Yazan: Turgut Koçak 1 Ekim 2022
Bir süredir partinin örgütlenme çalışmalarına çeşitli nedenlere bağlı olarak ara vermiştik Pazartesi gününden itibaren örgütlenmeyi yeniden hızlandıracağız. Şunun şurasında seçimlere pek bir şey kalmadı. Bu yüzden de seçimlere katılma hakkını elde etmemiz zor görünüyor fakat biz TSİP olarak bütün varoluşumuzu da seçimlere bağlamış değiliz. Önemli olan partinin örgütlenmesi ve hemen her mücadelenin içinde örgütlü bir güç olarak var olmayı başarmasıdır. Solda yer alan bazı partiler bir yolunu bulup örgütlendiler ve bu örgütlenmelerinin sonucu olarak da birliktelikler oluşturarak kendilerinden söz ettirmeye çalışıyorlar.
Bu anlamda TSİP olarak biz yetersiz kaldık fakat kafamızı bu konuya çok da takmış değiliz. Yine de örgütlenme hızımızı kesmek aklımızın ucundan bile geçmiyor.
Geniş halk yığınlarının sorunları ortada. 20 yıllık AKP ve saray iktidarının halkı tam bir sülük gibi emip sorduğu gerçeğinden yola çıkarsak yığınların içine düşürüldükleri bu korkunç yoksulluktan kurtulması, hak ve özgürlüklerini kullanabilmeleri için bu iktidarı ne edip edip başlarından defetmeleri gerekiyor. Toplumda böyle bir potansiyelin oldukça yüksek olduğu da bir gerçek. Ancak herkes kendisini kurtarıcı yerine koyduğu için ve de bu yönde propaganda ağırlıklı olarak yapıldığından halk da ister istemez kendilerini kurtaracaklara yöneliyor dersek abartmış olmayız. Bugüne kadar halka karşı hep bu şekilde davranıldı bu yüzden de halk kendisini bir kurtarıcıya bağlamak gerektiği anlayışını büyük ölçüde içselleştirdi. Bu davranışı dışında davrananlar ise hemen her zaman sosyalistler oldu. Sosyalistler yığınlara kurtuluşlarının kendi ellerinde olduğunu her fırsatta dile getirdikleri gibi aynı zamanda da örgütlü olmak gerektiğini işaret ettiler. Dolayısıyla sosyalistler zaman zaman kendilerini kurtarıcı yerine koyanların oyunlarını bozdukları olduysa da sonuç alıcı olunamadı.
Kuşkusuz bunun da nesnel birçok nedenleri yok değil, değil de bizlerin çeşitli konularda sergilediği davranışlara baktığımız zaman çok da iç açıcı bir durum yok ortada. Niye derseniz sosyalistler seçim için hem yanıp tutuşuyorlar hem de zaman zaman devrimci olduklarını anımsadıkları için seçimler bizim için çok da önemli değil demeye getiren yazılar yazıp konuşmalar yapıyorlar. Oysa bizler için sosyalizme ve örgütlülüğe yararı dokunacak her şey önemlidir. Ancak seçimlere girme telaşının tam bir parlamenteristliğe dönüşmesinden de kaçınılması gerekir. Şimdi örnekler versek çok da bunun da çok bir gereği yok.
Bugün özellikle seçimlerin kapıya dayanmasının hemen arkasından iki blok oluştu. Birisi HDP’nin başını çektiği ‘Emek ve Özgürlük’ bloku diğeri de ‘Sosyalist Güç Birliği’ bu iki bloktan birinde oluruz ya da olmayız böyle diyorum çünkü bu salt bizim irademizde bir şey değil. Ayrıca TSİP ne olursa olsun bir tarafa yanaşalım isteğiyle de hareket etmiyor. TSİP, ister seçimler ister başka şekilde kendisini ifade etme iradesine sahip bir partidir gücü de bazılarının sandığının çok ama çok üstündedir.
Bugüne kadar bizler kurtarıcı rolüne soyunanları da gördük. Halka olduğundan daha çok işlev yükleyenlere de. Bu yaklaşımlar halkı gerçek anlamıyla yok edip bitirir devinimsiz bir hale getirir ki bu anlayış sistemle iç içe geçmiş bütün sistem partileri için geçerlidir. Sistem partilerini geçiyoruz sol ve sosyalistleri bekleyen tehlike nedir o zaman? Sosyalistler de umduklarını bulamadıkları zaman sekterleşip çocukluk hastalığına tutulurlar ki kiminle nereye kadar yol yürünür ya da yürünmesi gerekir mi akıllarından bile geçirmezler. Öyle ki faşizm ve dinci gericilikle burjuva demokrat ortamı bile neredeyse aynı şeymiş gibi görüp daha devrimci yorumların peşine düşerek yığınlardan iyice koptukları için de seyrekleşip küçülerek dar gruplara dönüşürler.
Bir ülkede devrim her Allah’ın günü yüksek devinimlerin yaşandığı bir ortamda gerçekleşip bitmez. Hiç farkına olunmadan da koşullar birikir birikir sonra büyük bir sıçramayla devrimin gerçekleşmesi sonucunu doğurur. Yani bu ne demek yavaş yavaş gelişe gelişe yürüyelim günü geldiğinde de biz yapacağımızı yaparız formülü bir anlamda kitleleri de araç konumundaki partiyi de hesaplar doğru yapılmazsa pasifize eder sonrasında da düzenin birer aksesuarı haline getirir ki Avrupa partilerinin çoğunda bu anlayışın etkileri büyük ve sonuçta da yıkıcı olmuştur.
Unutmayalım hemen her konuda koşullar denk düştüğünde bilinçlenme de beklendiğinin yüz katı fazla olur, harekete geçecek yığınlarda kendilerini yüz kat daha fazla istekle mücadelenin içinde yer alırlar.
Burada önemli olan bir sınıf partisinin hareketi yönetecek yetenekte ve kurmaylık edecek bir birikime sahip olmasıdır.
Sonuç olarak TSİP olarak örgütlenme inadımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. TSİP olarak bizlere sık sık söylenen söze yani örgütlenmek için kimi bulacaksınız sözüne de gülüp geçeceğiz. Çünkü biz bu konularda herkesin aksine iflah olmaz bir iyi niyete sahibiz. Ancak cehennemin yolunun iyi niyetten de geçtiğini iyi bilerek işimizi yaparız.
Şimdi yeniden daha da kararlı olarak yollara çıkma zamanı geldi, bizler de gereğini yapmaya yeminli partililer olarak bıkmadan usanmadan, olmadı bir daha, yine olmadı bir daha daha ısrarla yüklenmekten vaz geçmeyeceğiz…