Yazan: Turgut Koçak 5 Şubat 2022
Bizim ülkemizde de yavaş yavaş işyeri ve fabrikaların önü ve sokaklar renklenmeye başladır. Önce işyeri giysileriyle ortalıkta motokuryeler göründü. Onları değişik işkollarında çalışan işçiler izledi. Arkasından da birçok çorap fabrikasında çalışan işçiler harekete geçtiler. Bütün bu protestoları ve hak arayışını esnaf ve halk izledi. Birçok il ve ilçemizde elektrik zamlarına gösterilen tepkiler sokağa taştı. Ağrılılar kitlesel bir protestoya imza attı. Öyle gözüküyor ki bu tür eylemler onca polis baskısına karşın daha da yaygınlaşacak gibi görünüyor.
Aklımıza hemen yıllardır yinelediğimiz sözler geliyor. Marşın sözleri şöyle:
Hava döndü işçiden
İşçiden esiyor yel
Dumanı dağıtacak
Yıldız-poyraz başladı
Bahar yakın demek ki
Mevsim böyle kışladı
Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel
Hava döndü işçiden
İşçiden esiyor yel!
Tekliyor işte çağın
Çarkına okuyan çark
Ve durdu muydu bir gün
Bu kör avara kasnak
Bir zincir yitirenler
Bir dünya kazanacak
Sen de o dünyadansın sınıfın bir safa gel
Hava döndü işçiden
İşçiden esiyor yel!
Köylükler uykusunda
Döndü dönüyor sola
Güne bakıyor bebek
Evet, 200 yıldan fazla bir zaman dilimini ele alırsak tarih pek çok mücadelelere tanıklık etmiştir. O günden bugüne gelinceye dek de sayısız başarılar elde edildiği gibi bir o kadar da yenilgilerle karşılaşılmıştır. Yenilgilerin çoğuna baktığımız zaman görürüz ki yeterince örgütlü olunmamasından kaynaklanmaktadır. Bu yenilgileri tadan fakat bir türlü gerçeği görmek istemeyen de hani devrimci tarafta duruyor görünseler de yok değildir. Hani şimdilerde karman çorman bir sol harmanlanması ve hatta önderlik olayı bile reddedilerek gündeme getirilip durmaktadır. Ancak niyeyse benzer bütün hareketlerin ne denli başarısız sonuçlar elde ettiğini de bazıları bir türlü dillendirmek istememektedirler. İsterseniz şimdilik bir iki örnekle yetinelim. Yunanistan’daki Syriza olaya ne oldu? Kazanılıp kaybedildikten sonra bu öykünün sonu niye bir kez daha sağı iktidara taşıyarak bitti acaba hiç akıl yordunuz mu? Ya da ne bileyim Güney Amerika’daki bazı örnekleri de ele alabiliriz? Bu sonuçlara bakıp kimler ne söylüyor bilmek isteriz.
Evet, bütün bu mücadelelerin güçlü bir siyasal örgütü olacak. Ortaya çıkmış ve hem kendi kitlesini hem de geniş halk kitlelerini yüksek düzeyde politikleştirmiş bir partiden söz ediyoruz. Sömürüye karşı mücadele araçları olarak düşündüğümüz partiden sendikalara kadar doğal önderlikleri olacaktır. Olmaması eşyanın doğasına aykırıdır. Bazı gerçekleri küçük burjuva burnundan kıl aldırmazlığı ve kariyer hesaplarıyla yorumlamaya kalkanlar şunu iyi bilmeliler ki işçiden yana estiği söylenen yeli maddi koşullarına uygun davranılmaz ise eğer birileri çıkar keser anlıyor musunuz keser. Kesmek isteyeceklerin önünü ise yüksek düzeyde örgütlenmiş, politikleşmiş, politikleştirmiş bir işçi sınıfı partisi keser. Yoksa ortaya çıkan kimi bizi heyecanlandıran toplumsal hareketler şaşırtıcı bir şekilde ortaya çıksalar bile saman alevi gibi söner anlıyor musunuz saman alevi gibi.
