Yazan: Turgut Koçak 27 Mayıs 2020
Recep Tayyip Erdoğan iyice dolmuş olmalı ki bugün için sahaya ineceğinden söz etti. Onun sahaya inmekten söz etmesini ise pek çok çevre baskın seçim olacağına yorumladıysa da baskın ya da bir süre sonra yapılacak olan seçimleri kazanacağından emin olmadığında seçimi aklından bile geçirmeyeceğini söyleyen çevrelerin söyledikleri çoklarının kafasında daha ağır bastı ve birden seçim havasına girilmiş olma hali de kamuoyu tarafından çok da kabul görmedi.
Bırakalım Erdoğan’ı kim olsa kaybedeceği seçimlere zorunlu kalmadığı sürece girmez. Recep Tayyip Erdoğan’ın önündeyse daha 3 yıla yakın bir süre olduğuna göre aklını peynir ekmekle mi yemiş niye erken seçim diye tuttursun da kendisini riske soksun düşüncesini taşımak daha aklı başında bir görüş gibi görülse de işin içinde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunda durum böyle midir kararına daha yatkın olmak doğrusu ileri sürülen düşünceleri olacaklarla tutturmak çok da kolay değildir.
Bildiğiniz gibi AKP 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimleri çok önemsemiştir. Hele İstanbul ve Ankara seçimlerinin yitirilmesini ise seçimleri yitirmek olarak değerlendirdiği için bu 2 İl’e öyle bir asılmıştır ki yapılan propagandalar, dökülen paralar hemen herkesi şaşırmıştır. İçinde onca tehditler de olmasına karşın yine de bu iki il de iktidarın elinden gitmiştir.
Sonuçlar belli olur olmaz sonuçları asla kabul etmeyen ve 14 bin oy farkıyla seçim kazanılmış olmaz diyen de bizzat kendisidir. Dolayısı ile bu iki il de seçimlerin iptali ve yenilenmesi için AKP ve sarayın kapalı kapılarının ardında ne konuşulduğunu bilemeyiz ama bir süre sonra ortaya çıkan kimselerin söylediklerine baktığımız zaman nasıl bir yol izleneceğinin hemen hemen hepimiz tanığıyız. Kapalı kapılar arkasında konuşulan şeyler bir anda YSK duvarlarını yıkıp içeri girmiş sonrasında ise AKP’nin uyduruk gaydırık gerekçeleriyle iş YSK’nın önüne getirilip bırakılmıştır. Bu arada önemli bir şey daha var o da AKP ve saray iktidarının Ankara’daki seçim sonuçlarını kabul etmiş olması ve bütün gücünü asıl kaybedersek iktidarımızı kaybederiz dediği İstanbul için kullanmaya karar vermesidir.
Sonuçta İstanbul seçimleri iptal edilmiş fakat bu kez de aradaki fark varıp milyona dayanmış olduğu için AKP ve saray bir kez daha seçimleri yitirmiş olmayı sineye çekmek zorunda kalmıştır. Hemen sonrasında bizzat Erdoğan’ın ağzından duyduğumuz sözlerse gerçekten sonuçları hazmedememiş olmanın verdiği ruh hali olarak ifade edilir ki, “Topal ördek” benzetmesinden tutun da bu belediyelere iş yaptırmayacağıza kadar giden ağır hakaretli konuşmalar peşpeşe gelmekte gecikmemiştir.
Şimdi bir kez daha seçimlerden söz ediliyor ya İstanbul’da seçimlerin yitirilmesi sonrasında yeniden seçim yaptırma yolunu seçen AKP’nin kazanmak için her şeyi göze alacağı düşüncesinde hareket edeceğini bildiğimiz için o tarafın söyledikleriyle doğru çıkarsamalara ulaşılamayacağını düşünüp fakat her şey olabilir düşüncesiyle de hazırlık olunması gerektiğini her fırsatta yinelemek daha aklı başında düşünceler olacak demek en iyisidir.
Bu konuda bazı düşünceler ileri süren kimselerin dayanakları da farklı farklıdır. Kimisi Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi Recep Tayyip Erdoğan en düşünülmeyeni yapar, rakiplerini bu şekilde köşeye kıstırarak seçime gidebilir diyorlar. Evet olabilir, çünkü iktidarın kafasında hak ve özgürlüklerin iyice ortadan kaldırıldığı, baskıların beş on kat daha arttırıldığı bir ortamın hazırlanması ve Bahçeli’nin ‘SEÇİMLERİ BİZ KAZANDIK” yasası çıkarmaya kalkışmasını da birlikte düşününce olur mu olur diyorsunuz ama bunun için AKP ve MHP’nin ülkeyi bir baştan bir başa terörize etmesi ve kendisinin hazırladığı oyundan da galip çıkacağından emin olması gerekir.
Üç yıl sonra yani zamanında yapılırsa ne olura gelirsek; bu konuda iktidar daha o zamana kadar zamanımız var, ekonomiyi düzeltir, bazı başarılara da imza atarsak seçimleri kazanmayı da garantileriz düşüncesi ile seçimlerin zamanında yapılacağını söylemelerinin ise gerçek olan odur ki maddi bir karşılığı yoktur. AKP ve saray iktidarı tam anlamıyla bir çözülme ve yıkım yaşamaktadır, bu yüzden de pansuman tedbirler dışında bir başarıya da imza atması olası değildir.
Dolayısı ile bu düşünceler de ortada kaldığına göre geriye seçimlerin muhatabı olan muhalefet partilerine her koşulda hazırlıklı olmaları kalıyor ki eğer düğüm çözülecekse o düğümü de kesinlikle hazırlıklı olmak çözecektir.
Sol ve sosyalist kesime gelince, biliyoruz bu konuda da herkesin kendi hesabı vardır fakat iyi sonuçlara imza atmak da sol ve sosyalist güçlere bir çıkış bir yükselme dönemine de fırsat vereceği için daha şimdiden sözünü ettiğimiz çevrelerin kapıları birbirlerine açık olmalı, kamuoyuna doyurucu bir mesaj vererek bu çevreler de her duruma hazır olduklarını bir şekilde göstermelidirler…