R. T. ERDOĞAN'IN İÇİNE SIZAN TUZLUKLAR

Yazan: Turgut Koçak 2 Şubat 2014

Recep Tayyip Erdoğan öylesine gelişigüzel konuşuyor ki, gerçekten de ne dediğini bilmediğini söylemek hiç de abartıcı olmaz. Daha önce başka partilerden istifa edip kendi partisine geçenler için onca övücü sözler edip rozet takan Başbakan, iş kendi partisinden ayrılan milletvekillerine gelince değişiverdi. Aklına neler geldi neler. Yok ahlaki değilmiş, yok o milletvekllerine oy veren kimseler, “git AKP’de milletvekilliği yap” demişmiş de, onlar da kendisine emanet edilen bu görevi hiçe sayıp bilmem nereden gelen bir emirle istifa edip ayrılıvermişler AKP’den. Başbakan’ın bu milletvekilleri için söylediği söz; aşağılama amacı taşıyan sözler. Özet olarak diyor ki, Başbakan; “içimize tuzluk sızmış.” Hoş bu sızan tuzluk suçlaması tam da ne anlama geliyor anlamadık ya neyse. Belki de Sayın Başbakan ayrılan milletvekillerinin kendisine göre boylarının kısa olduğunu düşünerek bu sözü söylemiştir diyeceğim ama o zaman da futbolcu Hakan bu tanıma uymuyor. Demek ki, bu suçlamayı anlayan anlar deyip geçeceğiz o zaman.

Ancak bu ağır suçlamalardan yine de bir sonuç çıkarmak gerekiyor. Görülüyor ki, Başbakan’ı istifalar kızdırmanın ötesinde fazlasıyla da tedirgin ediyor. Başbakan, tedirgin olmakta da haklı. Haklı, çünkü istifaların arkası gelecek gibi görünüyor. Bu durumda da seçimlere bile varmadan AKP’de beklenmeyen bir deprem yaşanması büyük olasalık. Ve hatta Haziran 2014’de yapılacak olan Cumhurbaşkanı ilk tur seçimine kadar bile AKP’nin tek parça olarak ulaşması bile büyük bir mucize gibi görünüyor. Böyle bir durumda Recep Tayyip Erdoğan’ı iyi günler beklemiyor demektir ki, ayrılanlara ne kadar kızsa anlaşılmayacak bir yanı yoktur.

İleri sürüldüğü gibi 70’in üstünde AKP’den bir ayrılma olursa ki böyle olması büyük olasalık. İşte o zaman AKP’nin genel seçimleri bulması asla düşünülemez. Böyle bir gelişme söz konusu olursa Türkiye’de zaten iyice kızışmış olan politik ortam daha da kızışacak demektir. AKP’den ayrılmalarla iktidar azınlığa düşerse o zaman bazı seçenekler de gündeme gelecek demektir. Bu seçenekler sırasıyla, erken seçime gitmek, parlamentoda bulunan bir partiyle koalisyon ya da azınlık hükümeti kurmak şeklinde olabilir.

Erken seçimi AKP’nin göze alması gerçekten de çok zordur. Hele 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerde AKP gözle görünür bir yenilgiye uğrarsa bu yola başvurması hiç de kolay değildir. Geriye koalisyon ya da azınlık hükümeti kurmak kalıyor ki, Bu koalisyonun tarafları da MHP ve BDP-HDP olabilir. MHP bu konuda sicili bozuk bir parti olmasına karşın, yolsuzluklar nedeniyle kendi önünü koalisyon bastonu olarak kendisi tıkama yoluna gitmeyecektir. Geriye bir tek BDP-HDP kalıyor ki, bunun da kolay kolay olacağını düşünmek çok zor. Çünkü bu durumda BDP’ler ne de HDP’yi şaşa ile kurmuş olanlar ne Kürt halkına ne de Türkiye ilerici kamuoyuna böyle bir politikayı anlatamazlar. Geriye bir tek seçenek kalıyor o da AKP’nin azınlık hükümeti kurmasıdır. AKP’nin azınlık hükümeti kurarak kör topal da olsa 2015 genel seçimlerine kadar az da olsa iktidar olma şansı vardır. Şansı diyorum, çünkü AKP’nin iktidarı ne kadar uzarsa hakkında ortaya çıkan yolsuzlukların hesabını vermek de o ölçüde uzar.

Demek ki, AKP’nin en kârlı çıkacağı yol azınlık hükümeti kurmaktır. Azınlık hükümetini BDP-HDP “çözüm süreci” tehlikeye girmesin düşüncesiyle destekleyebilir. Çeşitli konularda BDP ve HDP’nin tutumlarına baktığımız zaman böyle bir olasalığı görüyoruz.

Sonuç olarak önümüzdeki günler çok önemli altlık üstlüklerin yaşanacağı bir dönem olacaktır.

Bu süre içinde kağıtlar yeniden karılacak, AKP başta olmak üzere özellikle de Kürt politik gruplarında ciddi çatlaklar yaşanacaktır.

Üstelik bugün için kervana katılan HÜDAPAR ve yeni kurulan ve Barzani yanlısı olan partiyi de katarsak sözünü ettiğim çalkantılar boyutunun nerelere varacağını çok daha iyi görürüz.

Sonuç olarak bu yaşananlara nesnel bakışı elden bırakmaksızın olup bitenleri bir kurmay gözüyle izleyen ve yönetebilecek olan sosyalistler bilinmeli ki çok daha kazançlı çıkacaktır.