SAVAŞ KIZIŞIRKEN

Yazan: Turgut Koçak 10 Ocak 2014

Bildiğiniz gibi Recep Tayyip Erdoğan tayfası ile Cemaat arasındaki savaş kızıştı. Savaş kızıştıkça da taraflar birbirlerinin kirli çamaşırlarını bir bir ortaya dökmeyi sürdürüyorlar. Bir zamanlar birlikte operasyonlar yürütüp gözaltına alıp tutukladıkları kimselerle ilgili çarşaf çarşaf suçlamaları otaya dökerlerken devran döndü, kılıçları birbirlerine çektiler. Zekeriya Öz 17 Aralık 2013 tarihinde doğrudan Recep Tayyip Erdoğan ve çevresini hedef alan operasyona girişince; Erdoğan da yasa masa bir yana bırakıp saldırıya geçti. Savcılar baktıkları dosyalardan el çektirildi. Emniyet güçleri darmadağın edildi. İş burada kalmadı. Bir taraf işin ucu kendilerine gelip dayanmasın altında kalmayalım diye yasaları hiçe sayan girişimde bulunup adalet mekanizmasının kendi istedikleri gibi çalışması için jet hızıyla yasa tasarısı hazırlayıp meclisin önüne getirdi. Bir yandan da yandaş basının eşliğinde belden aşağı vuruşlar başlatıldı. Savcı Zekeriya Öz, tehdit edilmenin yanında bir de nasıl başkalarının olanağı ile tatillere çıkmış, parasını kim ödemiş bazı gazetelere başlıklar attırıldı. Zekeriya Öz’e de kendisi ile ilgili suçlamalara yanıt vermemesi için konuşma yasağı getirildi. HSYK bu konuda açıklama yapabileceği kararı aldıktan sonra o da bütün bu suçlamaların asılsız olduğunu, gittiği tatillerde harcamaları kendisinin yaptığını faturalarla açıkladı ve uçak biletleriyle hakkında sürdürülen kampanyayı çürütme yolunu seçti. Üstelik de doğrudan Başbakan tarafından Öz’ün susması için gönderilen isimler de ortaya çıktı.

İşte böyledir. Bir gün gelir attığınız sopa bumerang örneğinde olduğu gibi gelir sizi vurur. Cemaat ve Recep Tayyip Erdoğan koalisyonu el ele verip kendilerine muhalefet eden herkesi susturmaya kalkarken şimdi birbirlerinin boğazına sarıldılar. Kavga öylesine kıran kırana geçiyor ki, bu kavgayı kazanmak için Recep Tayyip Erdoğan tayfasının gözü döndü. Kendilerini hedef aldığını düşündükleri Cemaat mensuplarını susturacaklar ya, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir Adalet Bakanlığı oluşturmak için kollar sıvandı. Daha yasal alt yapısı bile yaratılmadan olağanüstü yetkilerle donatılmış Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın kılıcı her tarafı keser oldu. Oraya emir verdi, burayı susturdu, araya adamlar koyup gözdağı usulleri işletildi. Ve arkasından da yasa meclisin kucağına geliverdi.

AKP’nin yasasına bakıldığı zaman zaten dımdızlak hale getirilip iyice güvenin yitirildiği yargı bu yasa ile birlikte tamamen inanırlılığını yitirecek. Basit bir kavga olayında bile bu şekilde oluşturulmuş bir yargının bu andan itibaren adalet dağıttığına kimse inanmayacak ve böylece adalette başlatılan fetret devrinin sonuçları yıkıcı olacak. Neymiş efendim; bundan böyle Adalet Bakanı koltuğunda oturan kişi ne derse yargı mensupları da bu söylenenlere uyacakmış. Ya da şöyle diyelim; yargı Bekir Bozdağ’ın iki dudağı arasında Beyefendi’nin emirlerinin uygulayıcısı haline getirilecekmiş.

Mecliste öyle görünüyor ki, çoğunluğunuz var. Bu çoğunluğa dayanarak yasal olmayan girişimlerinizin uygulanması için kanun çıkarın. Bir başka deyişle hukuk devleti temelini ortadan kaldırıp kanun devletine çevirin. Sizin karşınızda yer alanları da o çıkardığınız hukuka aykırı yasalarla susturun sonra da ayakta kalabileceğinize inanın.

Başkaları bu yaptıklarınıza ne der bilemem ama ben kendi adıma sizin kılıfına uydurduğunuz kanunların sınırı içinde davranmayı asla kabul edemem, etmem.

Sanıyorsunuz ki, sonsuza kadar iktidarsınız.

Sizin çıkardığınız kanunlar bir başka iktidarın elinde de aynı silaha dönüşecektir.

Biz de ilan edelim; bu silaha asla boyun eğmeyiz.