RECEP TAYYİP ERDOĞAN BUDUR…

Yazan: Turgut Koçak 28 Aralık 2013

Başbakan önce Sakarya’ya gitti. Baktık ki, Sakarya Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan’ın sırtına bir cübbe geçirmiş, zatı muhterem cübbe içinde verip veriştiriyor. Ne söylemek gerekir bilmem ki, profesör ve doçent ünvanlı sözümona akademisyenler bir araya gelmişler, Recep Tayyip Erdoğan’ın ceviz kabuğunu doldurmayan sözlerini ilgiyle izleyip alkış tutuyorlar. Konuşan kişi başbakandır tamam anladık ama ortalığın toz duman olduğu bugünlerde haddini aşan tutumlar sergilenmesinin de bir hududu olması gerekmez mi?

Sonra Atatürk Havalimanı’nda Recep Tayyip Erdoğan karşılanıyor. Tıpkı daha önce kolkola girilen bakanlarla gösterilen sahnenin bir benzeri de burada sergileniyor. Recep Tayyip Erdoğan arabada kendisini karşılamaya gelenleri selamlıyor, serdengeçtileri gördükçe keyfi yerine geliyor mu bilemem ama doğrusunu söylemek gerekirse Recep Tayyip Erdoğan taşlarını kendisinin döşediği cehennem yolunda hız kesmeden yol alıyor.

Başbakan’ın nerede olursa olsun konuşmalarının artık endazesi iyice bozulmuş. Söylediği sözlere kendisi inanıyor mu bilinmez ama o yine de çıkış yolunu böyle davranmakta görüyor olmalı ki, dünya aleme rezil olmuş bir politikayı ısrarlar devam ettiriyor. Daha dün yargıya getirilen eleştirilerle ilgili olarak yargının işini doğru yapacağını, kimsenin yargı kararlarına karışmaması gerektiğin söyleyen Başbakan bugün tam tersini söyleyerek yargının suç işlediğini söylemekten kendisini alamıyor. Yargı, iktidarın yararına davrandığı zaman iyi, hukukla ilgili şöyle olması gerekir dediği zaman kötü oluyor. İktidar, öyle dolaylı falan değil, doğrudan yargıya müdahale ederek kimilerini baktığı dosyadan el çektiriyor, kimi davaları istediği savcıya havale ettirerek işlevsiz kılıyor. Bütün bunlar yetmeyince de yargıya müdahaleyi olağan hale getirmek için Bakanlar Kurulu genelgesi devreye giriyor.

Bir Başbakan düşünün ki, çok değil, 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile yargıyı dipten doruğa kendi isteği doğrultuda düzenliyor, bir de bakıyor ki, iktidarı rahatlatmaya bu bile yetmemiş o zaman da yeni yeni müdahale yollarını devreye sokabiliyor. Başbakan; “elimde olsa HSYK’yı yargılarım” diyor. Niye böyle demek gereği duyuyor? HSYK, Savcı Muammer Akkaş’ın iki yıldır sürdürdüğü ve operasyon için düğmeye bastığı anda görevini sürdürmesinin engellendiği, bu davanın kendisinden alınarak başkalarına verilmesini eleştirdiği için. Yani 13 karşı 5 oyla HSYK Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği yönde karar almadığı için.

Bir düşünelim, yürütmenin her türlü tasarrufu yasal denetimin dışında mıdır? Değildir. Madem değildir, ne diye Recep Tayyip Erdoğan yargının kendilerini denetlemesinden bunca korku duyup denetim dışı kalmak istiyor. Neymiş efendim HSYK’yı elinde olsaymış yargılarmış. Sanki kendisi padişah, yargı da iradesine karşı gelmiş de kelle almak istiyor. Bir kez Recep Tayyip Erdoğan burjuva demokrasilerinde kuvvetler ayrılığını bile içine sindirmiş değil ki, demokrasiden ve “ileri” demokrasiden söz etsin. Sorun buradadır. Recep Tayyip Erdoğan gibiler gücün kuludur. Bu yüzden de kendisini bir güç; gücün dışında kalanları da koşulsuz olarak kendisine biat etmiş sürü olarak görüyor.

Bir insan, bir araba laf etmeden önce çocuklarının 11 yıl içinde bunca palazlanmasını hiç mi sorgulamaz. Diyelim sorgulamadı, olup bitenleri oğlu ve aile çevresi için hak saydı, ortaya çıkan kokuları başkaları deşifre ettiği için yavuz hırsız ev sahibini bastırır örneğinde olduğu gibi mi davranır? Diyelim davrandı, nasıl olur da başkaları yaka paça edilip 250 yıl ceza ile cezalandırılırken, iktidar içindekilere ve aile yakınlarına; yargı, “gelin şu tasarruflarınızın hesabını bir verin” dediği zaman, böylesi yasa tanımazlık içinde keyfi davranışlar sergileyebilir?

Bu iktidar hiçbir şekilde Türkiye’nin sorunlarını çözemez. Bu iktidar Türkiye’yi ekonomik ve politik olarak çökertmenin, her türlü özgürlüklerin ortadan kaldırılmasının dışında hiç ama hiçbir şey yapmaz yapamaz. Hırsızlıkları ve yolsuzlukları protesto eden yığınların üzerine polis bütün hıncıyla gidiyorsa, başkalarının da hakları olabileceğini aklının köşesinden bile geçirmiyorsa o iktidar hükmen bitmiştir. Bugün biten bir iktidarın dayanılmaz filmini izliyoruz.

Az biraz sabredin bu filmin bitmesine çok zaman kalmadı.