POLİS+YARGI= AKP İKTİDARI

Yazan: Turgut Koçak 17 Ekim 2014

Recep Tayyip Erdoğan tak diye komut verdi, AKP iktidarı şak diye yerine getirmeye çalışıyor. Yani sizin anlayacağınız bundan böyle AKP zihniyeti iktidarda polis ve yargı gücüne dayanarak kalmak istiyor. Her ne kadar Bekir Bozdağ kırk dereden su getirip çıkarılmak istenen yasaların amacının başka olduğu yolunda açıklamalar yapsa da işin özü çok açık. AKP ne pahasına olursa olsun muhalefeti sindirmek ve iktidarda kalmak istiyor. Bu yüzden de faşist yasalardan medet umuyor.

Nasıl mı diyorsunuz? Anlatalım. Bundan böyle polis, somut kanıt aramayacak onun yerine şüphe ile harekete geçip iktidarın hedef gösterdiği hemen herkese dünyayı dar edecek. Biliyorsunuz Hitler Almanya’sında da Hitler’in özel muhafız birliği SS ve gizli polisi Gestapo, kim Hitlere muhalifse “makul şüphe” bahanesiyle topladı ve o insanlardan bir daha haber bile alınamadı. Neymiş efendim? Polis, muhalifleri izleyecek, gerektiğinde de mal varlıklarına el konulacakmış. Aynı anlayış Hitler’in polislerince de uygulandı. Hitler’in polisleri ev ev dolaşıp muhaliflerin evlerini, işyerlerini bastı. İlerici, devrimci sosyalist, yahudi, çingene, herkesi topladı, işkenceden geçirip katletti. Eğer AKP’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle TBMM’ye sevkettiği yasalar yasalaşırsa aynı şeylerin olmayacağını kimse söyleyemez. Bizler bu durumda iktidarın sözcülerinin söylediklerine kanacak kadar safsak zaten iş bitmiş demektir. O zaman denilebilir ki, çekin kuyruğunu gitsin.

İktidar bu yasalara dayanarak neler yapmaz ki, gün gelir PKK der, gün gelir “paralel yapı”. Sonra da herkes nasibini alır olacaklardan. Unutulmasın Hitler döneminde Alman Meclis binasının yakılması savıyla Nazi karşıtları bir bir gözaltına alınmadı mı? O dönem onca yargısız infazı yapanlar da tıpkı AKP gibi sözler söylemiyorlar mıydı? İşte durum bu kadar vahimdir. Ancak bu vahim duruma karşın, Almanya’da muhalifler nasıl olsa ipin ucu bize kadar uzanmaz deyip harekete geçmeyerek Hitler’in işini kolaylaştırmadılar mı?

Sanırsınız ki AKP yasalara çok bağlı. Anayasa’ya öyle bağlı öyle bağlı ki, bu yasalarla “Anayasal suç” bahanesiyle AKP karşıtları dinlemeden kurtulamayacaklar. Deyim yerindeyse iktidar karşıtlarının nefes alışlarını bile dinleyecek. Aynı şey Hitler Almanya’sında , “Anayasal suç” işlediği savıyla halkın demokratik hak ve özgürlükleri nasıl rafa kaldırıldıysa AKP iktidarı da aynısını yapmak için bu yasaları çıkarmakta, geniş tutuklamalara ortam hazırlamaktadır.

Bilindiği gibi avukatlar yargının bir parçası sayılır. Avukatlar düşünülmeksizin adil bir yargılama yapılacağı da düşünülemez. Oysa AKP ne yapmak istiyor? Avukatların müvekkillerinin dosyalarına bakmasını engellemek için yasal düzenlemelere gidiyor. Aynı durum Hitler döneminde de geçerli olup avukatlar müvekkillerinin dosyalarına bakamıyorlar dolayısı ile savunma da yapamıyorlardı.

Yine bu yasa ile iktidar yargı kararlarını etkilemeyi hesap etmekte, istediği sonucu almak için gerekli düzenlemeleri yaşama geçirmek istemektedir. Hitler de mahkemelerin verdiği bazı kararları tıpkı bizde bugün AKP’lilerin yaptığı gibi eleştirmekle kalmıyor gerektiğinde de yok hükmünde sayıyordu. Böylece etki altındaki yargı da olur olmaz cezalar kesiyor, hükümleri de daha da ağırlaştırıyordu.

Sonuç olarak zaten eleştirilen yargı tam anlamıyla bitirilecek, artık bundan böyle bağımsız yargıdan söz etmenin de bir anlamı kalmayacaktır. Aynı sonuçlar Hitler Almanya’sında da birebir uygulanmış, Alman halkı ve bütün Avrupa, Afrika, Asya topraklarında yaşayan halklar bu sonuçların bedellerini çok ağır bir şekilde ödemişlerdi. AKP’nin yargısı haline getirilmek istenen yargının da bundan sonra tek bir görevi olacak, muhalefeti sindirip iktidarı korumak.

Bugün AKP iktidarı, POLİS+YARGI= AKP İKTİDARI ortamını hazırlayıp faşizmi uygulamak istiyor. İşte bugün tartışılan konu bundan ibarettir.

Şimdi soruyoruz, Faşizme boyun mu eğeceğiz?

Burjuva demokrasisini bile rafa kaldırıp diktatörlük kurmak isteyenlere geçit mi vereceğiz?

Sorun bu kadar yalındır.

Ya hak ettiğimizi yaşayacağız ya da mücadele ederek yine hak ettiğimizi yaşayacağız, başkaca bir seçenek yoktur.