Yazan: Turgut Koçak 13 Ekim 2014
Biliyorsunuz AKP iktidarı ile birlikte yargı iyice güvenilir olmaktan çıktı. Bu haline bile katlanamayan iktidar yargıyı tam anlamıyla kontrolü altına almak için içinde tehdit de dahil her numaraya başvurdu. Yargının başı özellikle HSYK’dan bağlanmak istendiği için HSYK’ya seçilecek üyeler üzerinde iktidarın tasarrufları görülmemiş boyutlarda seyretti. Yani sizin anlayacağınız bizzat Adalet Bakanı eliyle tehdit edilmekten makam bahşedilmesine, sürgünden icabına bakılmasına kadar birçok yola başvuruldu. Yapılan Anayasa değişikliği ile birlikte oluşumunun daha demokratik olacağı savlanan HSYK seçimlerinin sonuçları AKP iktidarının istediği gibi çıkmadığında seçimlerin iptali yoluna gidileceği ve yeni bir Anayasa değişikliği ile birlikte HSYK’ya düzen verileceği bile söylendi.
Sonuçta sandığa gidildi ve iktidarın desteklediği grup seçimleri açık ara kazandı. Yine öğrendiğimize göre nasıl oluyorsa iktidarın desteklediği grubun içinde AKP’lisinden, sosyaldemokratına, MHP’lisinden sözümona devrimcisine kadar adaylar bulunuyormuş. Böyle diyorsak siz bakmayın biz basının özellikle de İşçi Partisi çevresinin Ulusal Kanal’da yaptıkları değerlendirmeden bu sonucu çıkarıyoruz. Seçim sonuçlarının ortaya çıkması ile birlikte de seçim sonuçları ile ilgili değerlendirmeler arka arkaya gelmeye başladı. Neymiş efendim? İktidar öyle bir bastırmış öyle bir bastırmış ki, seçim sonuçlarının böyle olacağı başından belliymiş. Siz şu işe bakın. Birinci derecedeki yargıç ve savcılar baskıya boyun eğerek bu sonucun çıkmasına ortam hazırlamışlar demek. Gerçekten de değerlendirmelere bakıyoruz da diyecek söz bulamıyoruz. Çünkü sonucun bu şekilde olmadığı bir zaman mı olmuştur ki, şimdi sonuçlar farklı olsun?
Gerilere gidelim. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist darbesi sonrasında bu ülkede yargıçlar yok muydu? Vardı. Peki, hukuk yok muydu? Hukukta vardı. Eee peki, nasıl oldu da hukuk ayaklar altına alındı, yargıçlarsa atandıkları yeni mahkemelerde idam cezasından ağır cezalara kadar sayısız hükümler verebildiler? O dönemde sayısı bir elin parmağı kadar olsun yargıç ya da savcı çıkıp olup bitenlere bir tek itirazda bulunmadılar da, darbecilerin istekleri doğrultusunda hukuk tesis ettiler?
İşte bu yüzden; bizler HSYK seçimlerinin sonuçlarına şaşırmıyoruz. Yani oturmuş, durulmuş bir gelenekten yoksun bir yapıdan dik duruş sergileneceği beklenemez. Bu nedenle de yargı her zaman için biraz az biraz fazla bu dönemde büyük ölçüde iktidarın istekleri doğrultusunda davranmıştır o kadar.
Şimdi şu İşçi Partililere gelelim. Hani onlar herkesten daha çok paralel yapı karşıtıdırlar ya, salt bu yüzden yılanla bile çuvala girerler. İşte bunlar çıkmışlar yorumlarında, haberlerinde paralel yapının seçimleri yitirdiğinden söz ederek HSYK seçimlerinde başarı kazanılmış gibi bir hava içinde kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorlar. Tıpkı Doğu Perinçek içerden çıktığı zaman paralel yapıya karşı mücadelede Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte olur musunuz sorusuna evet demişti ya, Perinçek’in takipçileri de şimdi aynı yoldan yürüyüp topluma yanlış bilgi vererek sanki seçimleri daha hukuktan yana kimseler kazanmış gibi bir havaya giriyorlar.
Sözü uzatmaya gerek yok. İşçi Partisi siyaseten ölü bir yapı olduğu için doğrular üzerinden değil de, Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye giydirerek politika yapıyor. Kendisini Kemalist göstererek Kemalizmin rantını nasıl yerimin hesabı içinde yani. Aslında görünen köy kılavuz istemez ama İşçi Partisi’nin bu haliyle Kemalist olması hiç olacak bir şey mi? Şu Ergenekon davaları bunların kimyasını bozmuş. Bu yüzden de başta Perinçek İşçi Partililerin içeri atılmasında sanki Recep tayyip Erdoğan’ın hiç mi hiç payı yok da paralel yapı denilen bir avuç çete çıkmış bunlara oyun oynamış. Gerçi insanoğlu olup bitenleri işine geldiği gibi yorumlamakta ve unutmakta ustadır ama geçerken bir kez daha anımsatalım. Recep Tayyip Erdoğan meydan meydan bu davanın savcısı olduğunu söylemiyor muydu? Ve Aynı Recep Tayyip Erdoğan Çankaya’ya çıktıktan sonra da aynı tutumlarını hem de beş fazlası ile göstermiyor mu da İşçi Partisi olayları hayırhak yorumlamayı sıkılmadan devam ettiriyor? Daha dün Trabzon’da Rabia işareti ile herkesi hızaya getiren muhterem kimdi? O muhterem ki, iktidardan alaşağı edilip içeri atılan Mursi’nin yerine kendisini koyarak meydan meydan dolaşmıyor mu?
Sonuç olarak HSYK seçimleri cümlemize hayırlı olsun. 14 Ekim Salı günü meclis oturumlarına başlıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile o meclisten yeni yasalar çıkarılsın. Çıkarılan yeni yasalarla herkesin ele geçirilen yargı ile başı vurulsun ki, birilerinin içi soğusun birilerinin de faşizan egoları doyurulsun.
Sonra da ortaya yorumcular dökülüp demokrat demokrat bir kağnı laf ederek televizyon kanallarında bizleri ağızlarının için bakıtsınlar…