SALDIRI VE SAVAŞ ÖRGÜTÜ İSPANYA’DA TOPLANIYOR

Yazan: Turgut Koçak 28 Haziran 2022

Beyin ölümü gerçekleşmiş olan NATO’yu dirilen Rusya’nın Ukrayna’ya karşı giriştiği operasyon değil, ABD’nin NATO’yu diriltmek için başvurduğu manevralar oldu. Dikkat edilirse Rusya uzun zamandır çevresindeki ülkeleri birer ikişer NATO’ya alınışını gerçekleştiren ABD ve AB’dir. Ukrayna işi ise bu operasyona kapı aralamıştır o kadar. Bunun için ABD başta Almanya olmak üzere enerji konusunda Rusya’ya daha az bağımlı hale gelmeleri için az dalavere çevirmiş değildir. Şimdi Ukrayna-Rusya Savaşı sürerken NATO İspanya’da toplanıyor. Bu durumda tabi ki de en çok konuşulan şey Ukrayna olacak. Arkasından da İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması gündemi meşgul edecek. Bu konuda Erdoğan’ın çıkışları olmuştur olmasına da bunun da çok da kıymeti harbiyesi yoktur. Erdoğan ne eder eder hem başarı kazanmış gibi iç kamuoyuna kitabı tersinden okutmaya kalkar hem de kabul etmekten başka biraz uzasa da atacağı ciddiye alınacak bir politikası olmayacaktır.

Bakın bu konuda ABD Dışişleri Bakanı Blinken ne demiş? “Ukrayna-Rusya savaşı başlayalı sınıra 20 binden fazla takviye asker konuşlandırdık.” Demek ki olan nedir? Ukrayna savaşı ABD’nin politikalarının sonucudur. Üstelik bu savaş adımıyla hem zayıflayan NATO bağları biraz daha güçlendirilmiş hem de İsveç ve Finlandiya’nın durup dururken NATO’ya girmeleri için başvuruları alınmıştır.

ABD ve Batılı emperyalistler Ukrayna-Rusya savaşı uzadıkça Rusya’nın iyice yıpranacağını ve de yenilgiye uğrayacağını hesap ediyorlardı ama hesapları pek tutmuş görünmüyor. Tamam, belki Rusya’da ekonomi kötüleşiyor ama Rusya’ya karşı Ukrayna’yı tutan ve Ukrayna’ya her türlü askeri yardımı yapan Fransa, Almanya ve İngiltere ve diğer AB ülkeleri de nasibini alıyor onların ekonomileri de bu savaş yüzünden iyiye gitmiyor. Bunun faturası da elbette halka çıkarılacağı için başlangıçta Rusya’nın yenilmesini isteyenlerin yüzdesinin giderek iyice alt rakamlara düştüğünü görüyoruz. Böyle bir ortamda Madrid’de toplanacak olan NATO zirvesinin gündemi bu olacak da sonucunun pek parlak olabileceğini asla sanmıyoruz. Çünkü her NATO üyesi ülkenin kendisi ile ilgili farklı farklı can alıcı şeyler yaşadığını görüyoruz biliyoruz.

Bu arada bu zirveye ABD tarafından davet edilen ülkeler var. Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore gibi. Şimdi insanın aklına gelmez mi bu zirvede bu ülkelerin işi nedir diye? Bu sorunun yanıtı çok açık. ABD anlaşılıyor ki bu davetle Çin’e gözdağı vermeye çalışıyor. Yani ABD NATO’yu kendi hesapları için kullanmanın peşinde. Bu elbette NATO üyesi bazı ülkelerin durumu kendi içinde ve dışında tartışmasına da yol açacaktır sanırız. Yani ABD Çin’i NATO için bir tehdit olarak gösterme ve kabul ettirme peşinde.

