REYHANLI'YA GİTMİŞ Mİ OLDUN?

Yazan: Turgut Koçak 27 Mayıs 2013

Recep Tayyip Erdoğan Reyhanlı’ya uzun bir aradan sonra gitti. Olayın arkasından suçu başkalarının üzerine atmak için olağanüstü bir çaba harcayan AKP iktidarının bakanları, ne yaptılarsa gerçeği değiştiremediler. Reyhanlı’daki patlama öylesine tepki toplamıştı ki, iki gün Reyhanlı’ya gidemeyen Erdoğan, iki gün sonra kökü ile kömçeği ile Amerika’ya uçtu. Amerika’da Obama ile görüşüp yeni emirler aldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç doğru Fethullah Gülen’in eteğine yüz sürmeye giderek Başbakan’ın iyi dileklerini götürmenin yanında bir de emirlerini beklediğini iletti.

Neyse bildik görüşmeler tam da AKP iktidarının özüne uygun bir şekilde yapıldı ve Erdoğan memnun mu, yoksa biraz keyifsiz mi desek yurda döndü. Arkasından da 30 Mayıs günü Reyhanlı’ya gideceği açıklandı. AKP iktidarının bakanlarında bir çaba bir çaba, tutuklama üstüne tutuklama gerçekleştirildi. Reyhanlı’daki katliam Suriye’nin üstüne yıkılacak ya, daha önce polisçe bilinen kaçakçısı, şuncusu, buncusu “fail” diye yakalanarak Adana’ya sevkedildi. Ne var ki, bu Alicengiz oyununa kimseyi inandıramadılar. Arkasından da Redhack’ın Jandarma istihbaratından şifreleri kırarak açıkladığı söylenen bilgiler geldi. Bütün bu gerçeklere karşın AKP’nin Recep Tayyip başta olmak üzere bütün ileri gelenleri koro halinde suçu Suriye’nin üstüne yıkma furyası daha da artarak sürdü.

Bu koşullar altında Recep Tayyip Erdoğan Reyhanlı’ya gitti. Her şey tamamdı da, Reyhanlı’da kime konuşacak ne diyecekti? AKP’liler baktılar olmadı, onlar da yığma AKP yandaşlarını Reyhanlı’ya taşıdılar. Öylesine ileri gidildi ki, tıpkı kimi karşılamalarda olduğu gibi öğrenciler nasıl sokaklara dizildiyse, AKP’liler de öyle yaparak çalışan ve mitinge gitmek istemeyenleri tehditle Reyhanlı’ya gitmeye zorladılar. Reyhanlıların da söyledikleri gibi gerçekte alanda Reyhanlı yüz kişi bile yoktu. Alınan güvenlik tedbirleri ise olağanüstüydü. İnsanların alana girerken ceplerinde ne çakmak bıraktılar, ne de bozuk para, ne de ellerinde pet su şişesi. Alana giriş çıkışlar sıkı denetim altına alındığı gibi, damlar ve miting çevresi de aynı olağanüstülükte denetim altına alındı. Bu koşullar altında ancak on beş dakika konuşma yapabilen Erdoğan, konuşmasını “para akacak”, “Suriyeli sığınmacılara iyi davranın” çerçevesinde bir konuşma yapıp ilçeden ayrıldı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından geriye ne kaldı diye sorarsanız; inandırıcılığı olmayan bir konuşma ve Recep Tayyip Erdoğan’a kardeşi patlamada ölen bir gencin gösterdiği tepki sonrasında korumalar tarafından yakapaça götürülürken korumanın; “sus parçalarım yoksa” diye tehdidi ve Reyhanlıların bu olaya gösterdikleri tepki kaldı. Erdoğan’ın inandırıcılıktan yoksun konuşması hiç kuşku yok ki, ülkemiz yurttaşlarının gerçeğinde bir yeri olmayacaktır. Ancak Korumanın alandan uzaklaştırıp tehdit dolu sözleri ve Reyhanlıların tepkileri asla kafalardan silinmeyecektir. Silinmemelidir de. Çünkü son zamanlarda bütün toplumsal gösterilerde polisin kullandığı zorbalık artık sınırlarının çok ama çok üstünde seyretmektedir. Bu da göstermektedir ki, AKP ipin ucunu kaçırmaktadır. AKP iktidarı ise ipin ucunu kaçırmadığını göstermek için hemen her olayda, gaz, basınçlı su, ve cop kullanarak kitlelere gözdağı vermeyi sürdürmektedir. Dolayısı ile her anlamda cuk diye yerine oturmuş bir polis devletiyle karşı karşıya olduğumuz AKP’nin “ileri” demokrasisinde açıkça görülmektedir.

Hem yakında göreceğiz, AKP iktidarının faşizan davranışları polis zoruyla da sınırlı kalmayacaktır. Kimi radikal unsurlar Recep Tayyip Erdoğan’ın düşüncelerine karşı olan toplumun diğer yarısına karşı tehdit edici sözleri sonrasında birileri kendine görev çıkaracak ve bu kesimlerin terörü de bir başka zorbalık olarak toplumun üstüne çullanacaktır. Zaten şimdiden bazıları AKP’nin ahlak polisi görevini üstlenmişlerdir bile. Ankara Kurtuluş Metrosu’nda “ahlaklı olun!” çağrısı sonrası olayı protesto edenlerin üstüne bir grup tekbir sesleriyle saldırmış, bir kişiyi de bıçakla yaralamışlardır.

Daha önceki yazımızda ‘Yalan Ektiniz, Yıkım Biçeceksiniz’ diye eleştirdiğimiz AKP iktidarının politikaları daha da tehlikeli noktalara doğru hızla sürüklenmektedir. Suriye’ye müdahale için getirilen El Kaide, el Nusra ve benzeri ipten kazıktan kopma terör örgütlerini iktidardan giderken ve hatta gittikten sonra da AKP’nin ülke içinde kullanmayacağının hiç ama hiç garantisi yoktur. Bu yüzden de daha şimdiden olacaklar için hazırlıklı olmak gereklidir.

Evet, şimdi Recep Tayyip Erdoğan; Reyhanlı’ya gitmiş mi oldu dersiniz? Bir bakıma gitti. Ama hepimiz bu gidişi AKP terörünün tırmanışı için yeni bir milat sayar ve tedbirli olursak AKP’nin insanlık dışı politikalarına da geçit vermemiş oluruz.

Yoksa AKP iktidarı; İsrail’in, Amerika’nın, AB’nin desteklediği bir iktidardır. sökülüp atılması da bu anlamda hem zor olacak hem de büyük bir zafer olacaktır hiç ama hiç unutmayalım…