Yazan: Turgut Koçak 16 Ocak 2014
Ülkemizde geniş halk yığınları yoksulluğa ve geleceksizliğe mahkum edilmişken bir avuç haramzade yemişler, içmişlerdir. Ülke varlıklarını ya zimmetlerine geçirmiş ya da satmış olanlar, bugün devletin en üst kademesinde görevlerini sürdürmektedirler. Çalışanlara yapılan zam bir simit bile alamazken iktidarın tepesinde oturanların çocukları, aile yakınları servet içinde yüzmeye başlamışlardır. Uzağa gitmeye gerek yoktur. Bu gerçekleri salt Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üzerinden bile kanıtlamak olasıdır.
Siz bir kişi düşünün ki, tıpkı bugünkü yoksul kesimler gibi yaşamakta iken artık paraya para, mala mülke mal mülk dememektedir sonra da bu servetlerin kaynağının hesabını bile veremezken kalkıp mağduru oynayarak; yok, darbeydi, yok hedef seçildim vb diyerek kendisini savunmaya kalkmaktadır.
Bu savunmaya kimse inanmamasına karşın, toplumun sözümona dini bütünleri yine de bu kişinin ya da kişilerin yanında her nasılsa durmaya devam ederek saflarını çalandan, çıpandan yana belirleyerek gerçeklere gözü kapalı yaşamayı içine sindirebilmektedir. Ne ayıptır ki, servet içinde yüzenler bu zenginliklerinin nereden geldiğini bile açıklayamaz, yosuzluk yaptıkları gerekçesiyle üzerlerine gelen yargıyı hiçe sayarak efelenmeyi göze almışken nasıl olacaktır da geniş halk yığınlarına adalet dağıtılabilecek ya da bu kişiler toplumun karşısına çıkarak haktan, hukuktan söz etme yürekliliğini göstereceklerdir?
Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası iktidara geldiği günden bu yana her şeyin çivisi çıkmıştır. Yolsuzlukları kökünden önleyeceğini söyleyerek iktidara gelenlerin içine düştükleri acınacak konumları gerçekten de düşündürücüdür. Ülkemizde yaşananlar salt yolsuzluklar, rüşvetler, nüfuz ticareti de değildir. Devlet çarkı bir bütün olarak AKP iktidarının döneminde kırılmıştır. Kayırmalar, adam seçmeler, devlet kadrolarında çalışacak insanların seçilmesi tamamıyla katakülli ile yapılmaktadır. Devletin yurttaşlarına iş bulmak görevi olduğu halde bu görev yerine getirilmemekte, işe alınmak için konulan KPSS sınavlarını kazananlar bile yıllarca bekleyerek kazanmış oldukları haklarını yitirmektedirler. Çünkü işe alınırken kazananların puvanları dikkate alınması gerekirken kayırma yoluna gidilmektedir. Devletin çeşitli kademelerine alınacak personel sınırlı tutulurken personel alımı Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden yapılmakta, buraya alınan personel ise daha sonra yatay geçişle başta Milli Eğitim olmak üzere devletin diğer birimlerine kaydırılmaktadır. Öyle ki, AKP iktidara geldiği günden bu yana yapılan sınavların hemen tamamına yakını şaibelidir. Sorular ya sınava girecek olan yakınlara çalınıp verilmekte, ya da sınav doğru dürüst yapılmayarak her şey birbirine karıştırılmaktadır. Bu yüzden de AKP döneminde yapılmış olan bütün sınavlara gölge düşmüştür. Zaten birçok sınav ya doğru yapılmadığı ya da soruların çalındığı gerekçesiyle geçersiz sayılmış, geçersiz sayılmayan sınavların ise sonuçlarından kimse emin değildir.
TUS sınavları, polis alımları için yapılan sınavlar, hakim ve savcı sınavları, üniversite sınavları hepsi hepsi hileli konuma düşmüştür. Son olarak öğrencilerin hangi lisede okuyacaklarını belirleyen seviye sınavları da yargı tarafından iptal edilmiştir. Oysa sınavı kazandıkları söylenen öğrencilerin liselerde sürdürdükleri eğitimin bugün yarıyılı dolmuş bulunmaktadır. Sözü geçen sınavın yok sayılamayacağını çeşitli bahaneler üreterek ileri süren Milli Eğitim Bakanlığı tam bir açmaz içine düşmüştür. Sınavlarda hileye göz yuman, öğrencilerin akıllarını allak bullak ederek öğrencileri deneme tahtasına çeviren ilgililer her nasılsa ne beceriksizliklerinin ne de sınava karıştırdıkları hilelerin hesabını vermemektedirler.
Sonuç olarak AKP salt yolsuzluklarla anılan bir iktidar değildir. Yurttaşlar arasında görülmemiş ayrımlar yaparak kayırma yoluna gittiği için de hesap vermek zorundadır. Bütün bu yaşadıklarımıza karşın, AKP iktidarı hile yapmak için salt KPSS ile yetinmemekte, personel alımında sözlü sınav yollarını da arayarak kendi yandaşlarını devlet kadrolarına doldurmak için her türlü oyuna başvurmaktadır.
Artık AKP’nin geniş halk yığınları nezdinde meşruiyetini kaybetmediğini kimse söyleyemez. Bu durumda bile Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının her türlü tasarrufu devam etmektedir.
Buradan ilan ediyoruz.
AKP’nin bundan önceki tasarrufları ve sonrakiler yok hükmündedir.
Dolayısı ile AKP iktidardan düşürülür düşürülmez AKP iktidarının tasarrufları geçersiz sayılmalı ve Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasına daha fazla suç işleme fırsatı tanınmamalıdır.