Yazan: Turgut Koçak 18 Mayıs 2022
SADAT’ın ordu içinde eli, kolu aklı var. SADAT Libya’da, Suriye’de özetle Asya ve Afrika’da. Bir yandan buralara silah pazarlıyor, bir yandan da buralarda terör örgütleri olarak anılan kimi yapılara gayri nizami harp dersleri veriyor.
Bizim saymamıza gerek yok, kendileri zaten verdikleri eğitimden rahat rahat söz etmekte bir çekince duymuyorlar. Ve zaten SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi dinci, gerici çalışmaları nedeniyle ordudan atılmış.
Yeni SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi’ye göre bir gün iş başa düşmüş ve Adnan Tanrıverdi Recep Tayyip Erdoğan tarafından göreve çağrılınca o da sözüm ona devlet bizi göreve çağırdı diyerek SADAT’taki görevlerinden ayrılıp gitmiş Erdoğan’ın askeri danışmanlığını yapmak üzere. Tabi orada nasıl bir danışmanlık görevi yapmış, neler onun başının altından çıkmış, orduya nasıl el atılmış, askeri okullara nasıl öğrenci alınması gerekiyor vb. vb. konularda stratejik görevler üstlenmiş.
Bir kez adam cüretkâr. Hilafetin geleceğinden söz ediyor. Ortamın hazırlanması için üzerlerine düşen ne var yerine getirmekten söz ederek akla durgunluk veren konuşmalara imza atıyor ki sanki bu ülke Cumhuriyet değil de ağır dini anlayışla yönetilen bir şeriat ülkesi. Yok, efendim Mehdi gelecekmiş, yok İstanbul şeriat devletinin başkenti olacakmış ve bu şeriat devletinin bayrağı bile hazırmış.
Geçtik bütün bunları, SADAT denilen bu kuruluş masum ve para kazanmak için kurulmuş olan ve ticaret yasalarına göre işleyen bir şirket ya bir sürü ülkede aklını yemiş, karanlık güçlerin denetiminde kanlı katillere Gayri Nizami Harp dersleri veriyormuş. Bu yönde gözlerini diktikleri ülkelerin başında da Türki Cumhuriyetleri geliyormuş.
Bu yapının Suriye’de ve daha pek çok ülkede çalışmalarını deşifre eden Sedat Peker’in söylediklerine bakılamazmış. Niye acaba? Çünkü Sedat Peker adı mafya olan suç örgütü lideriymiş. Peki, bu sözünü ettiğimiz kişiyle al gülüm ver gülüm birlikte çalışılırken bu kişi bilinmiyor muymuş? Şimdi mi sözüne rağbet edilmeyen birisine dönüşmüş?
Sonra SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi’ye göre bu terör örgütü değil ticaret yapan bin şirketmiş nihayetinde. Kuruluşunu da Türkiye’deki ticari yasalara göre yapmış ve gerekli izinleri almışmış. Dünyada SADAT benzeri örgütlerle ilgili Birleşmiş Milletlerin bir raporu varmış. O raporda Rusya’nın, Amerika’nın vb. ülkelerin paramiliter örgütleriyle binlerce sayfalık eylemlerinden söz ediliyormuş ama SADAT’la ilgili o raporda şu kadarcık bir paragrafla ancak bilgi geçilmiş. Yani bu şirket masummuş. Vallahi onu bunu bilmem de bu tür örgütlerin hemen hiçbirisi için masum sözcüğü kullanılamaz. Çünkü bu örgütler insanlık düşmanı, dinci, gerici, sömürü sistemine hizmet eden kapitalist emperyalist güçlerin kirli işlerini üstlenmiş yapılardır ki bunlara ne söylenilse azdır.
SADAT’ın Suriye’de hangi İslami terör örgütlerine silah verdiği gerçeği de saklanamayacak kadar açığa çıkarılmış olup daha pek çok benzeri faaliyeti iktidarın yardımı ve desteği ile sürdürmektedir. Ki bu yapı, salt dışarıda iş yapıyor değil, içerde de yapıp ettikleri ile iç güvenliği bozan tehlikeli bir yapı olup insan da öldürebilir, kaçırır da, seçimlere müdahale de edebilir. Ya da ne bileyim kendisini güvenlik güçlerinin ve ordunun da yerine koyarak hareket ederek Türkiye’ye en büyük felaketi yaşatabilir.
SADAT’a artık kim akıl verdiyse söyleşiler yapan, televizyonlara çıkıp kendisini anlatan sütten çıkmış ak kaşık görünümünü kazanmak için şimdilerde ortadadır ya TELE1 ve Halk TV’nin hangi sorusunu yanıtlamış ve kendisini ne kadar açık etmiştir ki açıklıktan söz etme cüreti gösteriliyor? Şimdi bizler bu kadar aklımızı peynir ekmekle mi yedik de sorulan sorulara yanıt verilmeden yapılan birtakım açıklamalara inanacağız?
Hem eli kara bayraklı irticacı faaliyetlerin odağı haline gelmiş yapılara mı inanacağız yoksa apaçık ve dupduru olan kendi gördüklerimize ve bildiklerimize mi?