Yazan: Turgut Koçak 21 Nisan 2014
Hani derler ya, olur mu olur! Ülkemizde akıllara durgunluk verecek olaylar yaşanıyor. Reza Zarrab çıkmış yandaş bir kanala üfürüyor. Biz severiz, her bir haltı yeriz sonra da arkamıza Türk Bayrağı’nı alır kitlelerin gözünü boyamak için üfürmeye başlarız. Reza Zarrab da böyle yapıyor. Kim akıl vermişse vermiş, bellik ki, akıl verenleri tecrübeli. Reza’nın arkasında Türk Bayrağı ağzından masumluk dökülüyor. 17 Aralık operasyonunda olup bitenlere ise bu konuda açıklama yapmaya yasak getirildiği için o da ne yapsın, iyi çocuk yasaları masaları ihlal etmemeye özen gösteriyor. Çıkmış bir güzel de altın ithalatı yapılması üzerinde KDV ÖTV vb. gibi vergiler olmadığını bunu bilmeyenlerin olduğunu da söylüyor ki, biz kitabını uygun yaptık demeye getiriyor.
Ülkemiz insanı, Zarrab’ın bu televizyon konuşması ile ne kadar ilgilenmiştir bilmiyoruz ama dolapçılık konusunda aklından Zarrab’tan eğitim almayı geçirenlerin sayısı bayağı da çok olmuştur diye düşünüyoruz. Niye derseniz; böylesi pişkinlik olsa olsa bizim ülkemizde olur da ondan. Herifçioğlu yunmuş, yıkanmış akça pakça karşımızda işte.
Recep Tayyip Bey’e gelince; anlaşıldı seçimlerde aldığı oyla birlikte kendisine güven gelmiş. Yine esip yağıyor. Ülke babasının çiftlği ya, bu ülkenin insanları da ne yapacaksa ondan izin alması gerekiyor ya insanların, 1 Mayıs İşçi ve emekçilerin Birlik Dayanışma Mücadele Günü’nü nasıl ve nerede kutlayacakları ile ilgili gözdağı veriyor. Neymiş efendim, bundan böyle ne Taksim’de ne Kadıköy’de miting yapılamazmış. 1 Mayıs’ı kutlayacaklar giderler Yenikapı’da kutlarlarmış. Hem AKP’li belediyeler her ilçeye bir de miting alanı yapacakmış. Eğer insanlar istiyorlarsa gidip orada miting yapabilirlermiş. Sanki insanların demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmak için ondan izin almaları gerekiyor. Konu çok açık. İnsanlar tek başına ve toplu olarak silahsız ve saldırısız istedikleri yerde haklarını kullanabilirler. Madem yasalar böyle diyor peki, ne oluyor da Recep Beyefendi’ye çıkıp onu yaptırmam, bunu yaptırmam deyip duruyor. Biz yurttaşlara hakları olan şeyleri yaptırmayanların mevkileri ne olursa olsun bizler de onlara kanunsuz davranışları yaptırtmayız. Yok, ille de yapacaklarsa bizler de yasalardan ve uluslararası hukuktan aldığımız güçle diktatörlüğe heves edenlerin hevesini kursağında bırakırız olur biter.
Adamın hevesi bitmiyor ki, ülkemizde özellikle sol ve sosyalist partilere meclise giremesinler diye %10 seçim barajı konmuş. Bu bile Recep Teyyip Bey için az kazançlı sayılıyor ki, mecliste her istediğini yapmak için bu kez de Dar Bölge Seçim Sistemi’ni getirmek için kolları sıvamış görünüyor. Yani sizin anlayacağınız seçim barajı böylelikle %25’e çıkarılmış olacak ve artık Recep Tayyip Erdoğan’ı durdurana aşk olsun. Bu şekilde bir de köşke çıkarsa ki bunun için yanıp tutuşuyor. Meclisteki çoğunluğuna dayanarak başkanlık sistemini getirir ve o zaman tam yetkisini kullanarak feleğimizi şaşırtır olur biter. Bu konuda CHP daha atak politikalar belirleyip konuyu sokaktaki insana anlatacağı yerde o da ne yapsın akademisyen partililerine Dar Bölge Seçim Sistemi’ni inceleme talimatı vermiş. Eee peki ne olcak incelerlerse. Hem bu sistemin bilinmeyen bir yanı mı var ki, akademisyenler o bilinmeyen yanlarını ortaya koyup bu sistemden CHP ne kazanır hesap yapıp sonucu Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına koysunlar?
Valla bu denli ipe sapa gelmez şeylerin olduğu bir ülkede konuya değin bugünkü yazım çok bile oldu. İnsanlara onu diyoruz insanlar kulaklarının üstüne yatıyorlar, bunu diyoruz insanlar kulaklarının üstüne yatıyorlar. Üstelik de gözlerini de kara bir bez parçasıyla bağlamışlar. Çünkü kendilerine niye böyle yapıyorsunuz denildiğinde; görmedim duymadım diyerek el ufalayacaklar ve ezik yurttaşı oynayarak yeşil kartından yoksulluk yardımına, küflenmiş makarnadan bulguruna, çayına, şekerine, pirincine kadar alacaklar ve diyecekler ki:
“ALLAH DEVLETİMİZE ZEVAL VERMESİN!”
Biz ne diyeceğiz peki?
‘RECEP KÖŞKE ÇIKAR MI? ÇİFTÇİ KIZI CAMDAN BAKAR MI?’
Diyelim ki, ne gırgır insanlar olduğumuzu dünya alem görsün.