PEKER’İN ÇAKMA SOLCULARI

Yazan: Turgut Koçak 9 Haziran 2021

Bir toplumda değer yargıları çiğnenmeye başlandığı andan itibaren ilk düşünce bir kereden bir şey olmaz diye başlasa da iş orda kalmıyor. Bir kereden bir şey olmaz yaklaşımı bir de görülüyor ki toplumu salgın bir hastalık gibi sarıvermiş. İşte o saatten sonra da toplumun engelleyici duvarı yıkılıp yerle yeksan olduğu için kötü olan ne kadar şey varsa artık olağan karşılanmaya başlanıyor. Bir düşünün, ülkemizde hırsızlığın en kötü suç olduğu dönemden ülkemiz hırsızlığın içselleştirilmesi aşamasına nasıl geldi dayandı dersiniz? Sonra da herkesin “çalıyorlar ama çalışıyorlar da” rahatlığına ulaşmış olmasını başka türlü nasıl anlatabiliriz? Vurgun vuran, zenginlikten yanına varılmayan insanla kuru ekmeğe muhtaç olanların kabulüne dönüşmüş onca haltları savunur hale gelmeleri anlaşılır bir durum mudur? Nasıl insanlar gözleriyle görmez, kulaklarıyla duymaz hale getirilir?

Tabi dinliyorsunuzdur Sedat Peker’in “çakma solcular” diye seslenişini. Bu sesleniş niye kimimizde gülümsemeler yaratıyor da utanıp sıkılıp yerin dibine girmiyoruz? Ya da birileri niye girmiyor? Bu sorunun yanıtı çok basit aslında. 12 Eylül faşizmini yaşamış olan bizlerin içinden birçoğumuz sağa direksiyon kırıp en gerici iktidarlara bile payanda olurlarken sosyalizmde ayak direyenlere karşı en ağır suçlamalar kimlerden geldi dersiniz? İşte bu dönekler topluluğundan. Bu dönekler topluluğu sağcı partilerin içine doluşunca başkalaşmaları da kaçınılmaz oldu elbette. Sağcı iktidarların akıl hocalığına soyunmak az bir şey miydi?

Kuşkusuz bunların çoğunu sistem ödüllendirdi. Bunlar da yiyip içtikçe başkalaştılar en halk düşmanı politikacılarla da mesaileri oldu yerine göre de mafyacılarla abilik oynandı. Yani sözün özü şu herkes birbirini iyi tanıyor. Şimdi Sedat Peker “sizi çakma solcular sizi diye dalga geçip seslenmeyecek de kim seslenecek? Sağdan sola, en kötüsü de soldan sağa geçiş trafiğini başka türlü açıklamanın olanağı var mı?

Öyle baskın bir ortam içinde yaşanılıyor ki birbirine benzeyenlerin cakasından bizim gibilere alan bile kalmıyor. Gördüğü zenginlik düşü yüzünden en sağlam değerlerin bile kirlendiğini görüp şaşırıp kalıyorsunuz. Günü geldiğinde sabun köpüğü gibi sönüp gidecek şeyler gerçekmiş gibi kanıksandığı için sağcısı, soldan dönmesi yani çakma solcusu aynı arzularda birleşiyorlar. Aynı arzularda birleşenler ise kendilerine karşı direnen gerçek solculara ne kadar aptal olduklarını göstermek için dudaklarının kıyıcığından gülücükler gönderiyorlar. Şimdi bizler dini imanı para olmuşlarla yarışıyoruz ya aslına bakarsanız bizler salgın bir hastalığın virüsü ile savaşıyor gibiyiz. Bu virüsün zararı büyük. Önlenmesi zor. Hızla yayılışı söz konusu ki sanılıyor ki bu hep böyle gider. Düşünülmez ki virüsü alt eden aşılar nasıl söz konusuysa sağcılaşmayı, sağcılaşmanın getirdiği değer yargılarının ayaklar altına alınışının da bir karşı silahı vardır. O silahsa SOSYALİZMDEDİR.

Bakın ne güzel her şeyin bir çaresini buluyor kapitalizm. Salgın mı var, eve mi kapanıp işinize gidemez oldunuz hiç canınız sıkılmasın, taşıyın işinizi evinize evinizde çalışıp üretin ya da hizmetleri yerine getirin ki işe gitmek de zorunda kalmazsınız. İşyerine gidince 8 saat olan çalışma süreniz 10-12 saate çıkmış hiç önemi yok.

Sergilediğiniz yeteneğinizi nasıl olsa ödüllendirecek bir sistemin gönüllü kölelerisiniz artık. Bu yeni durumda işlerini yapanlara aferin demekten başka ne denilebilir ki? Kendilerini bu yeni duruma göre ayarlayamayanlar ise artık şanslarına küssünler. Çünkü onlardan kapitalizm yetenek ve beceri beklemiyor. Onlar ise çalışıp çabalasınlar az kazanmış olmanın ezikliği ile başları önlerinde dolaşsınlar kapitalizm için yeter de artar bile.

Hem bakın, artık patronun gözü önünde de değilsiniz. Kimse size hotzok da çekmiyor. İstediğiniz zaman mola verir, istediğiniz zaman çayınızı alıp içebilirsiniz fakat sizlerden istenen şey de ne olacak ki canım şunun şurasında bugüne kadar olmadığınız kadar disipline olmaktır. Haydi, disipline olun ki ortaya çıkardığınız şeylerin patrona en iyisini ve en fazlasını verin, verin ki kazanasınız. Hem bakmayın çok çalışmaktan sürmenaj falan olabileceğiniz ve akli dengenizin bozulacağı yolunda uyarılara. Siz işinizi iyi yapın ki patron abinizin gözdesi olabilme mertebesine ulaşabilesiniz. Sakın kaytarmayasınız ha, patron abiniz gözünüzün yaşına bile bakmaz sizi kapının önüne koyuverir maazallah. Ha bu arada bozulan psikolojiniz yüzünden psikolog muayenelerini da aşındırıyor olabilirsiniz ama takmayın kafanıza siz şimdi bunları sadece çalışmaya bakın, bakın ki çakma solcu abileriniz sizin yolunuzu aydınlatsın diyeceğim de olmaz olmaz!

Çünkü biz sosyalistler buna izin vermeyiz. Her yerde her an karşınıza çıkar YAĞMA YOK SOSYALİZM VAR deyiveririz.

Sağcısı, dincisi, faşisti, çakma solcusu, unutmayın bunları hiç unutmayın!