SALDIRI YA DA YAVUZ HIRSIZLIK

Yazan: Turgut Koçak 19 Ocak 2020

Kılıçdaroğlu ve CHP’ye Bir yandan AKP Genel Başkanı ve korosu diğer yandan da küçük ortak ne söylediğini bilmez hale gelmiş olan Devlet Bahçeli saldırıyor. Bunlar işi öyle bir noktaya getirdiler ki aklın hayalin almayacağı şeyler kitlelere doğruymuş gibi yutturulmaya çalışılıyor.

İdlib’ten İslami terör örgütleri sökülüp atılmaya başlandı ya işte onlarla birlikte sivil halktan da on binlerce insan çoluk çocuk yollara düşüp Türkiye’ye sığınmak için gelip sınırımıza dayandılar. Suriye’nin bu hallere düşürülmesi ve terör örgütlerinin burada yuvalanıp kafa koparmaya başlamalarının sorumluları kim diye soruyorsanız açıkça söyleyelim ki bunlar başta ABD emperyalistleri olmak üzere onların BOP Eşbaşkanlığını üstlenen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Beşar Esat’la işi ülkemizde tatil yapmaya kadar vardıran, birlikte bakanlar kurulunu toplamak için adımlar atan Erdoğan ne olduysa oldu birden bire çark edip Esat’la arayı bozdu ve Türkiye’yi de bataklığın içine sürerek Amerika’nın da yardımı ile İslami terör örgütlerini destekleyerek Suriye’nin kan gölüne çevrilmesinde apaçık bir rol oynandı.

Sonuçta Suriye’de koşullar değişti fakat AKP ve saray iktidarı politikalarından milim bile vazgeçmeyerek Türkiye’nin başına çorap ören politikalarında ısrarını sonuna kadar sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyor. Bu politika yüzünden bugün ülkemizin başta İstanbul olmak üzere 5 milyonu bulan Suriyeli bütün kentlerimize dağılmış durumda. Parası pulu olanlara ise Türk vatandaşlığı verilerek ayrıcalıklı olmaları sağlandı. Bu süre içinde Türkiye dünyanın dört bir yanından İslami terör örgütleri saflarında savaşmak için gelen azılı teröristlerin vızır vızır geçip gittikleri ülke haline geldi.

Doğal olarak topraklarında kelle avcılarına izin vermek istemeyen Suriye bağlaşıkları ile birlikte bu katilleri temizlemeye başladı ve sıra İdlib’e geldi. İdlib’ten de kaçan teröristlerin bir kısmı Libya’ya savaşmak için gönderilirken bir kısmı da İdlib’ten kaçan sivillerin arasına karışarak kaçıp Türkiye sınırlarına dayandılar. Doğal olarak biz sosyalistler de dahil AKP ve sarayın bu politikalarının dipten doruğa yanlış olduğunu burada gözetilen tek şeyin dincilik olduğuna da döne döne vurgu yapıyor ve görüşülmesi gereken adresin de doğrudan Suriye yönetimi olduğunu söylüyoruz. Aynı düşüncenin benzeri CHP ve Kılıçdaroğlu tarafından da dile getiriliyor. Bu yüzden de kendi suçlarını bastırmak isteyen AKP Genel Başkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu’na ağır eleştirilerde bulunarak şunları söylüyor.

“Sende vicdan yok Bay kemal” diyerek Akdeniz’i Libya’yı birbirine karıştırarak sözde vatanseverlik taslıyor.

Aynı dipsiz kuyunun dibinden seslenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de akıl oyunlarına girişerek İdlib’te yuvalanan ve Suriye’nin başlattığı operasyonlar sonrasında kaçıp Türkiye sınırlarına gelen sivil halkla birlikte kelle avcısı teröristlerin de nasıl birbirine karıştığını gizlemeye çalışarak o da Kılıçdaroğlu’nun teröristlerle masum çocukları birbirine karıştırdığını söyleyip hop diye sözü Kanal İstanbul’a getirip; Türkiye emperyal hedefler taşıdığını söyleyenler, ihanetin zalim piyonlarıdır. Bunlar terörist Demirtaş’ın tiyatrosunu izlesin. Esat’la yanak yanağa versin. CHP ile birlikte Kanal İstanbul’a kendilerini atsınlar diyebiliyor.

Gördüğünüz gibi gerçek ihanetçiler öyle hale gelmişler ki ne aynaya baktıkları var, ne de söylediklerinin kim ya da kimin işine yarayacağının farkındalar. Tutturdukları aymaz politika ile akıllarınca büyük olmak gibi bir hevese kapılmışlar kapılmasına da bu heveslerinin kursaklarında kalmasına bir sözümüz yok, bilmem nereye kadar yolları var ancak bu arada olan da Türkiye’ye oluyor. Hiç haberleri bile yokmuş gibi davranıp yavuz hırsız rolünü eksiksiz devam ettiriyorlar.

Şu Libya olayında Kaddafi’nin linç edilerek öldürtülmesinde bugün arkalanan İhvancıların parmağı var. Bugün sanki bunlar yaşanmamış da bunlar Libya’yı ve Kaddafi’yi çok seviyorlarmış havasına bürünerek kurnaz kurnaz söz yarıştırıyorlar.

Önceki gün Kanal İstanbul için bunlar hesap kitap bilmeyenler diyen Erdoğan, dün Kanal İstanbul’un 75 milyara çıkacağını söyledi. Demek ki bizler hesabı da iyi biliyoruz kitabı da. Çünkü Kanal İstanbul’un hafriyatı, çevre yolları, bazı mahallelerin taşınması, belediye hizmetleri sonrasında bizler de iddia ediyoruz ki 400 milyara yakın bir bedel ödemek zorunda kalınacaktır.

Son söz olarak demek isteriz ki ülke AKP ve küçük ortak MHP’den kurtulmadıkça bedeller ödemeye devam edecek, dinci, gerici ve faşist bir yönetim altında halkımız ekmeğinden, aşından, işinden, eğitiminden, sağlık hizmetlerinden, hak ve özgürlüklerinden yoksun kalacaktır.

Bizler de buna izin vermeyeceğiz.

Bilinsin de…