Yazan: Turgut Koçak 13 Nisan 2021
Propaganda öyle bir silahtır ki beyazı siyah olarak gösterebilir başarılı da olursunuz. Geçmişte faşist pek çok yönetim bunu başardı. Şimdi de AKP ve saray iktidarı ülkemizde pek güzel başarıyor dersek abartmış olmayız.
Eh bu söylediğimizi anlamak için Erdoğan’ın bir gününü bile inceleseniz sonucu göreceksiniz. Erdoğan hız kesmeden herkese bağırıp çağırmıyor mu? Suçlama dozu nasıl da en üst perdeden söyleniyor dikkat ettiniz mi? Bir tek onun söylediklerinin dışında başka bir uygulamaya tanık olabiliyor musunuz? Olamazsınız.
Ortada ne demokrasi ne adalet yok ama sürekli bu konulara yapılan vurgular var. Kimse hak ve özgürlüklerini kullanamaz halde. Birisi çıkıp bir şey mi söyledi hemen yükleniliyor, “vay sen iktidarımıza gavurun kılıcı ile saldırıyorsun” deniliyor. Bazı şeylerin kırıntısı yok ama refah söylemi bunların ağzından düşmüyor. İnsan hakları ile ilgili eylem planını bile bunlar hazırlıyor. Ortada bizim gördüğümüz ne başarı söz konusu ne de bu başarı yoluyla dünya lideri olmak ama sanki bunlar bir gerçekmiş gibi habire yinelenip duruyor. Din, iman, milliyetçilik konuları ise bunların ağzından hiç mi hiç düşmüyor.
Salgından tutun da ekonomiye, demokrasiden tutun da insan haklarına, vatan, millet Sakarya nutuklarından tutun da din, iman söylemine kadar birisi söylüyor, ötekiler eksiksiz ha babam veryansın edip duruyorlar. Yani yığınlar propagandanın esiri edilmiş adeta.
Çoğu zamanda birbirini tutmayan propaganda ile karşılaşıyorsunuz ama önemi yok AKP ve saray iktidarı yine de konumunu değiştirmeyip ısrarla devam ettiriyor. Bu tür yaklaşımın toplum katında olumsuz yanlarının olduğunu ise bir türlü göremiyoruz. Ya da çok az görüyoruz. Yani AKP ve saray iktidarı güm diye toplum desteğini yitirip dımdızlak ortada kalmıyor.
Hani Erdoğan’dan başlayan propagandanın toplum katında çok da rağbet görmediği görülüyor ama yine de bu yönde geri adım atılmadan yola devam ediliyor. Hak ve özgürlükler elden gitmiş, kimsenin yarınından güvencesi yok. Demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, halkın geçimi, eğitim, sağlık hizmetleri bitirilmiş. Vurgun, talan hepsi gırla fakat kaç kollu propaganda makinesi harı harıl çalıştırılıp bombardımanın arkası kesilmiyor. En kaba suçlamalardan bile çekinilmiyor. Örneğin ne demek oluyor “MUHALEFET GAVURUN KILICIYLA SARDIRIYOR” sözü? Bu kadar kaba bir yaklaşımı söyleyenlerin tındıkları bile yok. Onlar için her şey o kadar olağan ki.
Şimdi söyler misiniz, Allah için Türkiye’nin dış politikada bir başarısı mı var. Olmadığı kesin de varmış gibi toplumun yine de kafası ütülenip duruyor. Kanal İstanbul bir yapılsa ülkenin canı çıkacak ama öyle bir anlatılıyor ki sanırsınız bir avuç düzenbazın, hırsızın, yabancının, ihale vurguncularının, rantçıların cebine değil de para halkın cebine girecek. Bu projenin İstanbul için ne büyük bir tehlike taşıdığını bunca bilim insanı tek tek dile getirirken iktidar tam tersi bir propaganda yürüterek bizlerin kulağına maval okuyup duruyor.
Şu salgında yaşadıklarımıza bir bakın hele. Bilim insanları başka şeyler söylüyor, AKP ve saray iktidarı bambaşka şeyler ama dersiniz ki bunlar bilgi, birikim ve kararlılıkları ile Korona virüs salgınını sanki kurutmuşlar gibi bir hava içindeler. Ortada olumlu bir tek gelişme yok. Alınan kararların tamamı ilkel ve yararsız. Öyle olduğu için de salgın ülkemizde diyebiliriz ki afet halini aldı. Bütün bu gerçeklere karşın yine de bu konuda bile bir tek kişinin ağzına bakılıyor.
Bilim değil de bilmem ne kurulu olarak görev yapanların hal ve gidişlerine bakıyoruz gerçekten içimiz acıyor. Salgının yaygınlığı nedeniyle neredeyse dünyada en önlerdeyiz. Yitirdiğimiz insanlarımızı ise sanki hiç önemli değilmiş gibi farkına bile varmadan sürekli sonsuza uğurlayıp duruyoruz.
Sonuç olarak AKP ve saray iktidarı yoğun bir propaganda yürütüyor. Ama ne yapılırsa yapılsın toplum yine de kendisine yutturulmak istenen yalanların ve zehirli ilaçların usul usul da olsa ayırdına varıyor.
Son söz: Bugüne kadar yalan propaganda kime yar olmuş ki AKP ve saray iktidarına yar olsun. Onların günleri de sayılı artık da umarız o zamana kadar çoğu yurttaşımız çıldırıp aklını yitirmez.