Yazan: Turgut Koçak 3 Ağustos 2020
Salgın dünyanın birçok ülkelerinde tartışılırken bize de geldiydi gelmediydi denilirken birden bire geldiğini yasakların başlamasıyla anlamış olduk. Sonrası malum, süzgeçten geçirilmiş savaş raporları verilir gibi günlük raporlar yaşamımıza girdi. Dünyadan haberleri de aldığımız için ister istemez bizim ülkemizde olup bitenlerle kıyaslama yapabilme olanağı bulduk elbette.
Yasaklar gelince yüz binlerce işyeri kapandı. Çalışanlar işsiz güçsüz kalıverdiler. Gelişmeler öyle boyutlandı ki ekonomik yıkım ise hiç zaman yitirmeksizin ardından geldi. Milyonlarca insan açlık ve yoksullukla karşı karşıya geldiler. Bu durumda devletin işe el atması gerekirdi fakat devletin ne anlayışı buna izin veriyordu ne de işbaşında bulunan AKP ve saray iktidarının dünya görüşü bu anlayışla örtüşüyordu. Devlet sosyal devlet olarak örgütlenip harekete geçeceği yerde bir de baktık ki sadaka toplumu anlayışı ile vefa grubu diye bir şey oluşturuldu ve böylece sadakalı yardım dönemine geçildi.
Üstelik de bu uygulama sadece ve sadece daha önce AKP iktidarının elinde yoksul olarak kayıtlı olan kimselere verilmesi siyaseten uygun düştüğü için toplumun geriye kalan kesimi ise kendi yalnızlığına terk ediliverdi.
Bu yönde özellikle CHP’nin elinde bulunan belediyeler harekete geçip yardım toplamaya ve dağıtmaya yönelince de türlü bahaneler üretilerek ve paralel devlet mi oluşturuyorsunuz denilerek engellendi. Yurttaşların belediyelere ulaştırdığı bağışlara devlet, devlet gücünü kullanarak el koydu. Şimdilerde ise hazineye devri tartışılıyor. Oysa devlet devlet olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde “biz bize yeteriz Türkiye’m” adı altında bağış kampanyaları başlatarak halkına veren değil de halkından alan bir yol izledi ve bu kampanya halen devam ettiriliyor.
Özellikle Avrupa ülkelerinde bu süreç devletin ayırdığı paralarla daha eşit ve gereksinimler gözetilerek yapıldı. Yani işsiz kalanlar, kimsiz kimsesizler unutulmadı. İş öyle noktalara vardırıldı ki AKP’nin kimi yetkilileri vatandaşa 5’er bin lira para dağıtıldığını bile hiç utanıp sıkılmadan dile getirdiler. Yardıma zor koşullarda devam edem CHP’li belediyelerin devlet peşine düşerek aman yurttaşların gözünde başarılı gözükmesinler düşüncesiyle her yola başvurdu.
“Biz bize yeteriz Türkiye’m” kampanyası başlatılmıştı ama acaba biz bize ne kadar yettik?
Rakamlara dönersek 30 Haziran 2020 tarihine kadar yoksul ailelere 7,2 milyar nakdi desteğin 1 milyar 177 milyon lirası “Biz Bize yeteriz Türkiye’m” kampanyasından sağlanmış. Kampanyadan yaklaşık 2,1 milyar lira toplanmış. Bu paralar ise “sosyal koruma kalkanı” adı ile yapılan ödemelerin ancak çok az bir bölümünü yani sadece yüzde 4’ünü karşılıyor.
Yine işsiz kalanlar 4,5 ay süresinde 6 milyon işçi ve işsize ise İŞKUR 22,4 milyar lira ödemiş. Bu paranın nereden geldiğini ise anlatmaya bile gerek yok. Bu para kısa çalışma, ücretsiz izin ve işsizlik ödeneklerinden oluşuyor.
İşçi başına aylık kısa çalışma ödeneği bin 23 TL olurken, nakdi ücret desteği (ücretsiz izin) 365 TL, kişi başına işsizlik ödeneği ise 897 TL olarak gerçekleşmiş. Kısa çalışma ve ücretsiz izin ödeneklerinin düşük olmasının nedeni, bunların ödeme süresiyle ilgilidir. Bir diğer ifadeyle 4,5 aylık süre boyunca işçiler kısa çalışma ve ücretsiz ödeneğinden kısmi olarak yararlandılar. Böylece kişi başına ortalama İŞKUR ödeneği 822 TL düzeyinde kaldı. Salgın boyunca İşsizlik Sigortası Fonu’nun (İSF) işçi ve işsiz başına ortalama desteği aylık 822 TL düzeyinde kalırken fonda ciddi miktarda kaynak birikmeye devam ediyor.
Rakamları kurcaladığımızda görüyoruz ki İŞKUR öyle cimri öyle cimri ki atılan adımlar asla işinden olan, kısa dönem çalışan işçi ve emekçilerin yarasına merhem olmadı. Salgın nedeniyle tüm sosyal yardım ve ödeneklerin tamamı neredeyse bütçe dışı kaynaklardan (İŞKUR ve çeşitli yardımlardan) sağlandı. Hükümet ayrı bir kamusal kaynak oluşturmadı ve tahsis etmedi.
Son olarak özet durum şudur; 4,5 aylık salgın boyunca iş ve gelir kaybına uğrayan yoksul hane başına 222 TL sosyal yardım sağlanırken, iş ve gelir kaybına ve sigortalı olan işçi ve işsizlere aylık ortalama 822 TL İŞKUR ödeneği verildi. Kayıtsız işçilerin ve esnafın durumu ise meçhul…
İş böyle olunca da AKP ve saray iktidarının varın hesabını kitabını siz aklayın eğer vicdanınız aklamaya yetiyorsa tabi…