya da bu güçlerden icazet alarak sürdürecek değiliz.
TSİP kuruluşunun 41’nci yılındadır.
Kuruluşu 15-16 Haziran 1974 olan partimizin kuruluş çalışmaları 1972-1973’lü yıllara dayanır.
O günden bugüne önemli sayacağımız ilklere imza atmış olan partimiz bundan böyle de aynı inanç ve kararlılıkla yoluna devam edecektir.