POLİTİK MÜCADELE VE KÖR BAKIŞ - VII

Yazan: Turgut Koçak 11 Temmuz 2014

AKP yanlısı sapısilik gazeteler başlıklar atıp akıllarınca Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tiye almışlar. Star’ın gazetesinin başlığı “Monşer Fırını”, Takvi Gazetesininki; “Ekmek Arası”, Akit gazetesi ise “Sansürcü, Taklitçi, Gezici Ekmel” diye başlık atmış. Demek ki, neymiş, bu Müslüman geçinenler de bir halt varmış azizim. Niye derseniz yazıya Abdurrahman Diliküfürlü, pardon pardon Dilipak’la başlayalım. Dilipak’ı tanırsınız. Bir zamanlar rahmetli Toktamış Ateş’le televizyon programlarına çıkar ve yumuşak bir ses tonuyla tartışırlardı. Toktamış Ateş değil ama Dilipak camide vaaz verir edasıyla konuşur, ne denli barışçıl ve uzlaşmacı bir tartışma ile topluma ortayolun bulunabileceğinin iletisini verirlerdi. Verirlerdi vermesine ya acaba gerçek öyle miydi? Değildi tabi. Abdurrahman Dilipak’ın gazetesi Akit zehir zemberek yazılar yazar laikleri hedef gösterir, aydınlara, sanatçılara etmediği küfürü bırakmazdı.

İşte bu gazetedir ki, şimdilerde bir Recep Tayyip Erdoğan’cı kesildi, bir Recep Tayyip Erdoğan’cı kesildi ki demeyin gitsin. Geçen gün bilmem ne televizyonuna çıkan Dilipak; Ekmeleddin İhsanoğlu’nu eleştiriyor. Öyle ki, sanırsınız Ekmeleddin İhsanoğlu Allahın bir safıdır ve birileri tarafından kandırılıp Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmiştir. İşi tadında bıraksa iyi, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Erdoğan karşısında şansının olmadığını, Erdoğan’ın karşısında hafif siklet kalacağını söylüyor. Nezaketi hepten bir kenara bırakıp Ekmeledin İhsanoğlu için kum torbası benzetmesi yaparak aklınca Recep Tayyip Erdoğan’ın ringe çıkmadan önce üstünde ısınma hareketi yapacağı kum torbasına benzetiyor İhsanoğlu’nu.

Aslına bakarsanız bu tür din alıp din satmaya alışmışlara fazladan söz söylemeye gerek yok. Çünkü onların sözden anlamaları mümkün olsaydı şimdiye kadar bir yerlerinde bir şeyler belli olur, yalandan, iftiradan, zalimin yanında durmaktan, dünyalık biriktirip güç elde etmeye kadar şer alışkanlıklara kişiliklerinde yer vermezlerdi.

Akit Gazetesi’nin başlığına bakın bir. Neymiş; “Sansürcü Taklitçi, Gezici Ekmel"miş. Ne garip demek ki, insanın sol memesinin altı kararmayagörsün bir, gözlerine de perde iniyor demek. Türkiye acaba bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan’dan daha sansürcü birini gördü mü? Gazetelere, televizyonlara, internete getirilen sansürü sanırız Ekmeleddin İhsanoğoğlu getirmedi. O arkasından nazireler düzdüğünüz Recep Tayyip Erdoğan’ınınz ta twitterlara varıncaya kadar sansür getirdi de Anayasa Mahkemesi’nin kimi müdahaleleriyle bu ayıptan geri dönüldü. Öteki ayıplarsa her türlü yöntemle devam ettiriliyor. İşte Akit gazetesi bu gerçekleri görmüyor da Ekmeleddin İhsanoğlu’nun küfür basınını dikkate almamasını sansürcülükle suçluyor. Ne denilebilir ki, faşizm böyle bir şeydir işte. Badem bıyıklı Hitler konuşunca basın da kendisine vazife çıkarır, artık Allah ne verdiyse yumurtlar da yumurtlar. İhsanoğlu’na; “Taklitçi” ve “Gezici Ekmel” diyorlar ya, bunları hiç unutmamak gerek. Ne yapmış ki, Ekmeleddin İhsanoğlu? Ekmek, bu toplantıda bilinçli şekilde öne çıkarılmış. Oysa ekmek bu beylere göre 1970’lerde kullanılmışmış. Sanki o zaman insanlar ekmeğe muhtaçmış da şimdi değillermiş gibi. Bir de Müslüman geçinmez misiniz insanın tepesini attırıyorsunuz. Sayenizde ülkenin yarısından fazlası ekmeğe muhtaç durumda. Bu yüzden ülkeyi AKP iktidarı sadaka ekonomisi ile yönetip insanları onurlarından etti. Bir yandan da bu muhtaçlığı kullanarak oylarını alıp cukkaya attı ki, Ekmeleddin İhsanoğlu sanırız bunu anlatmıştır. Ekmeği olan insanın kimseye kulu köleliği de kalmaz. Bu yüzden de siz yurttaşı oy davarı yerine koyamaz, sandıktan da Recep Tayyip Erdoğan gibi bir alameti farika çıkmaz çıkamaz. Bize göre sizin korkunuz budur.

Gezici Ekmeleddin’e gelince; anlaşıldı bu size çok dokunmuş olmalı çok. Öyle ya sizler ne anlarsınız insanlıktan, ülkeden. Bu gezi gösterilerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın emir verdiği polis, kaç kişiyi öldürdü, kaç kişiyi yaralayıp sakat bıraktı biliyor musunuz? Bilseniz de bir önemi yok değil mi? Çünkü sizin vicdanınız kararmış. Ekmeleddin İhsanoğlu Gezicilerden yana çıktığı için içinize ateş düştü değil mi?

