Yazan: Turgut Koçak 17 Kasım 2013
Berkin Elvan için Taksim Platformu’nun çağrısıyla adliye binasının önünde toplananlara polis müdahale etti. Gaz bombaları, basınçlı su ve plastik mermiler kullanıldı. Bu müdahale sırasında Suna Yıldız’ın bacağı kırılırken pek çok gösterici de yaralandı, 18 kişi gözaltına alındı. Gösteri sırasında orada bulunan CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise polisin başvurduğu şiddeti eleştirerek bu saldırıya karşı çıktı.
Gösteriyi ve polisin saldırısını televizyonlardan izledik. Gördük ki, polis artık iyice haddini aşmış bulunuyor. Gösteri için gelenlere polis amiri “Bugün adliye kapalı. 5 dakika sonra müdahale edilecek” uyarısını yapıyor ve arkasından da TOMA ve çevik kuvvet ekiplerinin televizyonlarda gördüğümüz müdahalesi başlıyor. Müdahale o kadar şiddetli ki, her an göstericilerden birileri yaşamını yitirebilir. Nitekim Suna Yıldız’ın bacağı kırılıyor, çok sayıda gösterici de yaralanıyor.
Polislerin hıncını açıkça görüyoruz. Basınçlı su ile ortalık cehenneme çevriliyor. Gaz bombaları havada uçuşuyor. Plastik mermiler hedef gözetilerek atılıyor. Bir başka deyişle gösteri haklarını kullananlar korkutulup sindirilmek isteniyor. Gezi olayları ile başlayan müdahalelerde 6 gencimiz yaşamını yitirdi. 8000 yurttaşımız yaralandı. 12 yurttaşımızın gözü çıkarıldı. Kısaca devlet, polisin eliyle cinayet işliyor. Ali İsmail ve Ethem Sarısülük’ün zanlıları ortaya çıktı. Bunları yargılamak durumunda kalan yargıya baktığımız zaman ağır bir baskı altında kaldığını görüyoruz ya da görüşleri bu davanın kapatılması ve bitirilmesi yönünde olduğu için hakkaniyetli davranamıyorlar. Eskişehir’de sürdürülen dava yargılamanın selameti için Kayseri’ye alınıyor. Ethem Sarısülük’ün katili ise geçici olarak Urfa’ya gönderiliyor, mahkemeye bile gelmesine gerek yok, usulü yargılamalar yapılıyor. Bu gidişten yüreklenen arıza polisler, bundan sonra rahatlıkla cinayet işleyebilirler. Çünkü iktidar tarafından açıkça korunduklarını biliyorlar.
Yaşadığım küçük bir olayı anlatacağım. Partimizin Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ il örgütü kurmak için bir arkadaşla oraya gidiyoruz. Arabamız Düzce’de çevriliyor GBT sorgulaması yapılıyor 1 yılın altında hükmüm olduğu için alınıyor Düzce Emniyet’ine götürülüyorum. İşlemler ertesi güne kadar sürüyor, akşama doğru da Düzce Cezaevi’ne götürülüyorum. Koğuşun kapısından içeri girdiğimde beni karşılayan tutuklu ve hükümlüler suçumu soruyorlar, TSİP Genel Başkanı olduğumu söylüyorum. İyi davranıyorlar. Koğuş sorumlusu ve beş altı kişi televizyon izliyorlar. İçlerinden birkaçı biz ülkücüyüz diyorlar. Onlara; “sizin ülkücülüğünüz beni ilgilendirmez” diyorum, gülüyorlar. Tam da bu sırada televizyonda vali benimle ilgili açıklama yapıyor. Benimle ilgili bilgiler çok net olmasına karşın, vali benim PKK’lı olduğumu, Düzce’de yapılan güvenlik operasyonu sırasında yakalandığımı söylüyor. Ülkücülerden biri diyor ki, “bu açıklama bilinçli bir açıklama yani siz havale ediliyorsunuz” diyor bana. Hep birlikte gülüşüyoruz. O ülkücü tekrar; “o günler eskilerde kaldı. Artık her haylandığında oraya buraya saldıran köpeklik günleri geçti” diyor. Buradaki tutuklular ilgimi çekiyor ve bir hafta orada kalıyorum ama 36 kişiyle de çok yakın ilişkiler kuruyorum. Sonra beni Bolu F Tipi Cezaevine gönderiyorlar.
Geçmişte iktidarlar ülkenin çocuklarını birbirlerinin üzerine sürer, bir güzel de iktidarlarını sürdürürlerdi. Bugün bunlar büyük ölçüde yaşanmıyor. Onların yerini artık polis aldı. Polisler insan öldürüyor ama katil sayılmıyor. Çünkü bu görevi kendilerine doğrudan iktidar vermiş oluyor. Doğal olarak da kurtarıcılığını iktidar üstleniyor. Polisteki yapılanma son 11 yıldır budur. Çok duyarız, devlet cinayet işlemez cezalandırır diye. Bugün polis devleti haline getirilen ülkemizde yaşananlar bunlar. İstanbul’a bakıyorsunuz; polis göstericilerin canına kast eder şekilde davranıyor. Aynı saatlerde Diyarbakır’da Başbakan meydana çıkmış ne oldukları belli olan birileriyle boy boy resim çektirip halkı selamlıyor. İbrahim Tatlıses bile unutulmamış. Cezaevlerinin boşaltılacağından, kardeşlikten dem vuruluyor. Oysa aynı saatlerde polis, göstericilere kardeşliğin daniskasını gösteriyor.
Sonuç olarak seçimlere kadar PKK ile barış çubuğu bile tüttürülmüş. Seçimlere kadar PKK eylemsiz kalacak, meyvesini de Recep Tayyip Erdoğan devşirecek.
Peki, seçimlerden sonra ne olacak dersiniz?
Biz söyleyelim.
CEHENNEM!