NİSAN ŞAKASI

Yazan: Turgut Koçak 1 Nisan 2021

Akşam geç zaman yattım. Bir türlü uykuya geçemiyorum. O tarafıma döndüm uyku yok bu tarafıma döndüm uyku hiç yok!

Mübarek kuş olup uçmuş sanki. Yorulduğum ve de aklımdan bin bir tane bu nasıl olacak, şu nasıl olur acaba sorusu geçtiği için günleri düşünecek bir durumda bile değilim.

Neyse sabaha karşı dalmışım.

Rüya gördüğümü biliyorum ama gördüğüm rüya gerçekten de olacak şeyler değil. Evin içinde gezinirken basıyorum televizyonun kumandasına. Aman o da ne? Tok bir ses odada çınlıyor. “AKP ve saray iktidarı biz bu ülkeye yeterince zarar verdik diye istifa etti” diyor. Arkasından da öyle kızgın kızgın sağa sola bakıp duran, gözlerini bile kırpmayan bir Erdoğan değil de yüz hatları yumuşacık bir Erdoğan halkımızdan özür diliyor. Neymiş efendim ülkeyi iyi yönetememişler. Bu yüzden de ülke ekonomisi dibe vurmuş, halkımız ise perperişanmış. “İstifa ettik ki bu işin erbabı kimseler gelsin işin başına” diyor…

“Allah…Allah” diyorum, rüya gördüğümü biliyorum ama yine de kendi kendime “rüyada mıyım” diye sorular sorup duruyorum.

Bu kez tek tek bakanlar geliyor görüntüye. Her biri kendilerine uygun şeyler söyleyerek istifa ettiklerini dile getirip halkımızdan bir de özür dilemiyorlar mı gerçekten ağzım bir karış açık kalıyor. Sonra AKP’nin kurmayları çıkıyor tek tek. Her birinin yüzünde bir gülümseme bir gülümseme ki demeyin gitsin. Sanki birisi çıkmış onların yüzündeki tüm gıcıklıkları makyajla kapatıp yerine de şirinlikler yerleştirmiş.

Bahçeli o ağdalı sözlerini terk etmiş. Şirin şirin konuşuyor. Perinçek ise küçülmüş, küçülmüş parmak ucu kadar kalmış ama onda da bir haller var. Ne söylesem de bu halkın belleğinde bu kadar kötü yer etmekten kurtulsam çabası içinde… Askerler, bürokratlar, yargıçlar hepsi hepsi televizyonda boy gösteriyorlar.

Sonra televizyonun camı kararıyor. Camda insanın içine işleyen bir sesle birlikte bir yazı çıkıyor.

“KANDIRILDIK, ALLAH BİZİ AFFETSİN!”

Sessizlik uzuyor. Oramı buramı çimdiklerken uyanıyorum. Sabah olmuş. Saate bakıyorum saat yediyi biraz geçiyor. Kumandayı alıyorum basıyorum TELE1’de Can Ataklı’nın sesi. Bir istifadan söz ediyor. İstifadan söz ediyor da haberin içeriğini açıklamıyor. Malum haber teyit edilmemiş olduğu, Ankara haber bürosu tarafından da teyit edilmediği için açıklamamakta ısrarlı. Konuyu şöyle kapatıyor.

Teyit edilsin açıklayacağım. Bu arada 1 Nisan şakası falan gibi bir şeyler söylüyor…

“Demek ki” diyorum kendi kendime “aklım uykumda bile bana 1 Nisan şakası yapıyor.”

Kalkıp giyiniyorum. Doğru partiye geliyorum. Yol boyunca aklımdan neler geçmiyor neler. Sonra 1 Nisan şakası ile ilgili bir yazı yazsam mı acaba diye geçiriyorum aklımdan.

Bilgisayarın başına oturuyorum. Ne yazacağım ki? Birkaç dakika öylece bekliyorum. Sonra da gördüğüm rüyayı yazsam ne iyi olur diyor başlıyorum tuşlardaki harflere dokunmaya…

Tıkır… tıkır… tıkır da tıkır…

Noktayı koyuyorum. Tıkır…tıkır…tıkır da tıkır…

Sonra da;

1 NİSAN!

Diye bağırıp kalkıyor, başlıyorum odanın içinde gezinmeye…

Bunlar beni delirtti mi ne? Bir terasa çıkıyorum bir içeri giriyorum…