Yazan: Turgut Koçak 27 Ağustos 2015
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu günün önemine denk düşen savaş karşıtı afişler hazırlatmış ve Aydın’ının il ve ilçe çevrelerinde bulunan bilbordlara bu afişleri astırmış.
Afişlerdeki sözler şöyle: “Barışta evlatlar annelerini, Savaşta anneler evlatlarını toprağa verirler.”
Diğer bir afişte şöyle: “Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.”
Bu afişlere eleştiri hemen AKP’den gelmiş. Hani bildiğiniz şu küfür adamı var ya Mehmet Metiner, işte o Çerçioğlu için hem PKK ağzıyla konuştuğunu söylemiş hem de külliyede oturan cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kast edildiğini belirterek aklınca ağır eleştirilere yeltenmiş.
Bir kez şu içinde bulunduğumuz savaş ortamını dikkate alırsak bu afişlerin önemini kavramakta da zorlanmayız. Ülkemizde gencecik çocuklarımız canlarından oluyorlar. Oysa bu olaylar 7 Haziran öncesi en azından durmuş gibi görünüyordu. Sonra ne oldu da birden bire barışın yerini savaş aldı ve cenazeler de üçer, beşer gelmeye başladı? Mehmet Metiner gibileri kendilerini uyanık, halkı ise aptal yerine koyuyor olmalılar ki, bu savaş ortamının nasıl yaratıldığını ve buraya nasıl gelindiğini halk bilemez anlayamaz sanıyorlar.
İşte sağcı ve dinci milleti böyledir. Yalancılıkta, karalama ve iftirada üstlerine yoktur. Yıllardır PKK ile her türlü görüşmeleri kendileri yaparlar ve karşılıklı uzlaşıp alavere içinde olurlar sonra da kalkıp başkalarını PKK’lı olmakla suçlarlar. Biliyoruz bu sağcı milleti yalancı ve iftiracıdırlar ama bir o kadar da cahildirler. Ne okurlar ne de yorumlama yetenekleri vardır. Bu yüzden de hiçbir birikimleri olmadığı gibi cahilliklerinin üstünü maşallahları vardır.
Yüzlerce yıl yinelene yinelene ezber edilmiş olan sözüm ona hadislerle ve dine mal edilen hurafelerle açıklarını örtmek için her yolu denerler. Böylece düşünürler ki, din deyince akan sular durur, onların yanlışlıklarını ve halk düşmanı olmalarını böylece hiç kimse göremez.
Bildiğiniz gibi Stefan Zvayk bir savaş karşıtıdır. Bu yüzden de savaş karşıtı sözler söylemiş, bu kadarla da kalmamış Nazizm’in kalıcı olacağını düşündüğü ve hayal kırıklığı yaşadığı için 22 Şubat 1942’de Rio de Janeiro’da, karısı Lotte ile birlikte intihar etmiştir. Yukarıda afişte kullanılan sözleri de o söylemiştir. Demek ki, ta o günlerden Türkiye’nin başına Recep Tayyip Erdoğan diye birinin geleceğini biliyor olmalıymış ki bu sözleri söylemiş. Mehmet Metiner’in sağcılar ve dinciler için bulaşıcı olan cahilliğinden bunu bilmesinin mümkünatı yoktur. Yoksa hemen ortaya atılıp bir kağnı laf etmez, Stefan Zvayk’ı tanımış olsaydı daha anlamlı sözler edebilirdi. Ama ne gezer, Bülent Arınç bir zaman ne diyordu; kendi arkadaşları için? “Allah verdikçe veriyor.” Gerçekten de bunlara Allah cahilliğin en koyusunu da verdikçe vermiş olmalı ki, dünyadan bir haberler.
Recep Tayyip Erdoğan seçimlerin yenilenmesi kararını verdi ya, yine muhtar milletini toplamış atıp tutuyor. Kendisine seçim hükümeti kurma görevi verilmiş olan Davutoğlu da tam bir köylü kurnazlığı sergileyerek CHP ve MHP’lilere bakanlık teklifi götürdü. CHP’lilerin tamamı teklifi reddederken MHP’li baba mirası yiyen başkaca da bir özelliği olmayan Tuğrul Türkeş işin sonuna gelmiş olmalı ki bakanlık teklifini kabul etti. Bakanlık götürülen HDP’li İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca kendilerine teklif edilen bakanlık görevini kabul ettiler.
Bu gerçeklere tanık olunca aklımdan neler geçmedi neler. Bir kez bu sözü edilen kişiler rüyalarında görseler milletvekili olacaklarına da, bakan olacaklarına da inanmazlardı. Bu teklif karşısında çarpılmışa dönmüş olmalılar ki, hemen kabul buyurdular.
Öteki iki kişiyi geçiyorum ama Emek Partisi Genel Başkanlığı görevini yapmış birisi epey düşündürücü geldi bana. Düşündüm ki, mevki ve makam sahibi yapılarak pek çok insan saf değiştirebilir. İşte bu yüzdendir ki, sola bulaşmış bu gibiler yüzünden solun da iki yakası bir araya gelmez. Bu konuda en çok kafa yorması gereken bana göre Emek Partisi ve bu partiye gönül verenlerdir. Biliyorum bu seçim nedeniyle HDP’liler yine bin takla atıp seçim hükümetine katılmalarının gerekçesini bir güzel açıklayacaklardır. Yine Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim hesaplarına helal gelmesin düşüncesiyle silahların patlaması da şıp diye kesilirse hiç ama hiç şaşırılmamalıdır.
İçinizden madem böyle olabiliyor niye bunca insanımız yaşamından oldu diye soranlar çıkarsa onlara da bu yanıtı Beştepe Külliyesi’nde oturan Recep Tayyip Erdoğan ve PKK’nın Kandildeki sorumluları ve İmralı sakini vermelidir diye düşünüyoruz.