Star’a bakın bir, “Monşer Fırını"ymış. Yahu siz laf anlamaz mısınız, bu tür sözlerle Recep Tayyip Erdoğan’ın gözüne girerseniz daha iyi mi bilmem ne yedi başı olacaksınız? Takvim; “Ekmek Arası” diye dalga geçmiş. Ne ekmek arası muhteremler, insanlar ekmek bulamıyor ekmek. Tabi sizlerin bir elleri yağda, bir elleri balda olduğu için dalganızı geçin bakalım. Bu saltanatınız nereye kadar sürecek göreceğiz. O çok güvendiğiniz havuz ustası Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarda ne kadar zamanı kaldı haberiniz var mı? Biliyoruz, biliyoruz var. İşte bu yüzden sapır saçma şeyler yazarak dalganıza bakar gibi yapıyorsunuz ama içinizde korku fırtınaları esiyor korku…

Sabah TRT’nin gazete başlıklarını verdiği haberine baktım biraz. İnsanda birazcık utanma sıkılma olur. TRT mi yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın babasının çiftliği mi orası belli değil. Gazete başlıklarını sözde aktaran zat dersine önceden çalışıp gelmiş. Recep göklerde, İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’ın esamisi okunmuyor. Eğer hasbel kader Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’ın adı geçerse o da eleştiri bombardımanı yapılarak veriliyor. Size söylüyoruz ey TRT’ciler. Herkesten aldığınız vergilerle kimin ve neyin borazancılığını yapıyorsunuz siz? Unutmayın bunların hesabını tek tek vereceksiniz tek tek.

Recep Tayyip Erdoğan için valisinden, kaymakamına ve bütün devlet görevlilerine kadar elpençe divan, emre amade olup sahaya çıkmışlar. Dün Yozgat ve ilçelerindeki görünüme baktığınız zaman gerçeği bütün çıplaklığı ile görüyorsunuz. Bu bilinen şey zaten. Yine bilinen şeylerden birisi de ülkeyi parsel parsel yabancılara satmış olan Recep Tayyip Erdoğan’ın vatan millet sözleriydi. Tek bayrakmış, tek milletmiş miş miş miş…istiklalimizmiş Allah Allah ne istiklali muhterem? Sayenizde neyin istiklali kaldı ki siz neden söz ediyorsunuz acaba? Sayenizde satılmadık yer mi kaldı? Bankalar kimin elinde? Bir sürü kurum ve kuruluşlar kimlere peşkeş çekildi? Bir de çıkmış hamasi sözlerle millete masal anlatıyorsunuz?

Sizin İsrail’le ilgili söyledikleriniz de külliyen yalan. İsrail’in istihbaratı Kürecik’ten alınsın, uçak yakıtları Mersin’den gitsin sonra da çıkın; “tarafız” diye atın tutun. “One minut"unuzdan bu yana az zaman geçmedi. Ama siz hiç değişmiyorsunuz hiç. Ne konuşursanız konuşun, kimden yana olduğunuzu söylerseniz söyleyin siz Gazze’ye bile gidemediniz Gazze’ye. Sonra oğlunuzun gemileri madem bu kadar tarafsınız da nasıl olmaktadır da İsrail limanlarına yük taşıyıp paralar kırmaktadır?

Size, sizi destekleyenlere söylenecek o kadar çok söz var ki, say say bitirmek olası değil. Tarihteki benzeşleriniz neyse sizler de osunuz. Bütün faşist diktatörlerin propagandaları yalan üstüne kuruluydu sizinki de öyle. Bütün faşist diktatörler durup dururken vatan millet nutku atardı, maşallah ortada vatan bile bırakmadınız ama nutkunu atmaktan bir an bile geri duymuyorsunuz. Bütün faşist diktatörler rakiplerinin üzerine her türlü yalan ve iftira ile giderlerdi sizin onlardan beş fazlalığınız var aşağı kalır yanınız yok. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu bizler eleştirsek neyse ama siz yok mu siz, sizin eleştiriniz olsa olsa belden aşağı vurmak olur o kadar. Sürekli olarak yandaş yaptığınız kimselere düşman gösterme alışkanlığınızda tavan yaptınız tavan. Sokağa çıkardığınız insanlar öyle ki, bu gidişye komşularının bile kanını içmeye hazırlar. İstanbul’da Caferilere ait camiyi yakanlar da inanın ki sizin eserinizdir. Çünkü 12 yıllık iktidarınız döneminde karşınıza yeteri kadar düşman yığdınız. Şimdi ise düşman olarak gördüklerinizi yandaşlarınıza bir de boğdurursanız yok mu, keyfiniz yerine gelecek.

Cumhurbaşkanı icranın başıymış. Öyle buyurdunuz. Sizden başka kimse bu işin Anayasa’da yazılı olduğunu bilmiyor. Herkes körkütük cahil, alimallah bir tek siz alimler alimisiniz. Ancak parlamenter sistemi siz içinize sindiremediğiniz için yorumunuz nedense herkesten başka oluyor. Bugünkü koşullarda Anayasa Cumhurbaşkanlığı koltuğunu Padişahlık koltuğu olarak görmüyor ama bir tek siz görüyorsunuz.

Tutturmuşsunuz her şeyi ben bilirim, ben yaparım diye ter ter tepiniyorsunuz.

Bekleyin muhterem ter ter tepineceğiniz ne saltanatınız kalacak ne de hükmünüz.

Bu da bizden size Cemil Arıkan’dan bir halk şiiri

Sanırsın; bu âlem senden sorulur; Önünde el pençe divan durulur. Bir gün elbet mahkemeler kurulur; Hâkimler kalemi kırarlar; bir gün!