REZİLSİNİZ REZİL!

Yazan: Turgut Koçak 20 Ağustos 2011

İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık basılıp arandı. On kişi gözaltına alındı. Bu büyük baskının hiç mi hiç haber değeri olmamalı ki, Türkiye medyasında haber olarak bile geçmiyor. Kıytınkırık ne kadar haber değeri olmayan şeyler varsa kamuoyuna allanıp pullanarak haber diye sunuluyor. Hele de Bay Tayyip’in Somali ziyareti yok mu bütün haberlerin önüne geçmiş durumda. Bay Tayyip, Somali’den döner dönmez sivil toplum kuruluşlarını toplamış ve Somali’ye daha çok yardım yapılması ve bölgeye 6 adet sahra hastanesinin kurulması için emir vermiş. Arkasından da işbirlikçi medyanın cıncık boncuk haberleri geliyor ki, ister dinleyin ister kapatıp bu kanallara kilit vurun. Durum bu merkezdeyken farklı bir ses olarak ortaya çıkan Ulusal Kanal’a ve Aydınlık Gazetesi’ne Bay Tayyip nasıl dayanabilir ki?

Unutmayalım! Somali’ye daha önce NATO müdahale etmiş, işbaşına da işbirlikçi bir iktidarı oturtmuştur. İşte bu işbirlikçi iktidar ve NATO ki, Somali’deki açlığın tek nedeniyken, ülkemiz ve dünya kamuoyuna olay bir doğa felaketi olarak sunulmakta, insanların vicdanlarına seslenilerek insanlar bir kez daha kandırılmaktadır. Nedeni ne olursa olsun kuşkusuz Somali’de insanlar açlıktan ölmemeli, onlara gereken yardım kesinlikle yapılmalıdır. Ancak işin iç yüzünün de karanlıkta kalmasına göz yumulmamalıdır. Ülkemizde; bütün bu gerçekleri haber yapacak ne televizyon kanalı ne de gazete kalmamıştır. Bay Tayyip’in operasyonları sonucu hemen bütün basın yayın organlarının şaftı kaydırılmış, Bay Tayyip’i destekleyen birer yalakaya döndürülüp rezilleşmişlerdir.

Bu durumda geriye hangi televizyon ve gazete vardır ki, Bay Tayyip’in bunca işbirlikçi politikalarını açığa çıkarıp gözler önüne sermektedir? Aklımıza Hayat TV gelebilir, ya da aynı görüşten insanların çıkardığı Evrensel ya da Bir Gün, bunları izleyin okuyun göreceksiniz ki, kaçak güreşmekte, iktidara karşı cepheden bir yayın yapamamaktadırlar. Özellikle Evrensel ve Hayat TV’nin yaptıkları yayınlar denilebilir ki, Bay Tayyip’in hoşuna bile gitmektedir. İşte bu yüzden bizden farklı da olsa Bay Tayyip ve iktidarına karşı cepheden muhalefet etmeyi ve kamuoyuna gerçek haberleri büyük ölçüde sunan Ulusal TV ve Aydınlık Gazetesi’dir.

Bay Tayyip iktidardır ve eli uzundur. İstediği zaman özel mahkemeleri ve savcılarını harekete geçirerek basını susturma girişimlerinde bulunabilmektedir. Onun için ve özel yetkili savcı ve mahkemeler için kanıt aramanın bile gereği yoktur. Eğer kendilerine operasyon çekilenler suçlu değillerse suçlu olmadıklarını yine kendileri kanıtlamalıdırlar. Yani adı geçen siyasi ya da gazetecilerin suçluluklarını savcı topladığı kanıtlarla kanıtlamak zorunda değil, ancak suçlamakla görevlidir. Bu yüzden de iş çığırından çıkmış, doğrudan komploya dönüşmüştür. Bu komployu hiç kuşku yok ki, bağımsız mahkemeler önünde boşa çıkarmak zor değildir ancak mahkemelerin bugün getirildiği noktada bu durum olanaksızlaşmıştır. Dolayısıyla sözü geçen ne gözaltıların, ne savcı soruşturmalarının ne de yargı kararlarının inandırıcılığı kalmamıştır.

