Yazan: Turgut Koçak 31 Ağustos 2020
Ülkemiz işsizlikten kırılıyor. Doğru dürüst hiçbir yere personel alınmazken Diyanete 5 bin yeni kadro verilebiliyor. Bu beş bin kişinin 3.500’ü imamlara ayrılmış. Ülkemizde neredeyse imamlardan bir ordu kuruluyor desek yeri. Oysa 150 bin civarında bir öğretmen açığımız var. Atama bekleyen öğretmen sayısı varıp yarım milyona dayanmış. Bu konuda bir adım atılmıyor. Bu da gösteriyor ki bu politika bilinçli yürütülen bir politikadır.
Dolayısı ile bu yöntemle Aydınlanma, laiklik ve cumhuriyetin tüm kazanımları yok edilmek isteniyor. Bunun yolu da elbette ülke genelinde yukarda söylediğimiz gibi imamlar ordusundan oluşan bir çalışma yaşamı yaratmak. Böylece okullar çağdaş okul olmaktan çıkacak, aydınlık yüzlü öğretmenlerin yerini imamların alacağı düşünülürse yol nereye çıkar bilinmeyecek bir şey değildir. Zaten her geçen gün sayıları arttırılan bir imim hatip okullarıyla karşı karşıyayız. Buna bir de virüsün tehlikeleri eklendiğinde olağan eğitim neredeyse sürdürülemeyecek hale gelmiş durumda. Bir düşünün 2018-2019 öğretim yılında 607 yeni imam hatip lisesi daha açılmış.
İmam Hatip Lisesi öğrenci sayısı 525 bin civarında, imam hatip ortaokulu da 715 bin civarında, açık imam hatip lisesinde 125 civarında, yatılı kısmında da 100 bine yakın öğrenci bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri zorla diyebileceğimiz bir yöntemle imam hatiplerde okumak zorunda bırakıyor. Bunun için ya yeni okullar açmıyor ya da var olan okulları imam hatipleştirerek bu yönde adımlar atıyor. Bir de buna çocuklarımızın gittiği okulların uzaklığı eklenince anne ve babalar ister istemez çocuklarını imam hatiplere göndermek zorunda kalıyorlar. Anne ve babalar zaman zaman bu duruma isyan etmelerine karşın, bakanlık imam hatipleştirme huyundan bir türlü vazgeçmiyor.
İmam hatiplere ayrılan bütçelere baktığımız zaman normal okullardan daha fazla olduğunu görmekteyiz. Liselerin hemen her kısmına imam hatip çıkışlı müdürler ve yöneticiler atanıyor. Yapılan düzenlemeler normal okullar birer birer imam hatipleştirilip, çağdaş eğitimin neredeyse kökü kazınıyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi okullarımıza tarikat ve cemaatler musallat edilerek çocuklarımızın kafaları yıkanmak isteniyor. Bu yönde Ziya Selçuk’un göz yummalarına tanık oluyoruz.
Bütün bu olanlara baktığımız zaman uygulanan bu planların akıl hocaları ta ABD’ye kadar uzanıyor. Çünkü bölgede az çok laikliğin işlediği tek ülke olan Türkiye ABD politikalarına hizmet etmesi için ılımlı islam aşısı ile aşılandı. İş başına gelen AKP iktidarı ta başından beri bir projeydi bu projenin yıkımı ise salt Arap Baharı olarak yaşama geçirilmek istenen Arap ülkelerinde yaşanmadı. Bizim ülkemizde de dikalası yaşındı, yaşatılmaktadır. Bu nedenle AKP’nin dış politikalarına bulaşan İhvancılık hemen her yerde ayağımıza dolaşmakta dün, bugün ve yarın da bedelleri ağır olan ve olacak olan bir politikanın Türkiye içine sürüklemektedir.
Cumhuriyet eğitimi laik anlayışa göre düzenlemiştir. Ancak dünden bugüne gelen bütün sağ, dinci, gerici ve faşist iktidarlar böyle bir eğitimin temeline dinamit koymuşlardır.
Bu yüzden de Türkiye’nin geleceği verilen eğitim yüzünden gerçekten de karanlıktır.
Çünkü imam ordusu ile Türkiye’nin silkinip ayağa kalkmasının olanağı yoktur.
Sonuç olarak bugünkü iktidar kendisi için hangi sıfatları kullanırsa kullansın Türkiye’yi tam anlamıyla bir karanlığı içine sürüklemiş olup bu karanlıktan çıkış için de birinci adım AKP ve saray iktidarının demokrasi güçleriyle güç ve eylem birliği yaparak gönderilmesi devamında ise kesintisiz bir şekilde sosyalizm için yani tek kurtuluş seçeneğimiz için mücadelenin bayrakları daha da yükseltilmelidir.