Yazan: Turgut Koçak 31 Ekim 2021
Rektörlere maşallah!
Bugün üniversitelerimizde başta rektörler olmak üzere her şey bir sorun yumağına dönüşmüş. Şu an önemli sorunlardan birisi Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanıyor. Erdoğan’ın atadığı Rektör Bulu ve Naci İnce döneminde yaşanan ne varsa mahkemelik. Öğrencilere karşı kolluk güçlerinin gösterdiği baskı ve şiddet ise akıllara durgunluk verir cinsinden. Bu olaylarda iktidarın davranışı ise düşmanca bir davranış.
Bildiğiniz gibi İTÜ’ye Erdoğan’ın atadığı rektörden sonra daha önce aynı görevi yapmış ve çok şeyler başarmış ve gerçekleştirmiş olan Prof. Gülsün Sağlamer artık İTÜ’ye giremiyor. Çünkü girmesi rektör emriyle yasaklanmış.
İTÜ rektörü Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü’nden, bulunduğu binayı hemen boşaltmasını istedi. Oraya taşınmaları 1.5 yıl olmuştu. Bu bina deprem riski taşıyordu fakat ne yıkıldı ne de yerine yenisi inşa edildi. İşin daha da kötüsü buraya akademisyenlerin topu gönderilerek sanki öç alınmak istendi. Oysa bu Enstitü dünyaca bilinen ve isimlerinden söz edilen pek çok bilim insanına sahipti. Dahası dünyaca isim yapmış 100 bin bilim insanından Türkiye’de 1149 araştırmacı vardı. 100 kişilik listenin içinde de Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nde çalışan 3 kişi vardı. Ancak burada ne laboratuvar ne de buranın ısıtılması için bir düzenek bile yoktu.
9 Eylül Üniversitesi’ne atanan rektör ise daha önce AKP başkan yardımcılığı yapmış birisi. Bu kişi AKP’li olmanın gerektirdiği ne kadar kayırmacılık varsa hepsini rahatlıkla yapıyor. Üniversite AKP’lilerin yuvası haline getirilmiş.
Rektöriçe Hanım ne kanun tanıyor ne de yöntem. Üniversiteye manav dükkanı bile açtığı söyleniyor.
Bildiğiniz gibi Erdoğan, Melih Bulu’yu işbaşına getirince olaylar çıktı. Olayların durdurulması da bir türlü sağlanamadı. O sırada arada bir ortalıkta görünen kişi ise Naci İnci idi. Bir kararname ile Bulu gitti yerine de İnci geldi. Bu arada neler döndüğünü ise iyi bilemiyoruz. Yine bildiğiniz gibi Üniversite de kararlar senatoda alınır fakat burada azınlıkta olunduğu için kararların hiçbiri senatoda alınmış değil. Yapılan atamalarda birçok kararlarda usulsüz alınmış olup burası AKP’nin çiftliği haline getirilmiş.
Dedik ya Boğaziçi AKP’nin çiftliği haline getirilmiş. Buraya atananlar içinde AKP milletvekilliği yapmış olan Nedim Malkoç’un durumu da bu. Bu nedenle Malkoç’un doktora tezi öğrenciler tarafından araştırılmış ve bu tezlerin çoğundaki bilgiler başkalarının çalışmalarından çalınmış bilgiler olduğu görülmüş. Bunun üzerine konunun daha da büyümemesi için hani bağımsız mahkemeler var ya o mahkemelerden biri “kişilik hakları” ileri sürülerek haberlere ulaşılmaması için engellenmiş. Yani Nedim Malkoç’un doktora tezi aşırmaymış.
Görüldüğü gibi Nedim Malkoç’un durumu da tıpkı Melih Bulu’nunki gibi onun tezi nasıl aşırmaysa Nedim Malkoç’un doktora tezi de tıpkı onun ki gibi aşırma. Yani bunları birbirlerinin ayak izlerine basarak gidiyorlar iyi mi?
Rektör için açılan dava sayısı 15. Ayrıca Erdoğan tarafından yasalara aykırı olarak eklenen hukuk ve iletişim fakülteleri için de açılmış davalar var.
Kafa bu olunca atanan rektörlerin hemen hepsi ne için atandıklarını iyi ilerek iktidara hizmet etmekte kusur etmiyorlar. Ancak bu rektörler iş üniversitelerde öğrenci ve öğretim üyelerinin işini kolaylaştırmak, eğitimin kalitesini arttırmak ve gerçek bir üniversite gibi alanında söz sahibi olmasına gelince akan sular duruyor. İşte burada ayak direyen rektörler öyle şeylere imza atıyorlar ki inanın insanın inanası gelmiyor.
Demek ki rektör atama işi bir makama verilirseymiş olmadık şeyler yaşanırmış ama o üniversitenin de üniversite olduğundan söz edilemezmiş.
Ne yazık ki bugün üniversitelerimizin çoğunun durumu da bu…