Yazan: Turgut Koçak 20 Ocak 2015
Nihayet dün Recep Tayyip Erdoğan sarayında Bakanlar Kurulu’nu topladı. Topladı da ne oldu dersiniz? Olağanüstü şeyler mi görüşüldü ya da ne bileyim Türkiye’de ulusal gelirin %49’unu alan %1’lik kesimle %51’ini alan %99’un yaşamlarında bir değişiklik mi oldu? Türkiye’de ortadan kaldırılan demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili iyileştirmeler mi, yoksa çalışma yaşamında çalışanların çıkarına bir karar mı alındı?
Ne gezer, bunların hiç birine el atılmadı. En çok konuşulan şey bildiğiniz gibi iktidarın bütün hırsızlıklarını ortaya döken “Paralel Yapı” yine gündemin ilk ve en önemli maddesiydi. Geriye kalan konularsa tırı vırı dersek abartmış olmayız. Abartmış olmayız; çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında da hemen hemen her gün kamuoyunda tartışılan aynı şeyler konuşuldu. Dolayısıyla ortada bir tek gerçek vardı, o da Bakanlar Kurulu’nun niçin bu şekilde toplandığının mesajıydı. Hani bunları biz söylesek neyse ama Recep Tayyip Erdoğan’ın Havuz Medyası aynısı ile dile getirdi ve yazdı.
Gazetelerin başlıklarına bir bakalım:
Güneş Gazetesi şöyle başlık atmış; “Başkan’ın Kabinesi. Alt yazısı ise şöyle; “Cumhurbaşkanlığı Saray’ın da tarihi gün! Türkiye’nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Bakanlar kurulu’na hem ev sahipliği hem başkanlık yaptı” diye yazmış.
Takvim Gazetesi ise “Saray’da İlk” başlığını kullanmış ve şu sözlerle yazısını sürdürmüş: “Halkın oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, ilk kez kabineye başkanlık yaptı” diye girmiş yazısını.
Star Gazetesi, üst başlığını, “Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de topladığı Bakanlar Kurulu’na ilk kez başkanlık ederek Yeni Türkiye’de yeni dönemin startını verdi” üst başlığını kullanmış ve başlık yazısında ise “İlk Başkanlık” sözlerini kullanmış.
Akşam Gazetesi, İlk sayfadan “Başkanlık Dönemi” diye girmiş alt yazısında ise “Türkiye’nin doğrudan oylarıyla Cumhurbaşkanı seçtiği Erdoğan, il kez Bakanlar kurulu’na başkanlık etti. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bu toplantı, devletin tepesindeki koordinasyonun da en önemli göstergesi oldu” sözlerini yazarak mesajını vermiş.
Sabah Gazetesi; “Türkiye’nin nabzı Beştepe’de attı” başlığı ile çıkmış, altında ise, “Halkın oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Kabine’de Süreç ve Paralel konuşuldu” demiş.
Posta gazetesi; “Başkanlık Provası” başlığını kullanmış.
Görüntüdeki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun mostralık yüzünü geçersek, bu yalaka basının biri ayağını kaldırmış diğeri basmış.
Görüldüğü gibi besleme basın gerçek niyetini hiçbir zaman saklamıyor. Neyin amaçlandığını açık açık yazarak Recep Tayyip Erdoğan’ın düşüncelerine bir güzel tercüman oluyor. Ya da şöyle diyelim; alışın bundan böyle bu işler böyle gidecek, isteseniz de istemeseniz de kabul edeceksiniz. Bu denli yasa, Anayasa takmayan bir iktidarın ya da kişinin uygulamalarının bu halk tarafından geçerli sayılmasının olanağı var mıdır? Bizce yoktur. Bunların çıkardığı yasaların hiç biri ama hiçbiri meşru zemini terkettikleri için bize göre geçerli sayılamaz. Siz canınız her istediğinde yasalar çıkararak sizin gibi düşünmeyenleri susturmaya yöneleceksiniz bizler de sizlerin çıkardığı yasaları meşru sayıp oturacağız. Ya da ne yapalım adaletin kestiği parmak acımaz diyerek bize ne yapılırsa şükür çekeceğiz öyle mi?
Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı budur. Oldu da bitti maşallah kafasıyla istediği gibi davrananların bırakalım şu yanlışı, bu eksiği meşruluğu tartışma konusudur. Meşruluğu tartışma konusu olan bir iktidarın yönetiminde yapılacak olan hiçbir seçimin sonucu da bellidir, anlamı da yoktur. Çünkü bu seçimlerden çıkacak sonucun doğruluğuna inanmak asla olası değildir.
Bugün Türkiye Saray Hevesi ile yönetilmektedir. Bu hevesle; Recep Tayyip Erdoğan’ın nereye varacağını kestirmek gerçekten de zordur. Keyfiliğe bir bakın, Merkez Bankası’na faizlerin indirilmesi ile ilgili ültimatom veriliyor, oradakiler tehdit edilerek tehditle iş yaptırılmak isteniyor. Bu yüzden de doların Türk Lirası karşısında değer kazanmasının önüne bir türlü geçilemiyor. İşte bunlar daha önce pek çok yazımızda da belirttiğimiz gibi keyfiliğin daniskasıdır.
Sonucu ise bütün ülke halkının sırtına yüklenecek olan yük ve ekonomik bitiştir.
Durum bu olduğuna göre yalaka basın boşuna sevinç çığlıkları atmasın, bumeran ilk onları vuracak ve herkes hevesinin bedelini ödeyecektir.