NEREDE BAŞARI?

Yazan: Turgut Koçak 10 Ekim 2011

AKP iktidara geldiği günden buyana sıcak para girişi trafiği bugünlere kadar devam etti. Ne var ki, ülkemize giren sıcak paranın ülke ekonomisi üstünde olumlu hiçbir etkisi söz konusu olmadı. Aksine ellerinde para bulunduranlar üç koyup beş götürdüler. Bununla birlikte sıcak para girişi devam ettiği için bu konuda dişe dokunur bir tartışma da yaşanmadı. Sıcak para girişinden memnun olan AKP ise bu durumu bugüne dek hep başarı olarak gördü ve bu yönde de propaganda yaptı. Ancak emperyalist başkentlerde başlayan ve ateşi bir türlü düşürülemeyen kriz dalga dalga bütün dünyaya yayılırken Türkiye’de iktidar çevreleri önemsemez görünse de kriz ciddi bir şekilde ülkemizin ekonomik ve sosyal yaşamını altüst etmekte yıkımlar, umutsuzluklar birbirini kovalamaktadır. Doğal olarak bu durumda para ile para kazananlar kendilerini riske atmayacaklar ve borsada dolaşıp duran parayı alıp götüreceklerdir. Bu yüzden borsada yaşanan sarsıntı zaten üretimin alabildiğine düştüğü ülkemizde ekonomiyi daha da bir çıkmaza sokacaktır. İşbirlikçi iktidar, olup bitenleri dikkate almaz görünse de yangın giderek büyümektedir.

Ayrıca dışalım ve dışsatım arasındaki açık kapatılması olanaksız bir şekilde büyümekte, borç giderek katlana katlana artmaktadır. Yine iktidar çevrelerine sorarsanız onlar işbaşına geldikleri tarihten buyana dışsatım sürekli artmaktadır. Bununla övünen iktidar ne yazık ki, misliyle artan dışalımı görmezden gelerek yığınların da gözünü boyamaya çalışmaktadır. AKP iktidarınca aradaki açığın kapatılması yönünde hiçbir girişim söz konusu olmadığı gibi yakın gelecekte de bir umut ışığının belirdiği görülmemektedir. AKP iktidarı sürekli zamlar yaparak ekonominin çarkını döndürmeye çalışsa da, yapılan zamlarda ekonomide yaşanan yıkımı düzeltemeye yetmemektedir.

Son doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar nedeniyle iğneden ipliğe hemen tüm mallara yansıması kaçınılmaz bir zam söz konusudur. Bu zamlar nedeniyle zaten alım gücü iyice düşmüş olan geniş emekçi yığınların yaşamı daha da çekilmez hale gelecek, emekçilerin yaşamı allak bullak olacaktır. Bugün tarım ürünlerine bunca zamlara karşın yansıyan dişe dokunur bir zam söz konusu değildir. Oysa üreticilerin yetiştirdikleri ürünü tüketiciye sununcaya kadar hemen her alanda girdilerine arka arkaya zamlar yapılmış, üretici el elde baş başta bir zorluğun içine itilmiştir. Üreticilerin yapılan zamlar belini bükmesine karşın, üreticiler kendi ürettikleri ürünlere bu zammı bugün itibari ile yansıtmış değillerdir. Yansıtamamasının nedenlerinden biri hiç kuşku yok ki, üreticinin elindeki ürünlere kimsenin dönüp bakmamasıdır. Üretici de ister istemez bu gerçekler ışığında istese de ürününe zam yapamamaktadır. Ne var ki, üreticinin daha fazla bu koşullarda üretim yapmaya devam etmesi söz konusu olmadığı için yeni ürettikleri ürüne kendisine yansıyan zamları yansıtmak zorunda kalacaktır. Böylece gıda ürünlerinin fiyatı armış olacak, tüketicilerse bu ürünleri almakta oldukça zorlanacaklardır.

Bugün için piyasa belli bir düzeyde seyrettiği için AKP iktidarına karşı çarşıda, pazarda homurdanmalar duyuyor olsak da, tüketicilerin homurdanması şimdilik homurdanmayla kalmakta daha ileri gidememektedir. Önümüz kıştır. Yapılan zamlar ve o zamların iğneden ipliğe kadar her şeye yansıyacak olması, AKP’nin zaten zorda olan iktidarını daha da zor duruma sokacak, geniş emekçi yığınların hoşnutsuzluğu %50’lik iktidarı rüzgarın önünde bir kuru yaprak gibi sürükleyecektir.

AKP iktidarı salt ekonomik gidişin iyi olmamasından kaynaklı nedenlerle zora düşmüş olmayacak. AKP’nin emperyalizme bağlı işbirlikçi politikası da başına çorap örecektir. AKP’nin Amerikan emperyalizmine bağlı bir politika izlemesi yüzünden saldırı ve savaş örgüt NATO’ya da üye olması hesabıyla emperyalistlerin Libya’ya karşı başlattıkları savaşın içinde eylemli olarak yer almıştır. Kaddafi’nin devrilmesi, yerine işbirlikçilerin getirilmesinde AKP’nin oynadığı rolü cümle cihan bilmektedir. AKP’nin aynı haddini bilmezliğe ne yazık ki devam etmekte olup AKP’nin başı Bay Tayyip elinde savaş tamtamları çalıp durmaktadır. İkide birde Suriye’ye savaş açılacağı tehdidini savurması ayrı bir felaketin kapısını aralamış olmaktır. Rusya ve Çin Suriye’ye karşı BM’nin yaptırım uygulama kararını veto ettikleri için tehlike tam olarak ortadan kalkmasa da bir ölçüde de olsa azalmış durumdadır.

AKP iktidarı sürekli olarak başarıdan söz ediyor. Oysa AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana izlediği politikaların hemen tamamı iflas etmiş politikalardır. AKP uyguladığı politikalarını ne kadar allayıp pullarsa pullasın ortadan bir başarı olmadığı bütün çıplaklığı ile görülmektedir. AKP’ye yakınlığı ile bilinen yazılı ve görsel basının elinden gelen her türlü alalamayı yapması gerçeklerin gizlenmesine yetmemektedir. Sözde muhalifmiş gibi görünen öteki yazılı ve görsel basınsa ya çeşitli yöntemlerle korkutulup susturulmuş ya da iktidara yakın olmanın nimetlerinden yararlanma düşüncesiyle en sıradan haberlerinde bile yandaş davranmaya özen gösterir olmuşlardır. AKP’nin elindeki onca olanak yine de AKP’yi başarılı göstermeye yetmemektedir.

AKP başarısızdır, başarısızlığın faturasını da erinde gecinde ödeyecektir.