Evet, ülkemizde öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki daha fazla iktidarda kalırsa hepimizin çekmeyeceği kalmayacak gibi gözüküyor. Bu nedenle bazı sol ve sosyalist partiler bu konuda dile getirdiklerini tam olarak formüle etmeseler de önümüzde yapılacak seçimlerde dahil pek çok konuda güç ve eylem birliğine gidilmesi yolunda düşünceler ileri sürüyorlar. Bazıları ise böyle bir eylem birliği ile gerçek anlamda gelişecek olan bir sınıf mücadelesinin önünün kesileceği savındalar fakat burada sınıfçı görünüp de sınıfçı olmayan bir tavra da dikkat çekmenin gereği vardır diye düşünüyoruz.
Bugün AKP ve saray iktidarını oluşturan cumhur ittifakının durumu çok açık. Kimlerin karşısındalar kimleri savunuyorlar bilinmeyen bir şey değil. Üstelik de bunlar kumpasları ve getirmek istedikleri sistem toplum ve sol ve sosyalistler için çok ama çok tehlikeli. İkincisi muhalefette yer alan ama düzen içi bir politikayı başat olarak öne çıkaran partiler. Bunların bazıları kendilerini millet ittifakı içinde ifade ederken bazıları da başka başka kurguların peşindeler.
Geriye kalan kesimler ise sol ve sosyalistlerden ibaret. İşte bu güçler seçimlerde dahil güç ve eylem birliği yapabilirler. Ama yukarıda da söylediğimiz gibi kimi popülist savlar ileri sürerek gerçeklerin dışında lidersiz, öndersiz ve hatta kimi kim olduğu belli olmayan bir yöntem önererek anarşizan bir kafa ile davranılmasına övgüler düzenlerin başarı diye topluma sunacakları hiçbir şey olamaz. Üstelik bugün ortaya çıkıp bizde varız noktasında çıkışlar yakalanmışken araya küçük burjuva lafazanlığını sıkıştırıp yenilgiyi kaçınılmaz kılacak önerilere kulak asılırsa eğer g yel işçiden yana mı esiyormuş yoksa patrondan ve düzenin savunucularından yana mı görürsünüz.
Bazıları örneğin L. Doğan Tılıç BirGün Gazetesi’ndeki yazısında yukarıda değindiğimiz noktaları dile getiren bir yazı yazmış ve bazı lider örnekleri de vermiş buraya alalım.
Tılıç, “Eski Çin filozoflarından ve Taoizmin kurucularından Lao Tzu’nun, ‘En iyi lider insanların varlığını belli belirsiz bildikleri liderdir’ sözünü pek severim” diye yazmış.
Dahası var, Tılıç devam ediyor. “Bu alandaki literatürün çok tartıştığı örneklerden biri olan Hong Kong protestolarının mottosu Bruce Lee’nin bir sözüydü: ‘Su gibi ol, formsuz ve şekilsiz!’ Formsuz ve şekilsiz su, sel olup aktığında yalnızca önüne kattıklarını silip süpürüyor. Yerine yeni bir form koyamıyor. Bu protesto hareketleri, amaç sadece bir şeyden kurtulmak olunca işe yarıyor. Yerine neyin konulacağı daha fazlasını gerektiriyor. Örgütsüz ve lidersiz toplumsal hareketler, kendilerini doğuran sorunlara dikkat çekmede benzersiz bir işleve sahip olsalar da, onların bu sorunları çözmesini beklemek fazlaca iyimserlik!”
Bazıları kariyer eğilimlerini kendilerine bir alan kalmayacağını düşündükleri için böyle kapatmayı uygun görmüş olabilirler. Dahası bu sözlerin altında Marks’ın, Engels’in, Lenin’in, Stalin’in, Fidel Castro’nun üstü kapalı bir şekilde eleştirisini de yapıyordurlar biliyoruz da yukarıdaki sözlere sığınarak kimse de işçiden yana bir yel estirmeyi sağlayamadığı gibi sömürü düzeni kapitalizmi yıkıp yerine sosyalizmi kuramaz.
Kurmaya yeltenilse de yeltenilen şey zaten sosyalizm değildir.