Yazan: Turgut Koçak 1 Şubat 2021
Türkiye salgınla tanıştığı günden bu yana halkı kandırılan ülkeler arasında yer alıyor. Önce var mı yok muyu konuşuyorduk birden olduğuna karar verdi yetkililer ve ilk iş 65 yaş üstü kimseleri eve kapatmakta buldular çareyi. Kapattılar da. Sonra herkes işinin gücünün başına gitti. Bulaş arttıkça arttı. Gerekli tedbirler alınıp tam kapatmaya gidilemedi ama böyle de olmazdı bulaş ortalığı kasıp kavurmaya başlar başlamaz açılmalar saçılmalar yeniden yasaklarla buluştu. İşler aksadı, dükkanlar kapandı, sayısız yurttaş evine ekmek bile götüremez hale düştü.
Bu mücadeleyi herkesten iyi veriyoruz numarasıyla uyutulduğumuz ve de eksik rakamlarla vaka ve ölümler açıkladığımız dönemde iktidar Türk Tabipler Birliği’ni hedef seçip “baş terörist” ilan ediverdi de TTB’nin söyledikleri de kabul edilmek zorunda kalındı. Halkı umutsuzluğa düşüren virüsle mücadele edilirken bile AKP dışında özellikle de CHP’li belediyeler yaptırım altında tutulup yurttaşın yanında olamasın diye çevrilmedik dolap kalmadı.
Yaşadığımız onca acıya ve yıkıma karşın geldik aşılanmanın öngününe. Türkiye’de bağışıklık ortamının sağlanması için 130 milyon aşıya gereksinim vardı ve de getirilecekti fakat bugün, yarın denilirken 10 milyon aşı ancak getirilebildi. Söylendiğine göre 2 milyon kişiye birinci aşı yapıldı ikincisi de daha sonra yapılacak. Hangi aşının etkisi şuymuş, buymuş diye konuşmuyoruz bile ortada görüldüğü gibi insanları umutlandıracak aşı bile yok. Yani bir hayal kırıklığı da aşı nedeniyle yaşıyoruz şimdi.
Öyle görünüyor ki Türkiye ancak nüfusunun üçte birini bile bulmayacak bir sayıda yurttaşını ancak aşılayacak. Tabi işin kötüsü bir de bu aşının antikor yaratıp yaratmayacağı kuşkusu var. Bunu da geçiyoruz, aşı yaptıranlar kendilerini kapıp koyverirlerse ne olacak? Aşı yapılmadığı halde tuzu kuru pek çok zenginimiz Uludağ ve kayak merkezlerinde korkusuz fink atıp dururken aşı olunduktan sonra kim bilir ne olur bilemiyoruz doğrusu.
Neyi düşünsek içimiz kararıyor. Zaten yeterli sayıda yurttaşımıza aşı yapılamayacak yapılanların da antikor oluşturup oluşturmadığı nereden bilinecek? Bu konuda bugüne kadar bir açıklama yapılmış değil.
Bunun için yurttaşa hangi adres gösterilecek ve yurttaş antikor oluşturmuş mu oluşturmamış mı diye testini nerede yaptıracak ya da yaptıracak mı? Yaptıracaksa hangi laboratuarlarda ve kaç paraya yaptıracak?
Diyelim ki 25 milyon yurttaşımız aşı oldu. Bu aşı sonrası oluşan antikorların süresi yani etkililiği ne kadar sürecek? Yoksa belli bir süre sonra vücudumuzda antikor oluşumu bitecek de yeni virüs saldırılarına açık hale mi geleceğiz?
Bir de Nisan-Mayıs aylarında üretimi yapılacak çakma haberlerle yerli aşı üretiminden söz ediliyor? Bu niye yapılıyor bilmiyoruz ama bu denli yaşamsal konuda bile bu kadar ciddiyetsiz davranabiliyorsak vardır bir hikmeti mi diyeceğiz yoksa bu tür düşünceleri ileri sürenlerin izini sürüp bu tür uydurma haberlerin ne olup olmadığını açığa mı çıkaracağız? Erdoğan, bu konuda da zaman zaman konuştu ve “3 aşımız faz -1 aşamasına geldi, ayrıca mevcut inaktif aşılardan daha etkin olanı potansiyeline sahip 1 aşımızla, ikinci nesil bir aşımızın çalışmaları hızla devam ediyor, kendi aşısını tasarlayan, geliştiren ve pazarlayan bir ülke olarak uluslararası arenada önemli bir oyuncu haline geleceğiz” dedi.
TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal da “Bu aşılar yurtdışında çalışılanların benzeri değil, virüse karşı etkinliği ve güvenilirliği daha yüksek aşılar olacaktır” diyor, diyor da bu açıklamaların ne bir dayanağı var ne de bunlarla ilgili umut verici bir durum.
Aşı çalışması tabiki de yapılabilir. Ancak bu sözle olmaz, bu tartışmasız bilimin alanına girer. Girer de bizdeki bu çalışmaları yürüten bilim insanları kimlermiş haberimiz bile yok. Dünyada üretilen aşıların ön çalışmaları da dahil her aşamasında her şey açıklanırken bizdeki durum neden sır gibi saklanır anlayamadık gitti. Çünkü bu yapılan işin sorumluluğu büyüktür. Bu sorumluluğu üzerlerine alanlar bellidir bu işe kafa yoranlar belli. Bize gelince olur da böyle bir başarı elde edilirse bu başarı elbette siyasetin hizmetine sokulacaktır daha çok da Erdoğan’ın tabi.
Bence ne düşünürsünüz bilemem ama öyle görünüyor ki AKP ve saray iktidarı da gözlerden ırak adeta siyasi aşı üretiyor sanki. Üretince ne olacak? Ne olacak, korona virüs salgını gibi halkın canını alan virüse de çareyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emir, direktif ve talimatlarıyla ulaşılmış olacak ki artık kazancı ne olur hesap etmek bile zor.
Yani yeme de yanında yat bir kazanç olur o kadar.
Bilgiye ne hacet. Bizim politikacılarımız aşı üreteceğiz diyorlarsa üretirler. Üstelik bu aşının pazarı da çok. Sattıkça kazanırız sattıkça ülkemizin kasası para dolar.
Ne diyelim alın size bir şarkı sözü:
Uzun desem uzun değil
Bir yol var önümde
Yeşil desem yeşil değil
Beyaz bir elbise
Gümüş desem gümüş değil
Altın bir yüzükle
Bana bakıyor gülümsüyor
Hayırdır inşallah
Hey!
Neler oluyor hayatta
Bir de şu rüya gerçek olsa olsa
Sabah olup uyanınca
Her şey yine aynı kalsa