Çin zaten işin ayırdında. Bu yüzden de Çin Dışişleri sözcüsü Wang Wenbin bu konuya değinen bir açıklama yaparak gerekli uyarılarda bulunmaktan da geri kalmıyor. Ayrıca ABD’nin bir de İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması planı var ki sanırız bu konu da tartışma yaratacağa benziyor.

Ayrıca Erdoğan Suriye operasyonunu gündeme getirdi ya bir pazarlık konusu yaparak İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması işine olur verebilir. Bu konu ABD için zor bir konu olduğu için tartışmaların boyutlanacağını gösteriyor. Bugüne kadar birçok konuda Erdoğan’la görüşme yapmayan Biden devreye girmek zorunda kalabilir.

Neofaşist Ukrayna Lideri Zelenski’de toplantıya çağrılı. Bir de konuşma yapacakmış. Bu durumda NATO’nun en önemli gündemi Ukrayna olduğu için bu zirveden Ukrayna’ya daha çok yardım yapılması yolunda bir karar çıkabileceğini unutmamak gerekir. Hani savaş ne kadar uzarsa Rusya’nın işinin o kadar zorlaşacağı düşünülerek bu yönde yapılan çabalar öyle sanıyoruz ki ABD’nin de pek işine gelmeyecek. Çünkü Rusya’nın bu durumda Çin’e daha da yakınlaşacağı düşünüldüğü için ABD’de Ukrayna’nın ödünler vererek Rusya ile barışması olgusu da göz ardı edilmiyor. Hatta öyle ki Rusya’ya Ukrayna’nın toprak vermesi bile gizlenmeden açık açık dile getirilebiliyor. Yani ABD Rusya ile Çin arasında daha iyi ilişkiler kurulmasını istemiyor. Çünkü böyle olması durumunda ABD’nin kendi çıkarlarına balta vurulacağı düşünülüyor.

İngiltere Başbakanı Johnson ve Genelkurmay Başkanı Sanders Avrupa’nın Rusya’ya karşı uzun süreli bir savaşa hazırlanması gerektiğini söylerken burada gözettiği şey sadece bu savaşın nereye evrileceğinden çok kendi konumunu güçlendirme isteğinin yattığını anlamak zor değil. Baktığınız zaman emperyalist dünya kendi arasında birçok konuda ortaklaşamıyor. Dolayısıyla da saldırı ve savaş örgütü NATO’da işler güllük gülistanlık değil.

Almanya ve Fransa’nın NATO zirvesi öncesinde Ukrayna, Moldova’nın AB’ye “tam üyelik adayı” olmalarını ilan etmeleri de bu ülkelerin hemen değilse de ileride kazançlı çıkmak için bir hamla yaptıklarını da unutmamak gerekir. Alman emperyalistlerininse silahlanmaya ayırdıkları kaynağı da hesap edersek Almanya’nın nasıl bir hesap içinde olduğunu da anlamakta zorlanmayız. Bu da gösteriyor ki her şeye karşı Almanya kendi pozisyonunu ABD karşısında güçlendirme peşinde.

Evet, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması ile ilgili veto kartını elinde bulunduran Erdoğan’ın kendi iktidarını ayakta tutmak için hesapları da olsa içerde ve dışarda AKP ve saray iktidarının durumuna baktığımız zaman Erdoğan gündemi meşgul edecek fakat çok da direteceğini sanmıyoruz. Çünkü Erdoğan hangi adımı atarsa atsın, attığı her adımda daha da çok AB ve ABD emperyalistlerine bağımlılık hali daha da artacaktır.

Bu konuda iktidarı canla başla destekleyen medya eline bir fırsat geçirmiş gibi davranıyor olsa da gerçekler hiç de sanıldığı gibi değildir. Pazarlıklar Türkiye’nin çıkarına değil, aksine emperyalistlerin yararına sonuç verecektir.

Bu iktidar NATO’dan çıkıp ülkeyi bir NATO üssü olmaktan da çıkaramayacağına göre bu konuda edilen sözlerin hepsi fasa fisodur.