Basın özgürlüğü ile ilgili olarak yapılan onca yasa değişikliğine karşın gazeteciler kolaylıkla suçlanıp gözaltına alınmakta, tutuklanıp cezaevlerine gönderilmektedir. Bu işi gerçekleştirenler her nedense adı geçen gazetecileri basın suçundan değil, kendilerinin var saydıkları bir örgütle ilişkilendirerek istedikleri gibi uygulama yapabilmektedirler. Bu durum 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra bile kılıfına zor uydurularak uygulanırken; bugün her nasılsa kendilerine demokrat diyen Bay Tayyip’in iktidarında kolaylıkla uygulanabilmektedir. Bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda AKP iktidarına sıradan bir burjuva iktidarıdır demenin bile olanağı kalmamıştır. İşçi Partisi’ne, Ulusal Kanal’a ve Aydınlık Gazetesi’ne karşı bu son baskıların vardığı doz ancak ve ancak açık diktatörlüklerde yaşanan şeylerdir.

Bu olup bitenler karşısında CHP ne yapıyor diye soruyorsanız; bu soruyu da sormayın. Çünkü CHP olup bitenlerin ayırdında bile değildir. Bu denli pısırık bir politika izleyen bir partinin sözü geçen olayları değerlendirip taraf olmasının da olanağı yoktur. Silivri’deki kendi milletvekillerine bile doğru dürüst sahip çıkamayan bir CHP’den demokrasi ummanın hayal olduğu ise bir gerçektir. Örneğin biz, İşçi Partisi’nin politikalarının büyük bir bölümüyle örtüşmüyoruz, bununla birlikte namuslu davranmak gerektiğini buradan açıkça ilan ediyoruz.

Bundan altı ay öncesine kadar Suriye ile kurulan sıcak ilişkilerin talimatını da AKP iktidarı doğrudan Amerika’dan almıştır. O dönemde sınırların kaldırılmasına kadar getirilen sıcak havanın altında AKP’nin başka gerçeği olamaz. Bugün yüz seksen derece ters bir politika izleniyorsa bu politikanın talimatçısı da doğrudan Amerika’dır. Amerikan Büyükelçileri ile her gün Suriye’yi görüşen bir iktidarın haritası pusulası bozulmuştur. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar bu işbirlikçi politikayı ne dünya ne de ülke kamuoyuna anlatmalarının olanağı kalmamıştır. Bu yüzden de AKP iktidarı giderek hırçınlaşmakta, baskı ve zulme yönelmektedir. Bugün kendisini aldığı yüzde elli oy oranıyla bu denli güçlü duyumsayan Bay Tayyip yanılmaktadır. Çünkü karşısında kendisine oy vermeyen bir yüzde elli olduğunu da görebilmeli çoğunluk azınlığı ezer hezeyanı ile davranmayı bırakmalıdır. Dün, 1982 Anayasası oylamasında ve Cumhurbaşkanı olduğunda Netekim Paşa’nın aldığı oy %92’leri bulmuştur. Ne ki, bugün o Evren Paşanın çevresinde ona sahip çıkacak tek insan yoktur. Gözükara Amerikancılık yaparak sürdürülen AKP politikalarının gidişi de Evren’le aynı yazgıyı paylaşacağını daha şimdiden açıkça göstermektedir.

Sonuç; son operasyonlarla gözaltına alınan İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi sorumluları hemen bırakılmalı, basının susturulup tektipleştirilmesine derhal son verilmelidir. Aksi taktirde bu keyfiliğin sonuçları ülkemiz ve geleceği için çok daha yıkıcı olacaktır.

ANIMSATIRIZ…