Yazan: Turgut Koçak 25 Mayıs 2021
Şimdi oturup saysak orada burada duran çizgisi belli olmayan ve kendilerine sosyalistim diyen kimselerin sayılarının hiç de küçümsenemeyecek kadar çok olduğunu görürüz. Bunlar güçlü örgütlü dönemlerde de varlardı, şimdi de varlar yarında olacaklardır.
Bu çevrelerden biriyle karşılaştığınızda size yöneltecekleri eleştirilerin başında sosyalistler ya da genel olarak solcular niye birleşmiyorlar sorusu gelecektir. İnanın bizler bunları konuşa konuşa canımızdan bezdik. Sanki birleşmiş olunsa hop geleceklermiş havası yaratmaları yok mu en çok da can sıkıcı olanı işin burasıdır. Herkesin kendisine göre bir birleşme modeli mutlaka bulunur. Bu türler de akıl verdiklerini sandıkları birisini bulunca anlata anlata bitiremezler düşüncelerini ama söylediklerinin çoğunun içi boştur. Anlatılanlardan yanılıp yenilip yararlanırım belki diye dinlemeye kalksanız saatlerce boşu boşuna çenenizi yormuş olursunuz o kadar.
Bazıları solun ve sosyalistlerin niye kitleselleşmediğine kafayı taktıkları için sanki ilk kez kendileri söylüyorlarmış gibi bir havada bülbül kesilip sana sağa dümen kırmış bir parti anlayışını öve öve bitiremezler.
Öyle her şeyden yoksundurlar ki sanki böyle partiler yokmuş gibi ilk onlar bu modeli bulmuşlar da bizi uyarıyorlarmış havasında zamanımızın tam anlamıyla içine ederler.
Bazıları gerçek komünistliği kimseye bırakmaz radikal radikal takılarak size çelik gibi bir model sunduklarını düşünerek doruklarına baktığınızda başınız dönecek bir dağ gibi görünme çabası içinde uzun uzun devrim vaazları dinletirler ki size, hemen orada “Allahım günahım ney ki beni böyleleriyle karşılaştırıyorsun” dememek için kendinizi zor tutarsınız. Bu tür yaklaşım içinde olanların genellikle ortaklaştıkları şeyse aslında koca bir cahilliğin yanında küçük burjuva hastalığı da diyebileceğimiz bir tür solculuk hastalığıdır.
Bu çevreler için ne öğretinin bir önemi vardır ne de nasıl bir örgüt olunması gerektiğinin. Bütün savları ordan, buradan toplama harmanlanmış şeylerdir ki hesaba vurmaya kalksanız toplanması karşınıza elma ile armutun toplanması olarak çıkar. Bu yüzden de siz karşınızdakine ne kadar özenli davranırsanız davranın o ilk fırsatta size yumruk indirmeye hazırdır.
Sağcılaşmış kafaların küçük dükkan benzetmesi öyle tepenizi attırır ki çenesinin ortasına bir yumruk çakmamak için kendinizi zor tutarsınız. Sanırsınız bunlar gerçek bir komünist partinin kitlesellik anlayışını benimsemişler de sizin küçük dükkan kalışınız onların canını sıkmaktadır.
Böylelerinin izini sürmek zor değildir. Sürdüğünüz zaman da onları öyle bir adreste bulursunuz ki tam da işçi sınıfının yüce öğretmeni Lenin’in bir sözü ile gözleriniz açılıverir. Bu türler sizi kendi düştükleri bataklığın içine çekmek istemektedirler. Onlara ne sözünüz olabilir ki bir tekme vurup iyice bataklığa düşmelerini sağlamaktan başka. Dilinizle tekmeniz arasında gidip gelir ya sabır çekerek şimdilik diye uzaklaşıp gidersiniz ordan.
Bazıları da size çelik çekirdek falan filan diyerek yüklenir. Sanki siz ne çelik çekirdeği biliyorsunuzdur ne de gerçek bir işçi sınıfı partisinin örgütlenme ilkelerinden haberiniz vardır. Gerçek bir komünist partisinin örgüt ilkeleri konusunda anladığınız şeyler aynı değildir. Bir komünist partinin aynı zamanda da sınıf ve kitle partisi olması gerektiği savı sizin için olmazsa olmazı ifade ederken karşınızdaki çelik çekirdekçi için durum aynı değildir. Kitlesellikten yoksun bir parti anlayışı sola iyice yatmış olan böyleleri için vazgeçilmezdir fakat devrimin kitlelerin eseri olacağı gerçeği de ne yazık ki unutulup gitmiştir.
