Yazan: Turgut Koçak 7 Nisan 2015
Kim kendine ne kadar demokrat derse desin en çok tartışılacak konulardan birisi budur. Bilindiği gibi 12 Eylül faşizminin en dikkate değer amaçlarından birisi sol ve sosyalist solda yer alan partilere yönelik sermaye güçleri adına alınabilecek en uç tedbirleri almaktı. Aldı da. Bu tedbirlerden en can alıcı olanlar, Türkiye’de onca anayasa değişikliğine karşın değiştirilmeyerek bugünlere kadar dörtbaşı mamur bir şekilde korundu. Bunlardan birisi hiç kuşku yok ki, seçimlerde parlamentoya milletvekili gönderebilmek için bir siyasi partinin %10 barajını aşması gerekiyordu.
Seçim barajı zaman zaman mecliste tartışılsa da konu bugüne kadar canalıcı bir şekilde gündeme getirilmiş değil.
Peki, niçin bugüne kadar %10 barajı gündeme getirilip baraj herkesin kabul edebileceği bir seviyeye ya da tümden kaldırılmadı da %10 barajı korundu? Konu ile ilgili CHP’nin dışında kamuoyu’nun önünde bu sorunu gündeme hiçbir parti getirmedi. Diğer partiler gündeme getirmeyince de CHP bu sorunla ilgili daha etkili bir politika da yapmadı. Bir kez daha %10 barajı aşağı düşürülmeden ve de kalkmadan seçimlere gidiyoruz.
AKP’nin zaten baraj konusu ile ilgili bir derdi yok. Salt barajın varlığı bile AKP’ye 100’e yakın milletvekili kazandırıyor. Bu nedenle de AKP’nin 12 Eylül faşizminin mirasına sımsıkı sarılmasından doğla ne olabilir ki?
HDP’ye gelince; HDP için de baraj çok önemli bir sorun değil. Çünkü HDP oy olarak kendisini her zaman meclise taşıyacak önemli bir Kürt oyuna sahip. HDP için en önemli kayıp ise oyların batı illerinde boşa gitmesi ki, baraj ancak HDP’nin aklına bu durumlarda geliyor. Daha da önemlisi bir takım sol partiler baraj olduğu sürece HDP’nin çevresinden ayrılmayacakları için bu yüzden de HDP baraj olayını fazladan önemsiyor değil. Hele de iki sözünden biri demokrasi olan HDP konu %10 barajına gelince bu konuyu fazladan dert bile etmiyor. Son cumhurbaşkanı seçimlerinde yıldızı Selahattin Demirtaş’ın aldığı oylarla bir ölçüde parlayan HDP barajı da geçebileceğini düşündüğü için seçimlere bu kez parti çatısı altında gitmeye karar verdi. Daha da önemlisi HDP seçimlerde barajı geçmemiş de olsa Diyarbakır’da bir Kürt Meclisi toplayacağını söyleyerek kendi kamuoyuna da politikasız kalınmayacağının daha da önemlisi daha bir üst aşamada politika yürütüleceğinin de mesajını çoktan vermiş durumda.
Baraj konusu ile ilgili en suskun parti ise MHP’dir. MHP, doğru dürüst politika yapmasa bile salt bölünme korkusu ve Kürt düşmanlığı üzerinden %10 barajının her zaman üstünde bir oy alma potansiyeline sahip. Biraz çabaladığında ve politikasını tıpkı Selahattin Demirtaş gibi polülize ettiğinde ise MHP’nin alacağı oylar ister istemez %17 bandına kadar gelip dayanıyor. Dolayısıyla MHP’nin barajla ilgili çok da derdi olduğu söylenemez.
Baraj konusu çok net olarak sol ve sosyalist partileri ilgilendirmektedir. Çünkü baraj yüzünden sol ve sosyalist partilere gidecek oylar hemen her zaman gerçek sahiplerine değil oylarımız boşa gitmesin denilerek verilen oyları asla hak etmeyen partilere gitmektedir. Son 3-4 seçimdir sol kendisini sınamakta ve kayda değer bir oy alamayarak toplum katındaki imajı da giderek daha da kötüleşmektedir. İşin en kötü yanı da sol ve sosyalist sol bugüne kadar yukarıda da belirttiğimiz nedenlerle hakettiğini alamayarak sadece seçim pusulalasında yerini almaktan öte gidememektedir. Bu gerçekler de gösteriyor ki, aslında seçim barajı doğrudan sol ve sosyalist partilere kurulmuş bir tuzak ve engellemedir. Bu engellemeyi ortadan kaldıracak meclise giren partilerin içinde herhangi bir parti de ne yazık ki yoktur. Sol ve sosyalist partileri hakkaniyet ölçüsünde meclise taşıyarak bu tuzağı bir tek CHP’nin boşa çıkarması olasıdır. CHP de bugüne kadar bu yönde herhangi bir adım ne yazık ki atmış değildir. CHP’nin bu davranışı bizler biliyoruz ki, CHP’ye en az %5 gibi bir oy kaybettirecektir.
Bu yazıyı sizler okuduğunuzda partilerin adayları YSK’ya sunulmuş olacak bir kez daha 2015 seçimlerinde yakalanması olası olan coşku bitmiş olacaktır. Soldan seçimlerle ilgili bazı açıklamalar duyuyoruz. Örneğin KP seçimlere söyleyeceklerinin biriktiğini söyleyerek katılacağını ilan etti. HTKP bağımsız adaylar göstereceğini dile getirdi ama bugüne kadar bu açıklamasını resmileştirmedi. ÖDP ise dün itibari ile seçim pusulasından adını sildirmek istediğini açıkladı. Bu yönde bir açıklama da TKP’den geldi. TKP zaten ismen var olan gerçekte iki partiye bölünmüş olduğu için bu açıklamanın bizim açımızdan bir değeri yok.
Son olarak yazımızı şöyle bitirelim. Bütün tuzaklar, bu tuzaklardan biri olan %10 barajı da sol ve sosyalist partilere kurulmuştur.
Bizler ya bu tuzağı bir şekilde ortadan kaldıracak maddi bir zeminde biraraya gelme konusunda çok daha önceden bir çalışma başlatır gereğini yaparız ya da sözlerimiz ne kadar birikirse biriksin durgun bir su olarak kendi havuzumuzda yosun bağlamanın ötesine geçemez.