SARAY SUSACAK!

Yazan: Turgut Koçak 27 Ağustos 2015

Bütün bu yaşananlar saray hevesi yüzünden. Başkan olacağım dedi ama hevesi kursağında kaldı. Ben önceki cumhurbaşkanlarına benzemem, bütün yetkilerimi kullanacağım dedi, gördü ki ortada yetki sınırı mınırı kalmamış, ben milletin iradesiyle buraya geldim, istediğimi yaparım deyip sistemi de değiştirdiğin söyleyip çıktı işin içinden.

Tabi yaşananları bu şekilde de anlatmak yetmez. İşin özüne değin nedenler var. Bir kez Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları gerçekten de sistemi değiştirmek için politik mücadeleye soyundular. Ancak onların değiştirmek istedikleri sistem tabiki de olumlu anlamda değil, dini devlet düzenini oturtmaya yönelikti. Üstelik böyle bir sistemin oluşturulması olağan koşullarda olası olmadığı için doğal olarak diktatöryal bir sistemle oluşturulacaktı. Bugün savunulanların, yapılan değişikliklerin, içte ve dışta izlenen politikaların tamamı da bu yönde gelişmektedir. Yoksa seçim olacak, halk iradesini koalisyondan yana koyacak ama Recep Tayyip Erdoğan ben bu işi sevmedim seçimleri yenileyeceğim diyecek, hiç olacak iş mi? İş bu kadarla da sınırlı değil. AKP iktidara gelmeden önce bunlar birçok belediyede yönetimi ele geçirmişlerdi. Gördüler ki, yerel yönetim de olsa iktidar olmak insanın önüne görülmemiş olanaklar seriyor onlar da dünyalıklarına dünyalık katmakta hiçbir çekince görmediler. Artık bunlara Allah yürü ya kulum demişti, onlar da böylece paraya, pula, mala mülke boğulmuşlardı.

Sonra en önemlisi dış güçlerin operasyonu ile gelip iktidar koltuğuna da kuruluverdiler. Bu saatten başlayarak işleri güçleri dış güçlerin bölgede işlerini kolaylaştırmak oldu. Öyle ki, Recep Tayyip Erdoğan artık emperyal dünyanın bölgede oluşturmak istediği düzenin Eşbaşkanıydı. Bu gerçeği bizler bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından işittik.

Dedik ya iktidar olmak başka bir şeydir, bunlar da iktidarlarının tadını bir güzel çıkarmaya başladılar. Dünün baldırı çıplakları köşe olup Karunlaştılar. Artık bunlarda mal-mülk ganiydi. Anadolu sermayesi dedikleri kesimleri de bunlar siyaseten arkalarına aldıkları için onları kayırıp birlikte vurgun üstüne vurgun vurur oldular. Kentler yağmalandı. Koskoca İstanbul’un en önemli yerlerinin imar işleri bile bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın olurundan geçmeye başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dışında hiçbir şey yapmadığın bizzat itiraf etti. Artık birlikte ne yaptılarsa yaptılar. Vurgun talan, ihale yolsuzluğu, rüşvet, adam kayırma, nüfuz ticareti aklına ne gelirse üçkağıtçılıkla ilgili bunların iktidarı döneminde döndü.

Yukarıda sözünü ettiğim nedenler sadece su yüzüne çıkan olay ve olgulardan ibaret. Bunların suç hanesinde daha su yüzüne çıkmayan ama çıktığında neler olabileceği de çok belli olan bu durum karşısında kim olsa iktidarı bırakmaz. Görüldüğü gibi iktidarı bırakmama eylemine şimdilik seçim meçim denilerek kılıf uydurulmaya çalışılıyor ama seçimleri de bunlar kaybederlerse işte o zaman bunların elinde zorbalık uygulamaktan başka hiçbir silah kalmayacak. Asıl seçimlerden sonra bu zorbalıkları püskürtmeye hazır olmak lazım.

Sonuç olarak 1 Kasım günü seçimlere gidilecek ve Recep Tayyip Erdoğan ne pahasına olursa olsun seçimleri almayı deneyecek. Bu yüzden de 7 Haziran’da nasıl sandıklara sahip çıkılmışsa eğer seçimler yapılabilirse yine sahip çıkılmalı, bunların inisiyatifine hiçbir şey bırakılmamalıdır. Önemli bir gerçekte Doğu ve Güneydoğu’da seçimlerin nasıl yapılacağıdır. Görüldüğü gibi buralarda güvenliğin sağlanması çok zordur. Eğer bu koşullarda AKP seçimlerde ısrar ederse bilinmeli ki seçimler için başka yollar deneyecektir. Bu yollardan birisi de taşımalı sistemle oy kullanmaktır. Bu yöntemin sonrası nelerin olabileceğinin hiç ama hiçbir güvencesi yoktur.

Sonuç; bu iktidar ve Saray ne gibi yöntemlere başvurursa vursun hevesleri kursaklarında bırakılmalı ve saray kesinlikle susturulmalıdır. Bu gerçekler ışığında diyebilirim ki üstümüze düşen görev çok daha fazladır.

Başta sosyalistler olmak üzere tüm demokrasi güçlerinin görevlerini hakkıyla yapmaları umuduyla saray ya susacak ya susacak, irade neymiş, nasıl olurmuş öğreneceklerdir.