PLAĞIN İĞNESİ TAKILDI

Yazan: Turgut Koçak 13 Temmuz 2013

Değişen bir şey yok. Plağın iğnesi takılmış gibi hep aynı şey, korkunç bir cızırtıyla beynimizi oyuyor sanki. Recep Tayyip Erdoğan, Ağrı ve Bingöl’de konuşuyor. Hep aynı cızırtı. “Camide içki içtiler, türbanlı kardeşimize hakaret ettiler.” Düşünün ki, bu yalanı bir başbakan söylüyor. Bu sözleri kanıtlayacak ne bir görüntü var ne de bir tanık. Caminin imamı bile kendisini; “ben dindarım, yalan söyleyemem” diye yalanlıyor. Üstelik bu yüzden de 6 saat süreyle Terörle Mücadele’de sorgulanıyor, yetmiyor görev yeri değiştiriliyor.

Peki, bir başbakan, böylesi bir yalan silaha niçin başvurmaktadır acaba? Bu tehlikeli yalandan umduğu nedir de yalan olduğu kanıtlanmasına karşın aynı sözleri yineleyip durmaktadır? Kolay değildir, bir iktidar düşünün ki, 5 genç kardeşimizi katletmiştir. Ali İsmail Korkmaz karanlık bir köşede polis ve onlara yardım eden katillerce katledilmiştir. Abdullah Cömert de öyle. Ethem Sarısülük ise onca insanın arasında polis kurşunuyla canından olmuştur. Peki, bu suçu pervasızca işleyenlere kimdir emir verdiğini söyleyen ve onları kahraman ilan eden? Recep Tayyip Erdoğan. Böylesine ağır suçların sorumlusunun kafası gitmeyecek de benim mi kafam gidecek? İşte kafa gitmiş, aynı şeyi yineleyip durmaktadır.

Gelelim ikinci nedene: İkinci neden çok daha tehlikelidir. Recep Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının altından toprak hızla kaymaktadır. Bu yüzden de en tehlikeli silaha başvurarak yandaşlarını kemikleştirip cepheleştirmek istemektedir. Bu durumda bir içsavaşı bile göze alıyor demektir. Bu yüzden Mısır’da olup bitenleri aklına takmış. Mursi sandıktan çıktı diyor da başka bir şey demiyor. Neymiş efendim Mursi’ye darbe yapılmışmış. Mursi ABD ile birlikte halka darbe yapıyorken iyi, Mursi ABD’nin gözdesi olmaktan düşüp de ordu tarafından alaşağı edilince kötü.

Başbakan artık kalabalıklarda da ıssızlık içinde. Durmadan ıslık çalıyor ki korkusu geçsin. Şimdi de kalkmış, ordunun görev ve yetkileri arasında sayılan cumhuriyeti koruma ve kollama görevini değiştiren yasayı hızla meclisten geçiriyor. Öyle ya ordunun hâlâ kendisine karşı darbe yapacağından korkuyor. Sanıyor ki, yasa ile darbeyi önlerim. Eğer bir ülkede demokrasi kurum ve kuruluşları ile işlemezse o ülkede her şeyin olabileceğini beklemek gerek. Türkiye’de kısıtlı da olsa yasalar yok mu? Var. Öyleyse nasıl oluyor da yasalarla güvence altına alınmış yurttaşın gösteri hakkı polis tarafından zorla engellenebiliyor? Nasıl oluyor da engellenmekle kalmıyor, gençlerimizin canına kasteder hale gelerek 5 gencimizin canını alıyor?

Artık bunların yok akıl kuru sevda olan hayalleri de bitmiştir, kendileri de. Daha yakın zamana kadar Osmanlı hayali gören Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptıkları yüzünden içerde ve dışarda Türkiye ne hale düşürüldü haberiniz var mı? Bugün Arap ülkeleri de dahil kim takar Davutoğlu’nu? Bir süredir sesi kesilmişti de rahatlamıştık. Meğer fırsat kolluyormuş. Adam Suriye kamplarında ortaya çıktı. Kamptakilere kışkırtıcı konuşmalar yapıyor. O kışkırtıcı konuşmalar ki, onları Suriye’de yerlerinden yurtlarından etti. Kalktılar Suriye yönetimine karşı olduklarını ilan edip ülkelerini terkettiler. Şimdi ise dünyanın dört bir tarafından gelmiş ipten kazıktan kopmuşların ezalarını cefalarını çekiyorlar. Anlaşıldı, can çıkmayınca huy çıkmazmış. Davutoğlu aynı hamam aynı tas zırvalarına devam ediyor.

Bugün Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı her açıdan sıkışmıştır. Kendisini desteklediklerini sandığı gerici Arap yönetimleri ABD emperyalizminin küçücük bir el hareketi ile desteklemekten vazgeçtiler. Şimdi Arap dünyası kendisini nasıl anıyor gözlerimizi açıp bir görelim. Mursi’den sonra deliğe kim süpürülecek dersiniz? Bunu Zapsu’ya Amerikalılar söylemişti de Recep Tayyip Erdoğan çıtını bile çıkarmadan sineye çekmemiş miydi? Artık demek ki zamanı geldi. Amerika giderek Recep Tayyip Erdoğan’a karşı eleştiri dozunu arttırıyor.

Evet, Recep Tayyip Erdoğan’nın sonu gelmiştir. Sıcak para içinde yüzdüğü dönemler bitmiştir. Artık kendisine petrodolarlar da gelmeyecek, başka paralar da. Rant yöntemi ile vurgun peşindedirler. Dolaylı vergilerle halkın canına okunmaktadır. Toplumun tüketim konusundaki başını almış gitmişliği Recep Tayyip Erdoğan’ın işine gelmektedir.

Haydi, bu iktidarın tepetaklak gönderilmesi için mücadelemizin yanına bir de tüketimi zorunlu gereksinimlerimiz noktasına çekerek sürdürelim mücadelemizi. Ne ev alalım ne de gereksiz harcama yapalım. Böylece Abdestli kapitalistleri defedip gönderelim başımızdan.

Ki, cızırtılı seslere daha fazla katlanmayalım.

Soruyoruz; var mıyız yok muyuz?