Peki, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi için olmazsa olmaz olan şey nedir ki bugünkü yazımızda bu konulara bir kez daha değinmek gereği duyduk?
Söyleyelim; birincisi TSİP olarak her türlü burjuva ideolojisinden arınmış durunmuş öğretisi sosyalizm olan bir parti olmayı olmazsa olmaz koşullarımızın başına koyuyoruz. Öğretisel olarak kiminle neyi konuşacaksak bu çerçeve içinde konuşuruz ve ayrılık çizgilerimizi de bu çerçeve içinde ifade ederiz.
İkincisi; parti iktidara gelmek için bir araçtır. Kutsallaştırılıp gerçeklerle bağının kesilmemesi gerektiği kadar da maddi bir gerçekliktir. Bu yüzden de gerçek bir komünist partinin örgüt ilkeleri de olacaktır ve de bu ilkeler vazgeçilmez ilkelerdir. Bir kez bizim parti konusu gündeme geldiğinde aklımıza ilk gelecek isim Lenin’dir. Bu yüzden de aklımıza parti deyince Lenin, Lenin deyince de parti gelir.
Böyle bir parti bütün burjuva örgütlenmelerinden bağımsız olmalıdır. Kendisini şu, bu parti özellikle de burjuva patileriyle karıştırmayacak denli bağımsız bir örgütlenmesi olması vaz geçilmezdir. Ayrıca böyle bir partinin yine bilinen partilerden ayrı olarak bir işleyişi olacaktır. Bu parti özet olarak söylersek demokratik merkeziyetçi olacak iç işleyişini bu gerçekler ışığında şekillendirecektir. Eleştiri özeleştiri partinin her kademesinde işleyecek, partide hizipçi bir anlayışın asla yeri olmayacaktır. Azınlık düşüncelerin çoğunluk olma hakları elbette vardır fakat azınlıkta kalanlar çoğunluğun düşüncelerinin yaşama geçirilmesi için kendi kararlarıymış gibi çaba ve çalışma içinde olmaları da zorunludur. Bir önemli nokta daha vardır ki o da partinin demokratik merkeziyetçi işleyişi ancak ve ancak faşizm koşullarında merkeziyetçilik yanı daha ağır basar fakat demokratik işleyiş hiçbir zaman ortadan kaldırılamaz.
Son olarak bizler, nasıl kapitalist sistem için azınlığın çoğunluk üzerinde diktatörlüğü diyorsak sosyalist iktidarı da çoğunluğun azınlık üzerinde diktatörlüğü olarak tanımlıyoruz. İktidara geldiğimiz ve sosyalizmin kuruluş dönemi böyle bir dönemdir. Bu bağlamda da proletarya diktatörlüğünü şu ya da bu kesimlere şirin gözükmek amacıyla asla saklayacak, gizleyecek değiliz. Çünkü tarihsel haklılığımıza sağa çark ederek gölge düşürecek değiliz.
Sonuç olarak Türkiye Sosyalist İşçi Partisi böyle bir partidir ve kendisini küçük dükkandı, yuvardı, vb benzeri tartışmaların dışında tutarak eşyanın doğası gereği bir yapıya sahip olup örgütlenmesini de sosyalistlerin birliğini de bu gerçekler ışığında ya benimser ya da reddeder. Bizim bu yazımızı kendisi için önemli sayan her sosyalisti de saflarına çağırır. Gerisi zaman öldürücü tartışmalardan öteye gitmeyen şeylerdir ki bizler bu gibi yaklaşımlardan şimdiye kadar hep uzak durduk bundan sonra da ödün vererek suyumuza bulanıklılık katacak değiliz.
Demokrasi güçlerinin birliği ile ilgili yanlış anlamalar olmasın diye bu konuya ayrı bir yazıyla yanıt vermemiz gerektiğinin de altını kalın çizgilerle çiziyoruz.