Yazan: Turgut Koçak 20 Nisan 2015
Son zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili yorumlara bir de Rus Ruleti oynadığı eklendi. Gerçekten de Erdoğan’ın izlediği politika Rus Ruleti ile tam olarak örtüşmektedir. Rus Ruleti kazanmak ve ölmek üzerine kurulu bir kumardır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın politikayı bu şekilde yapmasında da anlaşılmayacak bir şey yoktur. O ya kazanacak ya da kaybedecektir. Kazandığında Alikıran başkesen de odur, ne yapılacaksa hepsi de onun emriyle yapılır. Yani onun kitabında demokrasinin kırıntısına yer yoktur. Ayrıca kazanırsa İslami bir devlet kurmayı amaçlamaktadır, yitirirse de yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalacağı için iki seçenek arasında bir yerde durması da bu yüzden olası değildir.
İşte bu yüzden mitingler düzenleyip meydanlarda muhalefeti eleştirerek partisi AKP’ye rahat rahat oy isteyebilmekte, kendisini dinleyenlere de 400 milletvekili çıkaracak mıyız diye sorabilmektedir. Muhterem kendisini ne kadar güçlü ve yenilmez olarak göstermeye çalışırsa çalışsın giderek toplum katında güç yitirdiğini kendisine iletilen bilgilerde de görmüştür. İşte bu yüzden zaman zaman en yüksek isteğini dizginleme gereği duyan sözlerini de arada bir duymaya başladık. Öyle ki, neredeyse AKP’yi iktidar yapın ona da razıyım diyecek kadar çıtasını aşağıya çekmiştir. Önceki gün yine cumbur cemaat partisiyle Levent-Hisarüstü Metro Hattı’nın Etiler Durağı Açılışında konuştu da konuştu.
Neymiş efendim?
Koalisyon kriz demekmiş, enflayon demekmiş, Türkiye’nin yerinde sayması demekmiş. Oysa tek başına AKP iktidar olursaymış Türkiye kanat takıp uçacakmış. Ne büyük palavra değil mi? Sanki AKP 13 yıldır iktidarda değildi de başkaları Türkiye’yi krizin içine sokuverdi. Bir insanın bu denli desteksiz atmasına bizim oralarda derler ki, köpeksiz köyde deyneksiz gezmek. Çünkü Türkiye’nin başına bunca belayı saran bir iktidar ve onun cumhurbaşkanlığı makamındaki uzantısı konumundaki Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri söylerken en küçük bir utanma sıkılma belirtisi bile göstermiyor. Bugüne kadar yaptıkları yapacaklarının teminatı olan bir iktidarın yeniden tek başına iktidara gelmesi için bütün kuralları bir kenara bırakmış AKP rozetiyle meydana topladığı insanlara nutuk çekiyor.
Bizler kendisine olur mu, bu kadar da yapılır mı falan demiyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan aklına nasıl esiyorsa öyle davranmalıdır. Davranmalıdır ki, çürük ipe sarılmak neymiş etinde kemiğinde hissedeceği günleri de görme şansını yitirmemelidir. Çünkü bizler bu olanları eleştirirken aynı zamanda da kendisinden bu hukuk tanımazlığın, diktatörce davranışların hesabını soracağımızı açık açık belirtiyoruz. Belirtmekle kalmıyoruz Kaç/ak Sarayının 3 aylık elektrik giderinin nasıl olur da 4000 asgari ücretlinin bir aylık maşı demek olduğunun da hesabını sorup şaşasının da, debdebesinin de kendisinden bir bir hesabını soracağımızı belirtiyoruz. Tencere kapak, tekke Mekke hesabı Ahmet Davutoğlu’nun da kendisinden kalır yanı yok. Bunlar bir gün olsun Roman yurttaşları insan yerine koymamışlardır, hatta onları evlerinden barklarından sürüp onların arsalarından bol bol rant elde etmişlerdir ama Kibariye gibilerini bulmakta da ustadırlar. Karşılıklı çelik çomak arkadaşlığı şakası aralarında gırla. Bıcır bıcır Ahmet Davutoğlu, ne yapacakmış? Kendisine bir Roman Danışman alacakmış. Bilmem kaç Roman’a iş verecekmiş.
Hani biz Ahmet Davutoğlu’nun danışman aldıklarının başına ne geldiğini bilmesek neyse. Etyen Mahcupyan’da danışman değil miydi? Ne oldu Peki Etyen’in danışmanlığı? Sizin anlayacağınız Etyen Mahcupyan’ın danışmanlığı neysa Roman yurttaşın danışmanlığı da o olur.
Bu arada CHP seçim bildirgesini açıkladı ya Davutoğlu’nda bir panik ki, görmeyin gitsin. Yok Kılıçdaroğlu bu vaadlerini nasıl yerine getirecekmiş de, sosyal yardımlar şimdi mi aklına düşmüşmüş de, kendileri Kılıçdaroğlu bu sözleri söylerken çoktan bu söylenenleri yapıp da öte geçmişlermiş de bir sürü palavra. Demek ki, AKP’nin nazik yerlerine Kılıçdaroğlu’nun seçim vaadleriyle birlikte nişadır sürülmüş oldu. Bu yüzden hor hor hoplamaya başladılar. Zaten görüldüğü gibi AKP’nin seçim propagandalarının dozu da epey aşağılarda seyrediyor. Gerçi bunlar seçim yaklaşırken helikopterden para bile saçarlarsa şaşırmamak gerek de, ne yaparlarsa yapsınlar bir kez halkın gözünde hırsız suçlamasının izini silemezler. Çünkü bunlar yolsuzluklarını, hırsızlıklarını, rant vurgunculuklarını, rüşvetçi oluşlarını, adam kayırma ve nüfuz ticaretini dine de dayandırsalar olmuyor, baskı ve korkuya dayandırsalar da. Çünkü kayış kopmuş bir kere.
Kayışı kopuk, dingili kırık bir arabanın inanın yampiri yampiri gitmesi de olası değil.
Yani anlayacağınız AKP arabasının kayışı kopmuş, dingili kırılmıştır. 7 Haziran seçimlerinde AKP iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan son Rus Ruletini oynayacak ve hayatiyetleri bitecektir. AKP arabasında olanlar da bu arabadan inecekler, 8 Haziran sabahı ise bu hurda araba araba mezarlığına çekilecek, saltanat da, şaşa da, debdebe de sona erecektir.